13/06/2020

Şampiyonlar Ligi Finali (2020) niçin Türkiye'den alındı?


Şampiyonlar Ligi finali (2020) İstanbul'da oynanacaktı, UEFA corona salgını yüzünden karar değiştirdi, maçı Portekiz'e verdi. Niye? Özgür ve bağımsız Türk basını bu meseleyi hiç eşelemedi. Devlet görevlileri Covid-19 ile mücadelede üstün performans sergilediklerini söylüyorlar ve şişiniyorlar, acaba gavur farklı mı düşünüyor?

Sandalet


Yurdum ayakkabılarından el aman çektim, Paramatör'de zaman ve mekan isimlerini verdiğim üzere canım yandı, çözümü buldum, artık sandalet giyiyorum. Mevsimsel bir giyecek ama olsun, ben de kalıcı değilim, corona salgınının bitmesini bekliyorum, dünya normale dönünce yolcudur Abbas, bağlasan durmaz. Sandalet şahane bir şey, zannederim Sezar, İskender, Napolyon gibi şahsiyetler de sandalet giymişler. Kendimi muzaffer bir komutan gibi hissediyorum, yıllardan beri ilk kez ayağımı vurmayan, sıkmayan, ... bir şeye rastladım.

12/06/2020

Dövizi bozdurduğuma da borsaya girdiğime de çok pişman oldum


Kamu bankalarının bedelli sermaye artırımı beni Türkiye piyasalarından tamamen soğuttu, kıblemi şaşırdım, bu kadar da olmaz dedim, en çok da muhalefet partilerinin, muhalif ekonomistlerin, akademisyenlerin, yorumcuların suspus durmalarına üzüldüm. Kararın medyada tartışılmasını hatta mahkemelerde iptal davası açılmasını beklerdim, maalesef hayal kırıklığına uğradım. Şimdi işin iç yüzünü açıklasam, suç sayılacak, SPK yasağını ihlal ettiğim için kovuşturma başlatılacak. Ne yazabilirim? Güreşçi Hamza Yerlikaya Vakıfbank yönetim kurulu üyesi olmuş, benim gibi cahillere susmak düşer. İki konuda hayatımın hatasını yaptım: Bir, darbeye karşı durdu diye Erdoğan'ı kayıtsız şartsız destekledim, dövizi satın dediği için bir daha arbitraja bulaşmadım, usd, euro, gbp defterini kapattım, liraya geçtim. İki, borsaya girdim, oysa doksanların borsasının yerinde yeller esiyordu, 2008 global krizinde de IMKB'ye dalmıştım, o zamanki piyasa daha şeffaftı, şimdikinden katbekat güzeldi. İfade özgürlüğü olmadığı için detaylandırmayacağım, şu kadarını aktarayım, gerisini izanınıza bırakayım: Eskisi kadar usd alabilecek portföy büyüklüğüne eriştiğim anda borsadan çıkarım, arbitraj ile yurt dışı borsalar arasında tercih yaparım. Beni tanıyanlar bilirler, maddiyata hiç önem vermem, ancak haksızlığa tahammül edemem. Şu saatten sonra borsadaki hissem 10 misli değerlense bile şahit olduğum mevzuları unutamam. Finans alemindeki dejenerasyonu kitaplarımda da yazdım, kim okuyor? Hepsi google.books'ta, Türkiye vergi rekortmeni niçin on milyon dolar civarında ödüyor? Bunları merak ediyor musunuz? Doğruyu konuşmak için iki kişi gerekir: doğru söyleyen, doğru dinleyen. Gafile kelam, nafile kelam!

Twitter icabına bakmış


10/06/2020

Tarak kafalı


Ülkemiz asabimanyak dolu, övseniz de sövseniz de muhatabınız cinlenebiliyor. En iyisi susmak yahut hiciv yoluyla içinizi kusmak... Kafasında tüy kalmamış adama kabak kafalı yahut kel diyemiyorsunuz, mahkemelik oluyorsunuz, o reddeye geldik. Çözümü buldum, madem saçsızlıktan dolayı derin bir komplekse kapılmış, o zaman teselli verelim, tarak kafalı diyelim, o da gür saçım var sansın, dazlağını tarasın.

Memleketi yasağa boğdular


Kitap yazmayı ve yayımlatmayı bırakın sosyal medyada fikir açıklayamıyoruz, tweet atamıyoruz, zira mahkemeye veriliyor, erişim yasağı isteniyor. Gerçi twitter bizimkileri tanımış, yaptırım uygulamıyor, bilgilendiriyor, fakat mahkemeleşme ve olası masrafları ödeme korkusuyla tweetimizi siliyoruz. Sıkıysa silme! Bu çağda bu kadar baskıcı bir rejim olur mu? Oldu bile, ister inan ister inanma, rüyanı dahi kamuyla paylaşamazsın. İşin cılkı çıktı, finansal alanlarda dahi bizi susturdular, şimdilerde borsa ekranını açtığımda karşıma SPK tebligatı çıkıyor, maille aynı uyarı gönderilmişti, yetmemiş ki iyice korkutuyorlar. İfade özgürlüğünün kırıntısı yok, olsaydı neler yazardım, özellikle kamu bankalarının çekirdek sermayelerinin artırılması olayının gerçekte ne olduğunu bilimsel biçimde anlatırdım. Korkunç şeyler yaşanıyor, anlamak mümkün değil! Bana para verseler borsaya dair beklentilerimi paylaşmam, fakat niçin yasaklandığını anlayamıyorum. Aracı kurumlar hisselere alım, satım fiyatı koyuyor, bize öneri yapıyor, biz susuyoruz, sadece onları dinliyoruz, okuyoruz. Bu ne demek? Ekonomi profesörü, borsa yorumcusu, arge departman görevlisi maaş karşılığı çalışan bir vatandaştır, bizden farkı yoktur, hatta daha bilgisizdir, kendisine doğru diye belletilen yanlışları beynine zerk ettiği için hemen her sözü gerçeklerden kopuktur, zaten patronlarından onay almayan bir beyanat bize yansıtılmaz. Demem o ki milyar dolarlık portföyü olan kişi, dişi, ... bizi doğru bilgilendirecek, ben satacağım, siz de satın yahut ben alacağım, siz de alın diyecek, dolayısıyla bize kazandıracak, tabii kendisi zarar edecek. Vay be, ne büyük fedakarlık, gözlerim yaşardı. Yasakçılığın ardındaki sis perdesini aralayabildiniz mi? Birisi beni eleştirse, yazınsal hatalarımı gösterse, sevinçten havalara uçarım, çünkü katkı sağlar, o vesileyle gelişirim. Her tür kritiği yasaklarsan, sansürü ağırlaştırırsan o zaman gıllıgıştan şüphelenirim. Tıraşı keseyim, Türkiye'nin ifade özgürlüğü ve demokrasi mevzularında ciddi hamlelere ihtiyacı var.

09/06/2020

Muhtemelen ilk kez bu kadar kaliteli besleniyorum


Coni gitti, pasaportu kaptım, Belgrad biletini aldım, ancak corona yüzünden uçuş iptal edildi, ev sahibi başka kiracı bulmuştu, şimdiki mekanıma geldim, ömrümde ilk kez bu kadar leziz yiyecekleri, meyveleri yeme fırsatı buldum. İdeal diyete gayet yakın program uyguluyorum, salonlar da on gün önce açıldı, hayvanvari antrenman yapıyorum, önümüzdeki aylarda semeresini görürüm. Sol şeridi boşaltın!

9 Haziran 2020, antrenman bitimi


08/06/2020

Orduevi giriş yasağım sürüyor


Orduevi ve askeri sosyal tesislere girişim üç yıllığına yasaklanmıştı, Paramatör'de detaylıca anlatmıştım, iki-üç ay sonra filan süre bitecek, emin değilim, hiç girme ihtiyacı hissetmedim, fakat kimseye 6 aydan fazla ceza verildiğini duymadığım için durumumu merak ettim, iddiaya girmeye hazır olduğum neticeyi gördüm, yasak kaldırılmamış. Bu balyoz beni uyandırdı, yoksa uyuyacaktım, darbeye karşı durdu diye reisi övecektim. Kararın ardından cumhurbaşkanına üç kez dilekçe verdim, filancayı şikayet edeceğim, özel ifade vereceğim dedim, zira yolladığı emekli albay vasıtasıyla beni tehdit etmişti, "adım adım izliyoruz, ayağını denk alsın, mahkemeye vereceğim, tüm parasını alacağım," demişti ki TCK'ya göre açık bir suçtur, gelgelelim dilekçelerime geri dönülmedi, birisini elden Külliye'ye vermiştim, twitter'dan tarih ve sayı ile hatırlatmıştım. Tarihe not düşmek için yazayım dedim. Bunların korkusuyla üç yıldır sosyal medyadan uzaklaştım, son iki eserime yayıncı bulamadım, hepsini google.books'a yükledim. Meşhur bir söz var: Gelgit esnasında sular çekilince karıncalar balıkları yer, sular yükselince balıklar karıncaları yer. Sap döner, keser döner, gün gelir, hesap döner. Benim vergimle benim için inşa edilen tesise girişimi kim, ne hakla yasaklayabilir? Mahkeme kararı yok, orası kimsenin tapulu malı değil, engelleyişin hukuki dayanağı var mıdır? Not: Mahkemeye vermek istedim, BM dahil her platforma taşırdım, sivil avukatlar bizim alanımız değil dediler, asker orjinli avukatlar davayı almadılar.

07/06/2020

Meyve cennetindeyim


Arkadaş, Corona yüzünden uçuşum iptal oldu, evi boşaltacağım dediğim için ev sahibi yeni kiracı buldu, dımdızlak ortada kaldım, neyim varsa biradere verdim, yer aramaya başladım, vaktiyle birinci sicil amirim olan (o kurmay albaydı, ben yüzbaşıydım,) komutanım imdadıma yetişti, Almanya'da yaşayan ablamın dairesine gel dedi, hoplaya zıplaya koştum, cennete kondum. Vay be! Çanakkale'de görev yaptığım yıllarda meyve manyağıydım, korkunç spor yapıyordum, vitaminleri depoluyordum. Sonradan Ankara'ya geldim, hayatım kaydı, doğru dürüst meyve yiyemedim, hepsi çürük, kurtlu, ham, ... üstelik pahalı, maalesef marketlerde kaliteli gıda seyrek görülüyor. Şimdiki mekanımı sormayın, şehir süper, ayrıca en lüks mahallesinde oturuyorum, her şeyi bu mahalleye göre programlamışlar. Haftada dört gün pazar var, üçü en çok beş dakika yürüyüş mesafesinde; stadyum 3 dk, valilik 5-6 dakika, kütüphane 7 dakika, en uzağı 5 dakika yürüyüş mesafesinde 3 BİM, 3 A-101, 3 Şok, 1 Pehlivanoğlu, 1 Migros var. Ayrıca 15 dakika ötede başka kütüphane, 25 dakika yürümeyle üçüncü kütüphane var. Üç katlı binamızın her katında iki daire var, en üstte demleniyorum, bina komple ev sahibeme aitmiş, eşi bir buçuk yıl önce vefat etmiş. Elektrik, su, doğal gaz ev sahibinin üstüne kayıtlı, buzdolabı, fırın, tv, ... aklınıza ne geliyorsa var, pencere sineklikli, klima dahi konulmuş, konforlu yaşam diye buna derim. Her şey mükemmel, bir de devlet beni nüfusa kaydetseydi daha güzel olacaktı. Kira kontratı yok, geçici yerleştim, Corona vaziyetleri düzelene dek Türkiye'de kalmak zorundayım, bu süreçte hem borsada rızkımı çıkarırım hem İngilizce dağarcığımı geliştiririm. Tüm zamanların en iyi Türk yazarı olduğumdan şüphem yok, fakat bu ülkede yok sayılacağımı, kitaplarımı yayımlatamayacağımı da biliyorum, illa hicret etmeliyim, eserlerimi yabancı dillere çevirtmeliyim, bundan sonra İngilizce yazmalıyım. Evet, Corona bana yaradı, olağanüstü bir mevzide siperlendim, fakat büyüye kapılmayacağım, hedeften sapmayacağım. Geçen hafta salonlar açıldı, antrenmana başladım, adalenin ilmini yaptım, bu yaşta olabilecek en güzel görünüme kavuşacağım, tabii doğal beslenmeyle olacak, protein tozu, stereoids, anabolizan gibi absürtlüklere hiç heveslenmedim. Pazarlarda çok ucuza ve taptaze meyve bolluğu var, dün 1 kilo kiraz ile 4 şeftaliyi iç ettim. Bu sabah 4 şeftali ile başladım, devamı gelecek. Domates, erik, kavun, karpuz, ... kalitesini görseniz kafayı üşütürsünüz. Piliç gril ile kömürde piliç ızgaraya (kanat, pirzola vs alternatifler var) zaten abone oldum. Kısacası muhteşem besleniyorum, spor salonu da harika, gerisi bana kaldı. Tutmayın beni, pek yakında baklavaları dizerim. Aman bre!

7 Haziran 2020