Cuma, Haziran 12, 2020

Dövizi bozdurduğuma da borsaya girdiğime de çok pişman oldum


Kamu bankalarının bedelli sermaye artırımı beni Türkiye piyasalarından tamamen soğuttu, kıblemi şaşırdım, bu kadar da olmaz dedim, en çok da muhalefet partilerinin, muhalif ekonomistlerin, akademisyenlerin, yorumcuların suspus durmalarına üzüldüm. Kararın medyada tartışılmasını hatta mahkemelerde iptal davası açılmasını beklerdim, maalesef hayal kırıklığına uğradım. Şimdi işin iç yüzünü açıklasam, suç sayılacak, SPK yasağını ihlal ettiğim için kovuşturma başlatılacak. Ne yazabilirim? Güreşçi Hamza Yerlikaya Vakıfbank yönetim kurulu üyesi olmuş, benim gibi cahillere susmak düşer. İki konuda hayatımın hatasını yaptım: Bir, darbeye karşı durdu diye Erdoğan'ı kayıtsız şartsız destekledim, dövizi satın dediği için bir daha arbitraja bulaşmadım, usd, euro, gbp defterini kapattım, liraya geçtim. İki, borsaya girdim, oysa doksanların borsasının yerinde yeller esiyordu, 2008 global krizinde de IMKB'ye dalmıştım, o zamanki piyasa daha şeffaftı, şimdikinden katbekat güzeldi. İfade özgürlüğü olmadığı için detaylandırmayacağım, şu kadarını aktarayım, gerisini izanınıza bırakayım: Eskisi kadar usd alabilecek portföy büyüklüğüne eriştiğim anda borsadan çıkarım, arbitraj ile yurt dışı borsalar arasında tercih yaparım. Beni tanıyanlar bilirler, maddiyata hiç önem vermem, ancak haksızlığa tahammül edemem. Şu saatten sonra borsadaki hissem 10 misli değerlense bile şahit olduğum mevzuları unutamam. Finans alemindeki dejenerasyonu kitaplarımda da yazdım, kim okuyor? Hepsi google.books'ta, Türkiye vergi rekortmeni niçin on milyon dolar civarında ödüyor? Bunları merak ediyor musunuz? Doğruyu konuşmak için iki kişi gerekir: doğru söyleyen, doğru dinleyen. Gafile kelam, nafile kelam!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder