20/01/2018

Coni

Coni 15 Nisan 2005 tarihinde evimde doğdu, onu ve dört kardeşini yumurtadayken ışığa tuttuğum ve beşinin de dolu olduğunu gördüğüm akşamı dün gibi hatırlıyorum. Kanaryaların insana alıştırılması çok zordur, belki de dünyanın en ürkek canlısıdır. Coni akşamları kafesine gitmiyor, bana geliyor, demin fotoğrafını paylaştığım üzere omzumda, kolumda uyuyor, hatta kafasını gömüyor. Bu tür hayvanın bir insana bu kadar güvendiği nerede görülmüş? O fotoğraf Coni'nin cesaretinden ziyade benim güvenilirliğimi ispatlıyor, ister istemez gururlanıyorum. Çok yaşa oğlum! Yedi kitabımı da birlikte yazdık, son nefesime kadar seni bekleyeceğim, sonra kafiristana topuklayacağım.

Şu Güzellik Kaç İnsana Nasip Olmuştur?

Coni 15 Nisan 2005 tarihinde evimde doğdu. Kanaryalar dünyanın en ürkek canlılarından biridir, lakin Coni maymuna döndü, benden ayrılmıyor, akşamüzeri kafesine gitmiyor, omzumda, kolumda uyuyor. Bu görüntüyle gururlanmamak ne mümkün?

20 Ocak 2018, Ankara.


18/01/2018

Afrin'e Operasyon Uygun mu?

Başkomutan Recep Tayyip Erdoğan ile başbuğ Devlet Bahçeli'yi canıgönülden seviyorum, ancak 15 Temmuz 2016'dan sonra Türkiye bambaşka bir rotaya girdi, bahusus Tayyip ağam emperyalistlerin bir numaralı hedefi oldu. Şu konjonktürde yeniden yapılanmalıyız, FETÖ ve PKK'nın kökünü kazımalıyız, ayrıyeten bir daha darbe olmaması için yasal düzenlemeler yapmalıyız. Maşallahımız var, son bir yılda terörle mücadelede atağa kalktık, genelkurmay başkanı Hulusi Akar en ücra birliklere gidiyor, örnek komutan profili sergiliyor. İç işleri bakanı Süleyman Soylu tam bir cengaver, bayramları dağdaki eratla geçiriyor. Helal olsun! Olumlu istikamette ilerliyoruz, fakat Amerika savaş için bahane arıyor, Orta Doğu'yu şekillendirecek, peyk devletler oluşturacak; komşularımızın iç işlerine karışırsak koz veririz, Sevr'i mumla ararız. Başkomutanın yedeği yok, mazallah hastalansa ve siyasi sahneden çekilse iç savaşa sürükleniriz. Aklımızı başımıza toplayalım, Tayyip ağamın etrafında kenetlenelim, savaşa zemin hazırlayacak hareketlerden kaçalım, 2019'da onu başkan seçelim, reformları hızlandıralım. Son pişmanlık fayda vermez, itidalimizi kaybetmeyelim.

16/01/2018

Halkbank

“Başkomutan 15 Temmuzda darbecileri püskürttü, canımı kurtardı, vefa borcumu göstereyim,” dedim, 47 gün önce tüm paramı Halkbank’a aktardım. Jüri isnat edilen suçların biri hariç hepsini onayladı, mahkeme cezayı belirleyecek, büyük olasılıkla kökleyecek, bankayı çökertecek. Neyse, dik durayım, Tayyip ağamı kurda kuşa yedirmeyeyim, babından düşünüyordum, nihai karar belirleninceye değin orada kalacaktım. Bugün, 16 Ocak 2018, vadeli mevduat hesabımın süresi bitti, dün şubedeki memure Ç.’e gittim, “Eski orandan devam ederiz,” dedi, "o zaman uzatın" diyecektim ki bir müşteriye imza attırdı, ağız değiştirdi, 0.5 puan düşük faiz önerdi. Hayda! Şaşırdığımı görünce “Sizin namınıza genel müdürlüğü ararım, pazarlık yaparım, teklifimi iletirim,” dedi. Başlangıçta anlaşmıştık, başka bankaya geçerken eft için komisyon almayacaktı, dolayısıyla “paramı çekeceğim, yarına hazırlayın,” yollu talimat vermeye gerek yoktu, bunu hatırlattım, “nasılsa masrafsız eft yapıyorsunuz, o halde sizi bekleyeyim,” dedim, ertesi sabah arayacağını söyledi, olay mahallini terk ettim. Bugün beni 10.35’de aradı, düşük oran önerdi, zaten geç kaldığı için sigortam atmıştı, çünkü Kızılay’a bir saatte gidebiliyorum, “Hayır, oraya geliyorum, eft ile virman yaptıracağım,” dedim, iki dakika sonra telefonumu yine çaldırdı, faizi 0.10 puan artırdı, “yüz yüze görüşürüz,” dedim, ahizeyi çatırdattım. Oraya vardığımda, “Bayan, yazarım, basılı kitaplarım var, internetten araştırabilirsiniz. Beni vatan, millet sloganı atan bir milliyetçi sandıysanız yanılıyorsunuz. Bu devletten zerre iyilik görmedim, kamu kurumlarını umursamıyorum, Halkbank’a veya öteki kuruluşlara günahımı vermem. Başkomutan Recep Tayyip Erdoğan için buraya geldim, hayatımı ona borçluyum, uğrunda ölüme giderim, tüm mal varlığımı kendisine bağışlayabilirim. Uluslararası platformlarda prestij kaybetmesin, kolpoya düşmesin, diye hesap açtım, fakat lakayıt davrandınız, beni adam yerine koymadınız. Mevzi değiştireceğim, şu iban numarasına havale yapar mısınız?” dedim, “Evet, haklısınız, daha önce ücret almayız diye söz vermiştim ama altı, yedi ay bekleyeceğinizi sanmıştım. Bu durumda masrafa tabi bir işlem olur,” dedi. Çüş! Fırıldak Kubilay bile bu kadar yanardöner değildi, lafını on saniye sonra yalanlıyor. Birkaç kişiyle telefonlaştı, paramı ikindiüstü hazır edebileceğini söyledi. Valör kaybedeceğim için bu alternatifi reddettim, “internet hesabı açalım, yalnızca 4 lira ödersiniz,” dedi. Pekâlâ, dedim, ancak başaramadı, yardım masasıyla kontak kurdu, maalesef patinaj yaptı. Bu sefer son kozunu oynadı, “Pekala, elektronik ortamda transferi gerçekleştirelim, fakat 30 lira komisyon alırız,” dedi. Yuh! Mecburen kabullendim, zira ölümü göstermişti, sıtmaya razı oldum. Demem o ki kadın resmen Ali Cengiz oyunu yaptı, alavere dalavere ile beni bankadan soğuttu. Kuzu kuzu gelmişim, çıkar gütmüyorum, bana niye hödük muamelesi yapıyorsun? Bundan sonra Halkbank tabelasını gördüğümde kuduz köpekle karşılaşmış gibi topuklayacağım, en az iki kilometre katedeceğim.