22/04/2024

Yetenek meselesi

Ortada para olmasa da fark etmez, elek gibi delerim, önüme çıkanı ezerim. Bu meblağın çooook üstünde işlemler yaptığım da oluyor ama her şeyin yeri ve zamanı var. Ayrıca BİST'in derinliği kalmadı, iyice şeyleşti; bu arenada benden başka kimse kazanamaz, deneyin, görün. Portföyümle dalış yaptığımda kendi icadım olan tektuş sistemimi uyguluyorum, on liraya aldığım hisseyi dokuz, sekiz, yedi liraya sattığımda kar ediyorum; minik miktarlarda ise fotoğrafta görüldüğü üzere amele usulü takılıyorum. Gerçek hayatta bana her kötülüğü yapabilirler, binbir iftira atabilirler, ancak sanal alemde yedi düvelin milyarderleri birleşse ve üstüme gelse de beni yıkamazlar. Zeka meselesi inekleyip de pekiyi almayla anlaşılmaz, onu ben de yapıyordum, okul ikincisiyle aramda uçurum vardı, Kuleli'yi benimseseydim ve ders çalışsaydım tr birincisi bile olabilirdim. Maaşım 15 940.55 TL, bu ay kaldığım yere 17 671.50 ödedim; yiyecek, giyecek, ulaşım vs masrafları da ekleyin, vaziyeti idrak edin. Emekli olduğum Kasım 2008 tarihinden beri senelerce Ankara gibi pahalı şehirde yaşadım, annemle (helal olsun, hırsız tabiatı onun sorunudur, evlat ebeveynine maddi bakımdan kızamaz, düpedüz para istese yine veririm,) kardeşim (haram olsun,) bir alay paramı, eşyamı çaldı, sahiplendi (uzun mevzu, ilerde yurt dışına yerleşebilirsem çok şeyi kitaplarımda yazarım,), buna rağmen yıkılmadım, halkı soyanları borsada soydum ve ayakta kaldım. Kalantorlara envaiçeşit Ali Cengiz oyunu kurguladım, borsa çakılırken ümüklerini sıkacağım. Mutluyum ama bu coğrafyada yaşamaktan zul duyuyorum, çünkü çocukluğumdan beri hiçbir kurumla ve kişiyle ortak paydam olmadı, aidiyet bağı hissetmedim. Bunu söylediğim için ben mi utanayım, söyletenler mi utansın? Vasat ve yeteneksiz çoğunluğun elit azınlık üzerindeki diktatörlüğüne dair anlatacaklarım var ama önce kâfir olmalıyım. Bu ülkenin yetiştirdiği en iyi yazar ve hatta mizahçı olduğumdan şüphem varsa nefes almak nasip olmasın ama ben yokum, var numarası yapıyorum. Şeyimin sözlüğü ekşi bile derinçek kontrolüne geçmiş ki yazarlığımı göklere çıkartan yorumlar silinmiş. Sizin allahınız olan paraya ben hiç değer vermiyorum, ara sıra çiğniyorum. Diyeceksiniz, bunları niye burada yazıyorsun? Bana yer bırakılmadı, yayıncıların tamamı şeylerin kontrolüne girdi, sansür ve baskı had safhaya çıktı, Twitter'da iki tweet atsam ya hesabım askıya alınıyor yahut tweetlerimin silinmesi için mahkeme kararı çıkartılıyor. Ey efendiler! Sizlerle görüşeceğiz, dünyanın en güçlü silahı olan kalemin nelere kadir olduğunu hepinize öğreteceğim. Kalemşorluğum Che'nin silahşorluğundan tesirlidir, mesela ilk eserim Horgeneral'in yayınlanmasıyla birlikte onlarca Giresunlu kafayı üşüttü, kitaplarımın Giresun'a sokuluşu yasaklandı.

Bugün borsa yüzde 0.50 düştü, en fazla otuz bin lirayı borsaya sokmayı göze aldım ama gerek kalmadı, sürekli çevirdim, net 570 TL kazandım, gökten inen paraya benzetilebilir, çünkü para fonda dönüyor.

Lafa takla attırıyorlar

Şeyli soytarılar lafa takla attırıyorlar, soygun diyemiyorlar, kitlesel servet transferi, endeks mühendisliği gibi hem emmeye hem gömmeye gelecek tabirler kullanıyorlar.

Yalan konuşuyorlar, yanlış bilgi veriyorlar, çünkü halkı öpüyorlar, vadeli mevduat oranları çok düşük, enflasyona karşı tuş oluyorsunuz, az önce birkaç bankaya sordum. Demem o ki kaçacak delik yok, her koşulda tasarruflarımız eriyor.

Turkishbank 47, Halkbank 52, İş Bankası 50, Anadolubank 50, Flnansbank 56.5, Denizbank 56, Vakıfbank 55, İngbank 52

I'm not strong enough to change the rules of life, but I'm strong enough not to follow their rules. (Ernesto Che Guevara)

20/04/2024

Snooker Dünya Şampiyonası bugün başlıyor. İlk tur programı!

İdealimdeki yaşam

Magandalardan azade bir dairede (mümkün olabildiği kadar az katlı olsun,) oturayım, günde bir saat body building çalışayım, iki saat yazayım, üç saat okuyayım, sekiz saat borsa ve arbitrajda (sinemadaki gibi duvara yansıtmalı ekrandan izlemek şahane olur,) işlem yapayım, bir saat analize dalayım, yemeğim sağlıklı olsun, tvde satranç, snooker ve kafes dövüşü başta olmak üzere spor yayınlarını izleyeyim, başka hiçbir şey istemem. En lüks lokantada bedava yiyecek verseler yemem, önceden defalarca zehirlendim, sabaha kadar ateş, baş ağrısı, kusma, titreme, ... çile çektim, illaki askeri gazino yahut orduevine gitmeliyim, fakat yürüyüş mesafesinde olmalı, çünkü toplu taşıtlarda lümpenle muhatap olunca zihin sağlığım bozuluyor, tahminlerimin isabet yüzdesi azalıyor, konsantrasyonum dağılıyor. Evli olsaydım yahut hayat arkadaşım yemeği hazırlasaydı sorun doğmazdı, böyle bir zafiyetim var. Tabii yurt dışına yerleşmek mükemmel olur, o zaman borsa ve arbitrajın (tr'de sadece usd, euro, gbp var, bense öteki para birimlerine de niyetleniyorum,) kralını yaparım, emtia ile hububat piyasasında da (tr'de sınırlı seçenekler var, onlar da birkaç gün valörlü sunuluyor,) boy gösteririm.

19/04/2024

Tuhaflık yok mu?

Futbol takımlarının on bir oyuncusundan yedi, sekiz tanesi yabancı, kulübede de birkaç yabancı oturuyor ama teknik direktörlerin çoğu yerli oluyor. Yöneticilerle menajerlerin şeylerine göz yumdukları için mi, yoksa yüksek potansiyelleri yüzünden mi onlar seçiliyor? Futbolcunun en kalitesizine servet saçan idari heyet teknik adamın kapasitesini değerlendirebilir mi? Gıllıgışlı tuhaflık kokusu alıyorum, belki burnum bozulmuştur, en iyisi KBB uzmanına gözükeyim.

17/04/2024

Endeks düşüş serisini sürdürdü, bugün yüzde 0.18 düştü, bense minnacık maaşımı defalarca çevirdim, 1.438 milyon liralık hacim sonunda net 2 521 TL kar yaptım.

Borsa grafiği de bir husus bilerek pas geçiliyor

Hisselerin TL, USD, EURO, GBP bazlı grafikleri çiziliyor ama enflasyon bazlı grafikleri sunulmuyor, facia böyle gizleniyor. Avanak borsacı gerçek maliyeti bilmiyor, ayakta uyuyor, otele para ödüyor.

Halka arzlar çığ gibi büyüyor

Borsada derinlik kayboldu, borsacı sermayeyi kediye yükledi ama halka arz fırtınası sürüyor, üstelik oldukça şeyli fiyattan şeyleniyor. Normalde kimse işine ortak almak istemez, ayrıca bağımsız denetim firmasının denetimi de can sıkar, fakat net karın tamamı yahut yüzde doksanı dağıtılmıyor, yüzde beşini veren şirket temettü bonkörü ilan ediliyor, çoğunluk bedelli ve tahsisli sermaye artırımıyla yatırımcıyı öpüyor. Bu ortamda her tüccar firmasını halka şey etmek, yani arz etmek istiyor.

Birden fazla maaş

Türkiye'de bir sürü kişinin birden fazla maaş aldığı yazılıyor, çiziliyor. Avrupa, Amerika, Japonya mevzuatını bilmiyorum, bu uygulama oralarda da var mıdır? Bir insan aynı anda iki, üç, dört, ... yerde çalışabilir mi? Yirmiden fazla kurumdan maaş alan var deniliyor, yalanlanmıyor. İşsizlik ayyuka çıkmış, borçlar ödenilemeyecek kadar artmış, vergiler tavan yapmış, halk cefa çekiyor, birtakım zevat sefa sürüyor.

İnsanlar şu gerçeği göremiyorlar: Türkiye senelerden beri ekonomik krizle pençeleşiyor

Sekiz senedir süren devalüasyon, son yıllarda raydan çıkan enflasyon, atıl istihdam, işsizlik, ... ekonomiyi felç etti, borsa endeksi malum hisselerle yukarı çekildi, ötekiler yaya kaldı, kimse bunları görmedi, tartışmadı, protesto mitingi düzenlenmedi. Söyleyecek söz bulamıyorum, Taksim'de birkaç ağaç kesilince isyan eden kitle şu tabloyu eleştirmiyor. Bu nasıl kitle? Kitle babam kitle!

16/04/2024

Borsa bugün de yüzde 1.36 oranında çakıldı, yarın için aldığım hisseler yüzünden net karı tam hesaplayamadım, o kağıtlarda da güzel hareketler yapmıştım, fakat dediğim sebepten değerlendirme dışı tutuyorum, ötekilerde 260 TL kar yaptım. Olsun, meblağ çok düşüktü, sürekli çevirdim, ayrıca fakirin tavuğu tek tek yumurtlar. Bu ülkede kabiliyetli spekülatör yok mu? Onları sağmak bana çocuk oyuncağı gibi geliyor, harbiden zevk almıyorum, aranızda para toplayın, beni Dow Jones'a gönderin, denklerimle aşık atayım.

Maden suyu içiyorsanız okuyun. Not: Tuz deposu olduğunu düşünüyorum, hiç içmiyorum.

Borsa ekstresi

Benden başka işlemlerinin fotoğrafını paylaşan kişiye rastladınız mı? Sadece borsanın çakıldığı günlerde bunu yaptığıma dikkatinizi çekerim, yatay yahut yükseliş piyasasında gözümü bağlasanız da kazanırım. Bu ülke şarlatan kaynıyor, ha bire zarar ediyor, ahlam kesiyor, hâlbuki bana servet ödeseniz dahi lümpenle kontak kurmam, yalnızlığı tercih ederim, zaten başka türlü başarılı olamam. Lise birden beri en büyük idealim yurt dışına yerleşmek oldu, son nefesime kadar İngilizce yazmak, okumak istiyorum, fakat burada kaldığım takdirde spekülatörlerin çarkına okuyacağım, onları para ağacına çevireceğim. Hemen her borsacı para kazanmak için borsayla ilgilenir, bense hesaba meraklıyım, satranç tutkuma benziyor, beni hücreye kapatsalar, yemeğimi getirseler, kırk sene boyunca bilimsel araştırma yapabilirim, bu karakterim dolayısıyla hisselerle ilgileniyorum. Yalnız şunu vurgulayayım: Türkiye sermaye piyasaları şeyleşmiş, BİST dejenere olmuş, imkanım olsaydı gelişmiş ülke borsalarında işlem yapardım, burada bir saniye durmazdım.

15/04/2024

Borsa yüzde 1.37 çakıldı, bense maaşıma net 2 733.236 TL takviye yaptım.

Merkez Bankası korkunç zarar (25.354 milyar USD) açıklamış, sorumlusu hesap verecek mi?

TDK memur tanımı

Okul ve tesis isimleri

Okullara, tesislere, parklara, ... şahıs isimleri verilmesini yanlış buluyorum. Bahse konu adam, madam öğretmen maaşları dahil tüm masrafları karşılıyor mu? Okulun girişine levha konulur, filanca kişinin yardımıyla inşa edilmiştir, denilir, onu anlarım. Devlet hayır işleri dolayısıyla tacirlere vergi indirimi uyguluyor, arsa hazineden geliyor, faaliyetleri de devlet finanse ediyorsa oraya bireylerin adı verilebilir mi? Ayrıca amme tesislerine devlet görevlilerinin adının verilmesini de yanlış buluyorum, çünkü kendi parasıyla değil de halkın vergileriyle inşa ediliyor. Cumhurbaşkanı da başbakan da devlet memurudur, maaşını vatandaş karşılıyor.

14/04/2024

Ostorwolde

Trabzonspor maçında taraftara tekme atan ve sadece 1 maç ceza alan Ostorwolde Olympiyakos maçında sakatlandı, sahayı sedyeyle terk etti, menisküs yırtığı saptandı, sezonu kapattı.

Osmangazi geçiş ücretleri ne kadar pahalı ama tartışılmıyor. Usd anlık fiyatını da paylaşayım.

Ali Koç saçma bir bahaneyle takımını Süper Kupa'da Galatasaray maçına çıkartmadı, yenileceğini biliyordu. Neymiş, perşembe günü konferans ligi maçı varmış, pazar günkü maçı ertelenmeliymiş. Fener'in bugün de maçı var, perşembe günü konfederasyon kupası'nda rövanşa çıkacak, federasyon bugünkü müsabakayı erteleyebiliriz diye görüş bildirmiş, FB kabul etmemiş, maçı oynayacak. Çelişkiyi görüyor musunuz? Yıllardan beri cumartesi ve pazar lig maçı oynayan takım salı ve çarşamba ŞL'nde oynuyor. Mesela bugün Arsenal ligde çok iddialı bir rakiple kapışacak, çarşamba ŞL rövanşına çıkacak. Ali Koç gibilerle Türk futbolu dibe vurdu, kulüpleri eski futbolcuların yönetmesi gerekir.

Yüksek mevduat faizi nasıl alınır?

Bankaların şubeleri hatta memurları farklı oran verebiliyor, üşenmeyin, tek tek sorun. Bir puanı küçümsemeyin, uzun vadede ciddi meblağ ediyor.

13/04/2024

Futbolu batırdılar

Futbolun kurtuluşu için tek çareyi yazayım, kitaplarımda da vurgulamıştım: TFF dahil başkanlık için lisanslı futbolculuk kariyeri şartı konulsun, beş yıl süreyle yabancı futbolcu transferi yasaklansın. O zaman kulüplerin bilançosu düzelir, paragöz menajerlerle sallabaş teknik adamlar saf dışı bırakılır, Avrupa ile yarışılır. Futbol dev bütçesi nedeniyle sanayi sektöründen aşağı kalmıyor, rantiye yüzünden herkes oraya üşüşüyor, sportif başarı önemsenmiyor.

İstanbul'da nerede yaşanır?

İlkokul'a Pendik Dolayoba'da başladım, dört sene Kuleli'de bir sene Tuzla'da okudum, şehri hiç beğenmedim. Gerçi Dolayoba devri çocukluğumun en mutlu günleriydi, iki katlı evimiz vardı, alt kat boştu, keçimizi annem sağıyordu, babamla ormanlarda geziyorduk, sınıf birincisiydim, fakat o çağda İstanbul'u değerlendiremezdim. Maraş felaketinden sonra Kırklareli depreme en dayanıklı il denildi, fiyatlar uçtu, ev sahibi evi satılığa çıkarttı, müşteri bulamadı, İstanbul'daki babası ben geleceğim dedi, hiç itiraz etmedim, aslında beni on senede çıkartamazlardı, fakat düşünce adamı olduğum için kimseyle didişmem, hay hay dedm, İstanbul'a geldim. Kırklareli'de ilk kez düzenli beslenebildim, askeri gazinosu vardı, şehrin başka bir esprisi yoktu, mahrumiyet bölgesiydi diyebilirim. Şimdi bana Kırklareli'nde bedava daire verseler gitmem. Neyse, sadede geleyim. İstanbul bana itici geliyordu, trafiği, gürültüsü, magandası, amelesi, köylüsü, kırosu, ... hiç sevmiyordum, halbuki Beşiktaş'ın Balmumcu, Gayrettepe, Levent, Etiler, Ulus mahallelerini görünce büyülendim, her gün başka bir rotada yürüdüm, Ortaköy, Arnavutköy, Bebek, Emirgan, İstinye, Tarabya, Yeniköy, Sarıyer fink attım, mest oldum. Boğaz'ın Asya yakasında sahilde yürünmüyor, Beykoz'dan Beylerbeyi'ne gelene dek sadece Kuleli'de birkaç yüz metre bu şansı yakalıyorsunuz, her taraf yalılarla kaplanmış, ayrıca insanların kültür düzeyi de çok düşüyor. Akmerkez veya Levent Çarşı'da konuştuğunuz insanla onlar arasında uçurum var; Kağıthane, Eminönü, Alibeyköy, Karagümrük diye uzatmayayım, Ortaköy ile Sarıyer hattı bambaşka bir muhit, Avrupai bir yaşam hüküm sürüyor, kıyının bazı bölgelerindeki olta balıkçılarının dışında rahatsızlık veren hiçbir şeye rastlamadım. Ora halkının tipi ve karakteri de bana benziyor, beyaz tenli, renkli gözlü, kibar, okumuş, modern kıyafetli tipler diyeyim, gerisini izanınıza bırakayım. Şuna da mim koyayım: Ehvenişer yaklaşımı yapıyorum, yoksa bu ülkenin entel kesiminin, burjuvasının, sosyetesinin ezici çoğunluğunu lümpen sayıyorum, en azından kendimle kıyasladığımda öyle değerlendiriyorum. Bence Ege, Akdeniz züğürt tesellisidir, paranız varsa dediğim bölgeye yerleşeceksiniz.

11/04/2024

Reziliazam'dan alıntıdır.👇

Evimdeki kitap ve dergi miktarı çoğu illerimizdeki kütüphanelerden aşağı kalmaz, yapıt yığınağından salonda adım atılmıyor, tamamını okudum, cömertçe harcadığım parayla muhtemelen sıfır Mercedes alabilirdim; gene de on kitap okuyorsam bunun en az yedisini üye olduğum kütüphaneden alırım, çünkü benim kitap sevdam Hazine Müsteşarlığı’nın bütçesini çökertir. İki elim kanda olsa bile eserlere gömülürüm. İlkokuldan bu yana kütüphanelerin müdavimiyim, yirmili yaşlarımdan beri kabaca günde ortalama iki yüz sayfa civarında okurum, binlerce kitabı matlaştırdım ama kafamı kopartsanız, korsan kitapçıların vitrinlerinde best seller diye lanse edilen eserleri elime almam, çünkü zamanım değerlidir, beni heyecanlandırmayan yapıtlardan kaçarım. Bu denli çılgın bir okurum, etek etek kitap devirdim, fakat Muzaffer Oruçoğlu’nun, yoldaşı İbrahim Kaypakkaya’yı anlattığı “TOHUM” romanıyla kırkımdan sonra müşerref olabildim ki Kaypakkaya’yı oldum bittim hep merak ediyordum. Gelmiş geçmiş en iyi Türk eserleri arasında saydığım Ali Arslan’ın ikişer ciltlik Ama Sevgi Kalmalı ve Serçe adlı romanlarını çoğu kimse bilmez, ikisi de okurları hüzünlendiriyor. James Morier’in Hacı Baba’nın Macereları isimli hiciv romanı romancılığın destanıdır; en son İmge Yayınevi’nden çıkmış, 1800 ile 1810 yılları arasındaki İsfahan ve İstanbul’u hicvediyor. Kalıbımı basarım, bu sarsıcı kitabı okuyunca kafayı üşüteceksiniz. Bu yaşıma değin bizi bu denli detaylı anlatan hiçbir kitaba ya da kimseye rastlamamıştım. Zihnimdeki bazı boşlukların doğru yanıtlarını Hacı Baba’da buldum, kendime geldim, zafer sarhoşluğuna kapıldım. Bu kalitede bir başka hiciv eseri okuduğumu sanmıyorum, ancak yapıtın ilk baskısı senelerden bu yana tükenmiyor. Reşad Ekrem Koçu’nun Erkek Kızlar isimli tarihi öykü kitabı da muhteşemdi. Normalde öyküleri sevmem, fakat bu esere bayıldım. Reşad Ekrem Koçu on altıncı ve on yedinci yüzyıllarda bazı kadınların erkek kılığına girerek karıştırdığı haltları o kadar güzel resmetmiş ki sanki o günlerin havasını soluyorsunuz. Orhan Pamuk'u okurken uyukluyorsunuz, Koçu ise tam aksine sürükleyici bir dille okuru kendine bağlıyor. Merhum abimiz, vaktizamanında şanlı yuva Kuleli'de tarih hocalığı yapmış. İnşallah cehennemi boylamıştır da kendisiyle iki lakırtı edebilirim. Mısırlı yazar Necip Mahfuz Nobel Edebiyat Ödülü de aldı; Midak Sokağı isimli romanı, karakter çözümlemelerinin nasıl yapılması gerektiğine dair harikulade bir örnektir. Necip Mahfuz’un Arap-İslam âlemine olan sevgi ve saygısı sadeleştirilen cümlelerine de yansıyor; sürükleyici bir dille kaleme alınan bu kült roman, emperyalistlerin geri kalmış ve gelişmekte olan ülkeleri nasıl sömürdüklerini ve çanak yalayıcılara sus payı verdiklerini de dile getiriyor. Kitapseverler Louis de Bernieres’i “Yüzbaşı Corelli’nin Mandolini” ile tanıyorlar, lakin “Don Emmanuel’in Alt Tarafları” isimli romanına bayıldım, okuduğum en güzel eserlerden biri olduğunu söyleyebilirim. Bu başyapıtı hem biçemi hem içeriği itibarıyla beş beşlik buldum; siyaset, ekonomi ve askerlik gibi popüler konular kara mizahla işlenmiş; resmen allak bullak oldum, kafayı sıyırmama ramak kaldı, zira normalde gözyaşına boğulacağım sahnelerde güle güle yarıldım. Öylesine kaliteli bir kitap ki Türkiye’de ikinci baskısının yapılacağını zannetmem. Cahit Kayra’nın Bir Mavi Yolculuk Seyir Defteri isimli romanı beni mest etti. Adı sanı duyulmamış bir yazarın kusursuz bir eser yarattığını görünce afalladım, kendi kendime, “İnşallah kaptansız ve pusulasız bir gemiyle okyanusları gezerim,” dedim. Gezginlerin padişahı olarak nitelendireceğim Aydın Cıngı, GEZİPDURU isimli eserinde seyahatlerini kaleme almış. Okurken kendimden geçtim, sanki yazarla birlikte dünyayı dolaştım durdum. İnanın bu yapıt bana bir şeyler kattı, kesinlikle kitaba başlamadan önceki latifeci Şenol Onay değilim. İki üniversite bitirip de tonla harç parası yatıracağıma bu kalitede on kitap okumayı yeğlerim. Aydın Cıngı çapında birinin edebi eserler vermemesi, çevresindekilerce bu yönde teşvik edilmemesi beni çok üzdü. Ağla yurdum sen ağla! Filozofların âlâsı olan bu dâhi beş beşlik yazıyor. Galiba politika yapıyormuş, bence kendini ziyan ediyor; ölmez yapıtlar yaratsın ve geleceğe ezan okusun, derim. Neden? Bizim siyasi arenamızda böyle bir cevheri yaşatmazlar. Normalde Türk yazarlarına burun kıvırırım, en az yüzde doksanını birikimsiz buluyorum, kafalarına vursanız tın tın tıkırdar. Entel dantel devşirmesi eleştirmenler gerek Aydın Cıngı’yı gerek Cahit Kayra’yı gargaraya getirmişler. Sen, ben, o, şu, bu, hepimiz aynıyız, yok aslında birbirimizden farkımız; bilinçsiz tüketiciler zaten kitaba zaman ayırmıyorlar ama biz de bilinçsiz hareket ediyoruz. Silkinelim ve kendimize gelelim. İdealizmi yalayıp yuttum, bilahare diğer öğretilere daldım; Marks, Lenin, Stalin, Politzer ve öbür materyalistleri dışlamadım, yaratıcı aklın ışığını gördüğüm veya hissettiğim her sırdaşa koştum. Tabulara, dogmalara, hurafe ve batıl inançlara saplanmış insanlar ne demek istediğimi anlayamazlar. Velhasılıkelam, söylenecek çok sözüm var ama kime anlatayım? Ne demişler? Doğruyu konuşmak için iki kişi gerekir: Doğru söyleyen ve doğru dinleyen. Ben doğruyu anlatsam bile, acaba karşımdaki kütükler doğru dinleyecekler mi?

Aritmetiğin azizliği

Fiyat 50 liradan 100 liraya yükselince yüzde yüz artış oluyor ama 100 liradan 50 liraya düşünce yüzde elli düşüş sayılıyor.

10/04/2024

Engellemek

Siyasetçi ve gazeteci sosyal medyada kimseyi engellememeli hatta direkt mesajını açmalı, çünkü halkın sesini duymak ve duyurmak zorundadır, fakat şeyimin politikacıları (bkz. Nazan Öncel, sokarım politikana adlı şarkısı,) ve gazetecileri herkesi engelliyorlar.

Borsanın kurtuluş reçetesi

BİST önlem alınmazsa futbol kulüplerinden beter olabilir. Çözüm önerilerimi paylaşayım: Halka arzlar en az on yıl süreyle yasaklansın, bedelli sermaye artırımıyla tahsisli sermaye artırımı da yasaklansın, yapılmış tahsisli sermaye artırımları yok sayılsın ve yatırımcının payı iade edlsin. Bağımsız denetim şirketleri AB ülkeleri içinde olma şartı getirilsin, yani bilanço yabancılara onaylattırılsın, net karın en az yüzde doksanı temettü olarak dağıtılır diye kanun çıkarılsın. Üç yıl üst üste zarar eden şirketin yöneticilerine mali yaptırım uygulansın, mesela mallarına haciz gelsin, açık artırmayls satılsın, hissedarlara kar payı diye dağıtılsın. Devre kesici uygulaması sonlandırılsın, tavan ve taban limiti yüzde yirmi yapılsın. BİST ve SPK çalışanlarının tamamı üniversite sınavı gibi bir testten sonra seçilsin, görev esnasında mal varlıklarında maaşlarıyla orantısız artış görülürse soruşturma başlatılsın. Emir önceliği dejenere olmuş, ilk tuşlayan öne geçsin, bunun için merkezi sistem kurulsun, sabahki eşleşme seansı kaldırılsın. Devlet bizi vergiye (aracı kurumun komisyonuna ilave olarak yüzde 36.7 oranında kesinti yapılıyor, mkk'na yapılan aylık ödentileri de biliyorsunuz,) boğuyor, derinlikli ekran fiyatları (on kademe 25 usd ve üstü fiyata sunuluyor,) makul düzeye çekilsin, derinliksiz ve anlık ekranlar herkese bedava sunulsun. Akıl akıldan üstündür, bu tedbirlerin borsamızı güçlendireceğine inanıyorum.

Seyyanen zam

Geçen sene memura seyyanen zam yapıldı, emekli memur pas geçildi, kimsenin gıkı çıkmadı, protesto mitingleri yapılmadı. Hükümetin memurla emekli arasında ayrım yapma hakkı var mı? Bu uygulama hukuka uygun mu? Siyasi partilerle sivil toplum örgütleri niçin dava açmıyor?

Futbol kulüplerini yönetmek için lisanslı futbolculuk kariyeri şartı getirilsin, horolop şorolop lop lop bitsin!👇

https://www.haberturk.com/futbolun-30-milyarlik-borcunun-10-milyari-batik-3676201-ekonomi