09/02/2018

MİT'i göreve davet ediyorum

Başlığımı istihbaratçıların dikkatini çekmek için attım, yanlış anlaşılmasın, MİT vazifesini savsaklıyor demiyorum, bir kişiye dair ihbarda bulunuyorum. Babayasa elvermiyor, kişisel kanaatimi amme huzurunda açıklayamıyorum. Laga luga yapmayayım, yekten mevzuya dalayım. Otuz senedir söylediklerim, kitaplarım dahil envaitürlü platformda yazdıklarım düşünülürse, şu konjonktürde ve AKP iktidarında en makbul portrelerden biri olmalıyım. Değilsem ve birileri benle uğraşıyorsa, bir yerde arıza var demektir, belki de direksiyon yalpalıyor. O zaman MİT'in (Emniyetçiler de olabilir,) bilirkişi olarak devreye girmesi gerekir, tekerlek mi patlak, rot balans ayarı mı yapılacak, teşhisi koysun, tamirciye talimat versin. Benim röntgenim çekilirse, bir tek beynamazlığıma kusur bulunabilir, onun dışında problem görülmez. Kırkyıllık Kani, olur mu Yani?

Bunu niye yazdım? Başkomutan, Brütüsleri ayıklasın, yoksa yarın başımıza çorap örebilirler. Bugün bana, yarın ona, aman savsaklamasın, neşteri vursun, irinli çıbanı patlatsın.

FETÖ, CHP, PKK, DHKP-C, aynı fabrikanın mamulü, birbirlerinden farkı yok, söyleyecek lafım çok, hapsi göze alacak cesaretim yok. Ayrıca doğruyu konuşmak için iki kişi gerekir: Doğru söyleyen ve doğru dinleyen.

Ufkunuzu açmak için bir anımı aktarayım, gerekirse maillerin fotokopilerini kopyalayabilirim. Ergenekon veya Balyoz'dan yatan emekli yüzbaşı Muzaffer rahmetli oldu. Adına site açılmıştı, jandarma teğmenken Tuzla Piyade Okulu'nda kurs gördüğümüzde onun ordudan ayrılış hikayesini duymuştum. Sitesinde detaylıca yazmış, duygulandım, gönderinin altına yorum yaptım. Sevinmiş, güzel cümlelerle mukabelede bulunmuş. Maille bildirim almıştım, "Komutanım, arzu ederseniz yaşamınızı romanlaştırabilirim," dedim, nazik bir ret yanıtı aldım. Sonra, bir mesajına yorum mu yazdım, mailini mi cevapladım, tam hatırlamıyorum, araştırsam 2 GB kotam erir, her neyse, bana mail geldi, "sitenin moderatörüyüm, şerefli komutandan uzak dur, reklam yapma," gibilerden hakaretamiz ifadeler vardı, şok oldum, utançtan kıpkırmızı kesildim, yanıtlamadım, herhalde hakkımda referans almıştı. Herifçioğlu aşağılıyor ve tehdit ediyordu. Kimdir, necidir, nereden bileyim? Öyle bir marabayla diyaloğa girmektense ölüm yeğdir. Bence Muzaffer yüzbaşının haberi yoktur. Demem o ki bazı tipler beni ezeli ve ebedi düşman belliyorlar. Yüzlerine gülsem, övsem, selamlasam, ..
 hepsi suç, asla yaranamıyorum. Acaba niye? Uygar ülkelerden birine gitsek, onlar anca amele (Ah şu dobralığın gözü kör olsun!) olabilirler, bense el üstünde tutulurum. Bu nüansı ıskalamayalım, zihinsel kapasitelerimizi kantara vuralım.

08/02/2018

Hayatımın En Güzel Günlerini Yaşıyorum

Askeri tesislere ve orduevlerine girişim yasaklanınca Kızılay'da bir spor salonuna kaydoldum, yüzbaşılığımda da orada antrenman yapmıştım, 3 aylık ücreti peşin ödedim, dolap kiraladım, duşlu şıkkı tercih ettim. Sürenin dolmasına 50 gün (para yandı ama sağlık ve mutluluktan önemli mi?) vardı, 40 günlük periyottan hoşlanmamıştım, çünkü maganda çokluğu ve besin yokluğu (dışarıda et yediğimde bayat tavuk, balık yüzünden zehirleniyorum,) dolayısıyla mekan değiştirdim, tam iki hafta önce evimin 150 metre yanında yeni açılan lüks bir salona kaydoldum. Türkiye çapında şubeleri olan bir firma, kampanya yaptı, bir de 50 yaş indirimi ekledi, bundan iyisi Şam'da kayısı! Coni o kadar yaşar mı, bilemem, fakat fırsatı kaçırmadım, 6 aylık üye oldum. Girişte avuç içinizi kapıya okutuyorsunuz, tertemiz aletlerle egzersiz yapıyorsunuz, duş mükemmel, soyunma dolapları hakeza, içerisi huri kaynıyor, ahlar vahlar çekiyorum, "formumun zirvesinde olduğum üsteğmenliğimde, yüzbaşılığımda şöyle bir yere gitseydim, manitaları sıraya dizseydim," diyorum. Metrodaki kütüklerden de kurtuldum, sabahın ilk ışıklarından gece yatana kadar İngilizce roman okuyorum, zihinsel performansım maksimum düzeye ulaştı, ara sıra televizyonda maç izliyorum, "ısıt ye" türü hazır gıdayla, yumurtayla filan besleniyorum, üç dakikalık yürüyüşle salona gidiyorum. Alışveriş sorunum yok, her yanım market, Ankara'da iki tane Migros 5M var, biri bana çok yakın, Çağdaş, BİM, A-101, Yunus hepsi burnumun dibinde, yani antrenman çıkışında yemeğimi, sütümü, meyvemi, ... alıyorum, vakit kaybetmiyorum, dönüşte kedilere salam, sosis dağıtıyorum. Nezih bir muhitteyim, mantılı binadayım, kombim var, yani sıcaklığın kumandası bende, muhteşem bir hayat, Sığacık"taki hayal kırıklığımı burada telafi ettim, çünkü üst kattaki komşumun tıkırtısı duyulmuyor, inziva hayatını nihayet yakaladım, İngilizcemi de hızla geliştiriyorum, sanki yük treninden indim, jete bindim, resmen uçuyorum. Okumak ve yazmaktan daha önemli ne olabilir? Takozlardan, baltalayıcı engellerden kurtuldum, çağlayan gibi akıyorum. Türkçe yazış faslım sonlandı, başka bir ülkede, yeni bir dilde kükreyeceğim, güç topluyorum, dehşetengiz projelerim var. Sol şeridi boşaltın, Hazreti Horgeneral sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz geliyor.

Abartıyorsam nefes almak nasip olmasın, en mutlu günlerimi yaşıyorum, bana ceza veren (ortada suç yok, bilakis takdir edilecek beyanlarım var ama salla gitsin, artık lafı edilmez, öyle ki şimdi makam arabası tahsis edilse, TSK Spor Okulu'na ve orduevine gidiş gelişim sağlansa ve üstüne bana maaş bağlansa bile reddederim, şu anki saltanatımı bozmam. Ayrıca başkomutan ile başbuğ varken kimse benim kılıma dokunamaz,) kuvvet komutanı orgenerale şükran borçluyum, onun sayesinde cennet sefası sürüyorum. Keşke daha önceden bu kıyakçılığı yapsaydı da bomba gibi vücudum olsaydı. Fıkraya benziyor ama gerçekleşti, bu ülkedeki son aylarım gözümde tütecek.

Cillop gibi avratları gördüm, aşka geldim, diyete başladım, gerekirse aç biilaç dolaşırım, onların yanında yağlı gövdeyle gezinmem. Baklava dilimlerimi sergileyeyim, giderayak birkaçına pandik atayım. Ne de olsa bekarım, fıstığın tadına bakarım. Aslında amsalak değilim, vaktiyle jigolo yaşamını tattım, fakat bu kadar güzel piliçleri bir arada görmemiştim. Yanım yörem ilik kaynıyor. Vay anam vay! Nedense bana yapılan her kötülük iyiliğe dönüşüyor. Acaba ermiş miyim? Birisi bana bir şarjör mermi sıksa, herhalde kurşun vücuduma girmez, girse de boş kovanı ağzımla tükürürüm.

06/02/2018

Futbolcuların ve kulüplerin ödediği vergi

Futbol dünyasında kimin ne kadar vergi ödediği niçin açıklanmıyor? Devlet her sene takımların vergi borçlarının çoğunu affediyor, İstanbul takımlarında bu rakam astronomik boyuta ulaşıyor. Yazarın telif hakkına bile göz dikiliyor, eğlence için yapılan bir spor kayırılıyor. Yuh!

05/02/2018

Halkbank Hisse Senedi

Halkbank bugün (5 Şubat 2018) yüzde 1.60 düştü, 9.83'den kapandı. Bileşik endeks ise günü 116 852 ile tamamladı. Bence 11 Nisan 2018'deki jüri kararı hisseyi darmaduman edecek, 6 lira test edilecek. ABD mahkemelerinin son iki yılda rekabeti ihlal dolayısıyla Google firmasına, egsoz ölçümündeki hile yüzünden Wolfswagen'e verdiği cezaları hatırlıyorum da tüylerim diken diken oluyor. Piyasa değeri 3 milyar dolar olan bir şirkete 20-30-40 milyar dolar ceza verilirse facia olur ki öbür şirketlere isnat edilen suçlara bakılırsa bu çapta bir hayasızlık beklenilebilir. İşin doğrusu bize kumpas kuruldu, ancak akibetten kaçamayız, dünyanın düzeni böyle kurulmuş, haklı olan değil güçlü olan davayı kazanıyor. Adamlar sivil halka atom bombası attılar, milyonlarca Kızılderiliyi katlettiler, yine de cezalandırılmadılar. Tıraşı keseyim, sadede geleyim: "Oylum oylum fidan boylum" türküsünü söyleyeceğiz.

Borsalarda uçuş bitti, sıçış başladı

Geçen hafta, 30 Ocak 2018'de burada "borsalarda büyük düşüş bekliyorum" başlıklı yazı yazdım, o zaman Dow Jones endeksi 26 500'ün, BİST 120 000'in üstündeydi, her gün rekor tazeleniyordu, o günden sonra dünya borsaları tepetakla gitti, hele Dow Jones amı götü dağıttı, paraşütsüz çakıldı. Her başarısızlığa bir bahane buluyorlar, inşallah beni manipülasyonla suçlamazlar. Bu filmin sonu hüsranla neticelenecek, para babaları babalara gelecek, ekonomik kriz vatandaşı elek gibi delecek.

Sütkolik Kardeşiniz Son 25 Senede Günde Ortalama 1 litre Süt İçiyor


04/02/2018

Esed

Başkomutan Esed için "Bir milyon vatandaşını öldürdü, teröristtir," diyor, yerden göğe kadar haklı, bu gezegende kimse aksini iddia edemez, adam onurlu olsaydı, çoktan istifa ederdi. Yalnız bizim bu tür demeçlerden ve savaştan kaçmamız gerekir, yoksa Amerika'nın ve sömürgeci ortaklarının eline koz veririz, zaten Orta Doğu'yu yeniden şekillendirmek için bahane arıyorlar. Tehlikeli sularda yüzmeyelim, teröre odaklanalım, barış yanlısı siyaset yapalım, kopuklara sataşmayalım.

Esed Amerikan finosu, zinhar aldanmayın, APO soysuzunu ve ekibini Beka Vadisi ve diğer yörelerde kim korudu? Mahsun Korkmaz Akademisi ve daha bir sürü terör tesisi Suriye istihbaratının himayesinde faaliyet gösteriyordu. PKK'nın ABD işi tezgah olduğunu 30 senedir söylüyorum, 15 Temmuzdan sonra herkes Hanyayı Konya'yı anladı. İtle dalaşmaktansa çalılığı dolaşmak yeğdir. Rüzgar eken fırtına biçer. Esed yarattığı kan gölünde boğuluyor.

Konsantrasyonumuzu dağıtmayalım, terör batağını kurutalım, PKK ve FETÖ'nün kökünü (15 Temmuz davaları bir an önce sonlandırılsın,) kazıyalım, bir daha darbe olmaması için yasal önlemler alalım, CHP belasından kurtulalım, gerisi çorap söküğü gibi gelir.

Gıda Borsası Kurulacakmış

Türkiye'de emtia piyasası yok, ayrıca yabancı borsalardan işlem yapılamıyor. Bu eksiklikleri yirmi senedir söylüyorum, yazıyorum, nihayet adım atılmış, ürün ihtisas borsası kurulacakmış. İsabet olur, enflasyonun düşüşünden, yatırım ortamının iyileştirilmesine kadar bir sürü alanda ekonomiyi güçlendirir.

4 Şubat 2018, Coni ile maç izliyoruz


03/02/2018

Süleyman Soylu ve Berat Albayrak

İç işleri bakanı Süleyman Soylu ile enerji bakanı Berat Albayrak favori siyasetçilerim, ikisini de hayranlıkla izliyorum. Dedemle babaannem Trabzon-Tonya kökenli, hem Soylu hem Albayrak Trabzonlu, müthiş bir tesadüf, ister istemez gururlanıyorum. Başkomutan da (Rizeli) bizden, milli savunma bakanı Canikli Giresunlu, ne varsa Karadeniz uşağında var. :)

Başkomutana Helal Olsun!

Başkomutan Recep Tayyip Erdoğan 15 Temmuzdan sonra çehre değiştirdi, hayallerimin politikacısı oldu, ancak ben otuz sene önceki çizgimden sapmadım, aynı istikamette ilerliyorum, onun uyanışı yeni başladı veya sırtından bıçaklandığını anladığı için özüne döndü, gerçek yüzünü sergiledi. Öyle ya da böyle, kalbimi fethetti, demeçlerini dinlerken mest oluyorum, tereyağı gibi eriyorum. Dün CHP liderine, "Ey Kemal, yiğitsen açıkla, PKK terör örgütü müdür?" diye soru yöneltti, PKK ile CHP'nin kol kola yürüdüğünü iddia etti. Hey gidi başkomutan! Ben otuz sene önce bunları söyledim, bedel ödedim, sakıncalı subay kategorisine ayrıldım. İnşallah sana bir şey olmaz, kalbim seninle, emrin olursa haber uçur, kamikazelik dahil her icraata hazırım. Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en önemli portresi başkomutan, gerisi yalan, yaşasın Recep Tayyip Erdoğan!

Not: Başkomutana siz yerine sen diye hitap etmek alçaklıktır, günlük yaşamda liseliye bile siz diyorum, fakat içli duygularımı ifade ederken mecburen böyle seslendim, yanlış anlaşılmasın.

02/02/2018

Araç Sayısı

Türkiye nüfusu seksen bir milyonu aştı, 2017 itibarıyla trafiğe kayıtlı araç sayısı yirmi iki milyon iki yüz bin oldu. Bence müthiş bir rakam, demek ki herkesin arabası var. Benim maaşım son zamla 1971 lira olmuş, destekle beraber 2 076 kağıda yükselmiş. Teliften bir kuruş almadım, hatta kapak tasarımını ben yaptığım halde karikatürcülere cebimden her çizim için 100'er lira ödedim, imza günlerine gidiş masrafı da benden oldu, Reziliazam ile Deliminatör'ün bana ayrılan kısmını İstanbul'daki arkadaşım getirdi, çünkü yayıncı kargo ücretinin benden tahsil edilmesi için talimat vermişti.

Bu durumda ancak çekçek alabilirim, bir de bisiklete binebilirim. Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarındayız, benim geçim standardımda adalet var mı?

Vay anasını! Ta 14 yaşımdan beri yurt dışına kaçış hayaliyle yaşadım, aşık olduğum kızla bile evlenmedim, hedefime odaklandım, bugüne kadar başaramadım, Coni'nin helvasını yedikten sonra ölümüne taarruz edeceğim, illaki bir ülkeye kapağı atacağım, artık İngilizce yazacağım. On parmağımda yirmi marifetim var, beyinsel fonksiyonlarımı bırakın, fizyolojik açıdan da gıpta edilecek haldeyim, şu anda profesyonel sporcularla yarışırım, birçok alanda çoğunu sollarım, diyet yapabilsem dergilerin kapağındaki hormonlu gençleri aratmam, baklavaları dahi dizdim, üstelik ömrümde stereoids, anabolizan, protein tozu, vitamin hapı veya suplement almadım. Lafı şuraya getireceğim: Şimdi evlenmek istesem paçozlardan bile pas alamam. Yorumu size bırakayım; kapitalizm, cumhuriyet, demokrasi şarkılarınıza devam edin, çok heyecanlanıyorum.

01/02/2018

Gary Cahill

Chelsea'nin kaptanı Gary Cahill (İngiltere milli takımının as oyuncusu, tandemde stoper veya libero oynuyor,) hakkında aylar önce twitter'da yazdım, kulübün resmi sayfasına, takım arkadaşlarına mesaj yolladım, hatta Cahill'in profilinde bile fikrimi açıkladım, CAHİLL ŞİKE YAPIYOR, MAÇLARI SATIYOR, RAKİP HÜCUMLARINDA KADEMEYE GİRMİYOR, OYUNUN İLK ÇEYREĞİNDE KASITLI OLARAK KIRMIZI KART GÖRÜYOR dedim. Aylar geçti, İngilizler bu akşamki Bournemouth faciasından sonra (0-3) mevzuya uyandılar, istatistikler yayımladılar. Chelsea bu sezon Cahill'in oynadığı 16 müsabakada 7 galibiyet, 5 mağlubiyet, 4 beraberlik almış. Onun kulübede bekletildiği 9 maçta 8 galibiyet, 1 beraberlik almış, mağlubiyet yüzü görmemiş. İngilizler bizi küçümsüyorlar, insan yerine koymuyorlar, halbuki bir Türk onların aylar sonra anlayabildiği dubarayı henüz ligin ilk haftalarında çakozladı.

Yalnız Cahill'in hakkını teslim edeyim, mert adammış, gönderimi silmedi, beni bloklamadı, oysa bir Türk bu ithamıma tahammül edemezdi, beni mahkemeye verirdi, en azından bloklardı, çünkü "bile bile şike yapıyorsun," yazmıştım. Bravo, toleranslı adammış, sabrına hayran kaldım, ilk mesajımın altına bu kanaatimi de ekledim, "helal olsun, delikanlının kralısın," dedim.

Aslında Abramoviç'in aradığı adam benim, onda para var, bende akıl, ayrıyeten Ruslara sempati besliyorum, bana Londra'da yerleşim vizesi alsın, Chelsea'ye Şampiyonlar Ligi dahil sayısız şampiyonluk kazandırırım, en ucuz kadrolarla maksimum randıman sağlarım, onu kupa manyağı yaparım, üstelik beş kuruş istemem, fakat illa ikramda ısrarcı olursa, Jack Russel cinsi bir köpek yavrusu hediye edebilir. Benle kontak kursa ve yüz yüze görüşse, gökte aradığı insanı yerde bulacak. Kitaplarım yabancı dillere çevrilseydi, belki vitrin bulabilirdim, şu durumda kopuk muamelesine talim edeceğim. Bat dünya bat!

31/01/2018

31 Ocak 2018 Ankara


Fiyasko

Örtülü bir devalüasyon yapıldı, belli olmasın diye uzun bir zaman dilimine yayıldı, iki seneyi aştı, pusula şaştı, döviz hala gazlıyor. Pekala, işe yaradı mı? Geçen yılın verileri açıklandı, 2017'de ihracat yüzde 10.2, ithalat ise yüzde 17.7 artmış. Dış ticaret açığındaki artış ise yüzde 36.8 imiş. Çüş! Bu ne lahana, bu ne perhiz?

CHP

CHP hakkında senelerdir konuştum, düz yazılar kitaplarımda (Reziliazam ile Deliminatör) çarşaf çarşaf yazdım, Türkiye'nin en büyük belasıdır, dedim, herkes bana güldü, saçmaladığımı düşündü, fakat 15 temmuzdan sonra takke düştü, kel göründü. Şimdilerde AKP ile MHP camiası benim fi tarihindeki iddialarımı tekrarlıyorlar, aslında hemen her konuda benimle aynı çizgiye geldiler, fakat kuşkularım var, çünkü samimi olunsaydı ben baştacı edilirdim, en azından kitaplarım kütüphanelere konulurdu.

Bırakın övgüyü, cezalandırıldım, 15 temmuz gecesi telefonla televizyona bağlanan ve ordunun darbeyi desteklemediğini söyleyen kişi askeri tesislere ve orduevlerine girişimi yasaklattı. İşin garibi onu o geceki sözleri dolayısıyla yere göğe sığdıramadım, gerçek hayatta ve twitter'da methiye düzdüm. Böyle bir kumpasın misli menendi görülmemiştir, sahte belge üretenler bile bu işin yanında solda sıfır kalıyor; çünkü ortada delil yok, tek suçum övmek, yüceltmek oldu. Mazallah olumsuz kelam etseydim, herhalde beni kurşunlatacaktı. Kaldı ki orduevleri babasının tapulu malı mı? Devlete ait sosyal tesisler üzerinde benden fazla hak iddia edebilir mi?

Haksızlığın giderilmesi için MSB önüne dilekçe verdim, başkomutana e-devlet üzerinden başvurdum, iç işleri bakanı, MSB bakanı ve başbakana twitter'dan bilgi verdim, haftalar geçti, kimse beni aramadı, açıkçası umudu kestim.

Şimdi soruyorum: Şüphelenmekte haksız mıyım? Türkiye'de kaygan bir zeminde siyaset yapılıyor, kıble kolayca değiştiriliyor, bugünün doğrusu yarının yanlışı oluyor. Bu karambolde ilkeli adam, madam yaşayabilir mi? Antiemperyalist sloganlara, darbe karşıtı söylemlere ve benzeri demeçlere inanılır mı?

30/01/2018

En iğrendiğim insan tipi

Fikir hırsızlığından, namıdiğer intihalden tiksiniyorum, yetkim olsa bu işe bulaşan herkesi kazığa oturturum. Aç kalırsın, karnını doyurmak için yiyecek çalarsın. Eyvallah, saygı duymasam bile anlarım, suçu toplumda ararım, fakat birine ait pasajı kendine mal eden dürzüye tahammül edemem, çünkü mecburiyetten değil keyfiyetten yapıyor. Herif tam bir alçak, el alemin gözünde paye edinmek için sahtekarlık yapıyor. Bu kadar çıkarperest olan insan toplum için zararlıdır, topluiğne başı büyüklüğünde menfaat uğruna anasını bile satar. Edebi eser arakçılarına bu nazarla bakın, kaç paralık adam olduklarını anlayın.

Bre soysuz, orjinal görüşün yoksa niçin soytarılık yapıyorsun? Başka birinden duymadığın, okumadığın bir şey yazacaksan, amenna, buyur, ancak kopya çekiyorsan, o zaman külahları değişiriz.

Borsalarda Büyük Düşüş Bekliyorum

Bu yıl (2018) borsalarda tufan kopar, Dow Jones, DAX, Nikkei, şu bu yerle bir olur. Bu çöküşe dua edin, inşallah dünya savaşı çıkmaz. Felaket tellallığı yaptım ama kaderi ben yazmadım. Çok dikkatli olun, mabadı deldirmeyin.

29/01/2018

Spor Toto'da iki tane 12 Tutturdum


Darbelerin Toplumsal Tahribatı

Önceki darbeleri yaşamadım, fakat 12 Eylülde 15 yaşımdaydım, aklım eriyordu, Hatice ile neticeyi mukayese edebiliyordum. Şunu net olarak ifade edeyim, 12 Eylül Türkiye'yi temelinden yıktı, biz artık biz değiliz, bambaşka bir kabileye dönüştük. Bilim, sanat, edebiyat, spor, siyaset ayırmıyorum, son dönemdeki politikacıları (Başkomutan, başbuğ Bahçeli vs.) tenzih ediyorum, hacıyatmazlar her yeri işgal ettiler, medyada yetenekli bir kişi görülmüyor. Hangi dalı örnekleyeyim? Müziğe bakın, makbul bir şarkıcı, türkücü var mı? Cuntacılar zuhur etmeden önce tek tük olsa da nitelikli sese, besteye rastlanıyordu. Memleketi duman ettiler, vatanseverliği sana, bana bırakmadılar. Kuklacı aynı, 15 temmuzda farklı kukla denendi, bu sefer balta taşa vuruldu. AKP'yi ayakta alkışladım, fakat ders alındı mı? Ordunun siyaset ve ticaretten uzaklaştırılması için adım atıldı mı? Ne gezer? Hangi Türk, gelecekte darbe yapılmayacağını iddia edebilir? İç Hizmet Kanunu kutsal bir kitap mı? Erken kalkan asker darbe yapıyor, fikriyatınızı beğenmeyen orgeneral orduevleri ve askeri tesislere girişinizi yasaklıyor. Neymiş, İç Hizmet Kanunu'nda yeri varmış. Otuz senedir söylüyorum, askeriyenin hukuka tabi olması ve siyasi otoritenin emrine girmesi gerekir, uygar ülkelerde devran böyle dönüyor. Kenan Evren'in rütbelerini söktün, ere eşitledin, cenazesinde geberik bir diktatör muamelesi yaptın, fakat anayasasını değiştirmedin. Bu ne lahana, bu ne perhiz? Velhasıl samimiyetini göremedik, zülfüyare dokunmuyorsun, popülist tavırlar takınıyorsun, güya emperyalistlerden yakınıyorsun. Cuntacılığa karşı bir icraat yapıldı da ben mi inkar ettim? Çözüm basit, yeter ki elini taşın altına sok! OYAK ve Jandarma Asayiş Vakfı (Adı sizi yanıltmasın, ticari kuruluştur,) gibi oluşumlar hangi ülkede var? Akıllanalım, yasal tedbir alalım, komutanlara kışlada talim yaptıralım, siyaseti sivillere bırakalım. Tabular yıkılsın, ifade özgürlüğü getirilsin, düşünürler/yazarlar sudan sebeplerle cezalandırılmasın, bilgiye saygı duyulsun, Asakiri Mansurei Muhammediye misali yeni bir teşkilat kurulsun, Tayyip ağam günümüzün 2. Mahmut'u rolüne soyunsun.

27/01/2018

Bitkisel Ürünler ve Gıda Takviyelerinin Ruhsatı

Türk Eczacılar Birliği başkanı Erdoğan Çolak basın toplantısı düzenlemiş, "Bitkisel ürünler ve takviye gıdaların ruhsatı Tarım Bakanlığınca veriliyor, yetkinin Sağlık Bakanlığına devredilmesini istiyoruz. Ayrıca veteriner ilaçlarının ruhsatını da Sağlık Bakanlığı versin," demiş. Bilmediğim nosyonda yorum yapamam, önerisi bana mantıklı geldi, sizle paylaştım.

Gerçek İyilik

Beşeri münasebetler çıkara dayalıdır veya yasal/ töresel zorunluluktan kaynaklanır. Kan bağı olan kişilerle olan ilişkileriniz dahi bu çerçevede şekillenir, kimse dostluk mavrası sıkmasın, kendini kandırmasın. Karşılık beklemeden yapılan tek iyilik hayvanlara, bitkilere yardım etmektir, gerisi fasafiso!

24/01/2018

Bana, "Dile Benden Ne Dilersen" Denilseydi

Masaldaki gibi şişedeki sihirli dev bana "Dile benden ne dilersen," deseydi, tek bir şey isterdim: Türkçem seviyesinde İngilizcem olsun, derdim, inanın 100 milyar dolara değişmem. Ecel aman verirse ve kafiristana bahusus Anglosakson ülkelerden birine yerleşebilirsem bu düzeye ulaşacağım, didaktik matbuata gömüleceğim, felsefe, tarih, siyaset, ekonomi, bilim, ... gibi alanlardaki bilgi açlığımı gidereceğim, ilaveten ölümsüz pasajlar yaratacağım. Harikulade yazım projelerim var, kaleme almak için sabırsızlanıyorum, fakat Türkçe yazmayacağım, önce Coni'yi Adem babanın mahallesine yollayacağım, bilahare sondaja başlayacağım, anayurttan babayurda hicret edeceğim. Çocukluğumdan beri maddiyatı iplemedim, bu tür hayatı hayalledim. Kırda veya sahilde yaşamak, okumak, yazmak, spor yapmak, hayvanlarla oynamaktan daha güzel ne olabilir?

21/01/2018

Vize İşlemleri

Vize hakkındaki en doğru ve detaylı bilgileri dış işleri bakanlığının web sayfasından öğrenebilirsiniz. Ana sayfadaki "konsolosluk" başlığını tıklayın, bilgi denizinde boğulun. Cepten kopyala-yapıştır yapamadım, yoksa linki paylaşırdım.

20/01/2018

Coni

Coni 15 Nisan 2005 tarihinde evimde doğdu, onu ve dört kardeşini yumurtadayken ışığa tuttuğum ve beşinin de dolu olduğunu gördüğüm akşamı dün gibi hatırlıyorum. Kanaryaların insana alıştırılması çok zordur, belki de dünyanın en ürkek canlısıdır. Coni akşamları kafesine gitmiyor, bana geliyor, demin fotoğrafını paylaştığım üzere omzumda, kolumda uyuyor, hatta kafasını gömüyor. Bu tür hayvanın bir insana bu kadar güvendiği nerede görülmüş? O fotoğraf Coni'nin cesaretinden ziyade benim güvenilirliğimi ispatlıyor, ister istemez gururlanıyorum. Çok yaşa oğlum! Yedi kitabımı da birlikte yazdık, son nefesime kadar seni bekleyeceğim, sonra kafiristana topuklayacağım.

Şu Güzellik Kaç İnsana Nasip Olmuştur?

Coni 15 Nisan 2005 tarihinde evimde doğdu. Kanaryalar dünyanın en ürkek canlılarından biridir, lakin Coni maymuna döndü, benden ayrılmıyor, akşamüzeri kafesine gitmiyor, omzumda, kolumda uyuyor. Bu görüntüyle gururlanmamak ne mümkün?

20 Ocak 2018, Ankara.


18/01/2018

Afrin'e Operasyon Uygun mu?

Başkomutan Recep Tayyip Erdoğan ile başbuğ Devlet Bahçeli'yi canıgönülden seviyorum, ancak 15 Temmuz 2016'dan sonra Türkiye bambaşka bir rotaya girdi, bahusus Tayyip ağam emperyalistlerin bir numaralı hedefi oldu. Şu konjonktürde yeniden yapılanmalıyız, FETÖ ve PKK'nın kökünü kazımalıyız, ayrıyeten bir daha darbe olmaması için yasal düzenlemeler yapmalıyız. Maşallahımız var, son bir yılda terörle mücadelede atağa kalktık, genelkurmay başkanı Hulusi Akar en ücra birliklere gidiyor, örnek komutan profili sergiliyor. İç işleri bakanı Süleyman Soylu tam bir cengaver, bayramları dağdaki eratla geçiriyor. Helal olsun! Olumlu istikamette ilerliyoruz, fakat Amerika savaş için bahane arıyor, Orta Doğu'yu şekillendirecek, peyk devletler oluşturacak; komşularımızın iç işlerine karışırsak koz veririz, Sevr'i mumla ararız. Başkomutanın yedeği yok, mazallah hastalansa ve siyasi sahneden çekilse iç savaşa sürükleniriz. Aklımızı başımıza toplayalım, Tayyip ağamın etrafında kenetlenelim, savaşa zemin hazırlayacak hareketlerden kaçalım, 2019'da onu başkan seçelim, reformları hızlandıralım. Son pişmanlık fayda vermez, itidalimizi kaybetmeyelim.

16/01/2018

Halkbank

“Başkomutan 15 Temmuzda darbecileri püskürttü, canımı kurtardı, vefa borcumu göstereyim,” dedim, 47 gün önce tüm paramı Halkbank’a aktardım. Jüri isnat edilen suçların biri hariç hepsini onayladı, mahkeme cezayı belirleyecek, büyük olasılıkla kökleyecek, bankayı çökertecek. Neyse, dik durayım, Tayyip ağamı kurda kuşa yedirmeyeyim, babından düşünüyordum, nihai karar belirleninceye değin orada kalacaktım. Bugün, 16 Ocak 2018, vadeli mevduat hesabımın süresi bitti, dün şubedeki memure Ç.’e gittim, “Eski orandan devam ederiz,” dedi, "o zaman uzatın" diyecektim ki bir müşteriye imza attırdı, ağız değiştirdi, 0.5 puan düşük faiz önerdi. Hayda! Şaşırdığımı görünce “Sizin namınıza genel müdürlüğü ararım, pazarlık yaparım, teklifimi iletirim,” dedi. Başlangıçta anlaşmıştık, başka bankaya geçerken eft için komisyon almayacaktı, dolayısıyla “paramı çekeceğim, yarına hazırlayın,” yollu talimat vermeye gerek yoktu, bunu hatırlattım, “nasılsa masrafsız eft yapıyorsunuz, o halde sizi bekleyeyim,” dedim, ertesi sabah arayacağını söyledi, olay mahallini terk ettim. Bugün beni 10.35’de aradı, düşük oran önerdi, zaten geç kaldığı için sigortam atmıştı, çünkü Kızılay’a bir saatte gidebiliyorum, “Hayır, oraya geliyorum, eft ile virman yaptıracağım,” dedim, iki dakika sonra telefonumu yine çaldırdı, faizi 0.10 puan artırdı, “yüz yüze görüşürüz,” dedim, ahizeyi çatırdattım. Oraya vardığımda, “Bayan, yazarım, basılı kitaplarım var, internetten araştırabilirsiniz. Beni vatan, millet sloganı atan bir milliyetçi sandıysanız yanılıyorsunuz. Bu devletten zerre iyilik görmedim, kamu kurumlarını umursamıyorum, Halkbank’a veya öteki kuruluşlara günahımı vermem. Başkomutan Recep Tayyip Erdoğan için buraya geldim, hayatımı ona borçluyum, uğrunda ölüme giderim, tüm mal varlığımı kendisine bağışlayabilirim. Uluslararası platformlarda prestij kaybetmesin, kolpoya düşmesin, diye hesap açtım, fakat lakayıt davrandınız, beni adam yerine koymadınız. Mevzi değiştireceğim, şu iban numarasına havale yapar mısınız?” dedim, “Evet, haklısınız, daha önce ücret almayız diye söz vermiştim ama altı, yedi ay bekleyeceğinizi sanmıştım. Bu durumda masrafa tabi bir işlem olur,” dedi. Çüş! Fırıldak Kubilay bile bu kadar yanardöner değildi, lafını on saniye sonra yalanlıyor. Birkaç kişiyle telefonlaştı, paramı ikindiüstü hazır edebileceğini söyledi. Valör kaybedeceğim için bu alternatifi reddettim, “internet hesabı açalım, yalnızca 4 lira ödersiniz,” dedi. Pekâlâ, dedim, ancak başaramadı, yardım masasıyla kontak kurdu, maalesef patinaj yaptı. Bu sefer son kozunu oynadı, “Pekala, elektronik ortamda transferi gerçekleştirelim, fakat 30 lira komisyon alırız,” dedi. Yuh! Mecburen kabullendim, zira ölümü göstermişti, sıtmaya razı oldum. Demem o ki kadın resmen Ali Cengiz oyunu yaptı, alavere dalavere ile beni bankadan soğuttu. Kuzu kuzu gelmişim, çıkar gütmüyorum, bana niye hödük muamelesi yapıyorsun? Bundan sonra Halkbank tabelasını gördüğümde kuduz köpekle karşılaşmış gibi topuklayacağım, en az iki kilometre katedeceğim.

13/01/2018

Milli Görüş ile Pilli Görüş

Rahmetli peder şeriatçıydı ve kitap kurduydu, gece gündüz okuyordu, ancak İslami eserlere odaklanmıştı, yani havanda su dövüyordu, İmamı Gazali, Sahihi Buhari, Kütubu Sitte derken beni bunaltıyordu, yazları Kur'an Kursu'na gönderiyordu. Babam fakirdi, üniversite şöyle dursun, beni lisede okutacak gücü yoktu, bu yüzden leyli meccaniye şutladı; muska yazsa, cin çağırsa, küpünü doldurabilirdi, servet yapabilirdi, lakin tenezzül etmedi, iki lokma bir hırka yaşadı, kula kulluk etmedi, Allah'tan başkasına boyun eğmedi. Nice tarikatçı, hacı, hoca gördüm, onun kadar samimi Müslüman'a rastlamadım. Ömründe haram lokma yememiştir, en bilgili müftüyü katbekat sollamıştır, derin bir mümin idi ve Erbakan'dan başka siyasetçiye prim vermiyordu. O zamanki Milli Selamet Partisi sonradan ikiye bölündü, başkomutan Recep Tayyip Erdoğan Ak Parti'yi sürükledi, kervanın kalan kısmı Saadet Partisi çatısında toplandı. Saadet Partisi'nin saadetsiz delegeleri izledikleri yolu "Milli Görüş" diye tanımlıyorlar, fakat ben "Pilli Görüş" diyorum, çünkü bazı dönemlerde akü bitiyor, marş basmıyor, pil Pentagon'a gönderiliyor, şarj olduktan sonra yeniden takılıyor. Saadet Partisi 15 Temmuzdan sonra gerçek yüzünü sergiledi, CHP ile kol kola yürüdü, teröristlere müzahir kesimlerle istişarede bulundu, başkanlık için yapılan halkoyunda hayır kampanyası yürüttü. Yuh! Tonyalıoğlu Mustafa, namıdiğer Vaizin Emin'in oğlu yaşasaydı, genel başkanın yüzüne tükürürdü. Bunların dini, imanı para, yeşil banknotlara tapıyorlar, başka kaygı gütmüyorlar. İkbal düşkünü bir topluluktan bahsediyorum, ilke, prensip Hak getire!

12/01/2018

Connie

Coni'nin vefatından sonra yurt dışına yerleşmek için azami çabayı göstereceğim, başarabilirsem, bir ülkeden kalıcı oturma izni koparabilirsem, yani vatandaş olabilirsem, adımı Connie yapacağım, böylece kuş beyinli evladımı yad edeceğim. Bu değişikliğin bir artısı daha var: Geçmişle bağlarım kopar, kötü anılar otomatikman silinir. Seçimlerde başkomutana oy vermek için en yakın yerdeki sandığa giderim, onun dışında Türk veya Türkiye adını anmam. Öyle bir nefret ki misli menendi görülmemiş, bu mikyasta bir çıban deşilmemiş.

11/01/2018

Yargı Çığrından Çıktı

Anayasa Mahkemesi tutuklu gazeteci Şahin Alpay ile Mehmet Altan'ın tahliyesine hükmetti, güya hak ihlali varmış. Bir hakimin iki kere ağırlaştırılmış müebbet cezası verdiği mahkumu öbür meslektaşı salıverebiliyor, bu film son yıllarda vizyondan inmiyor.

Türkiye zor bir dönemden geçiyor, 15 temmuz kahpeleri ve geçmişteki darbeciler el ele verdiler, siyasi ve ekonomik cepheden saldırıyorlar.

Türkiye ilk kez antiemperyalist, anticuntacı lidere kavuştu. Bugün sağ, sol, ileri, geri hesabı yapılmaz; dincisi, dinsizi, sağcısı, solcusu herkesin başkomutan Recep Tayyip Erdoğan etrafında kenetlenmesi gerekir. Devlet Bahçeli'yi 2000 yılından beri övüyorum, kitaplarımda methiye düzdüm, zaman haklılığımı ispatladı. İkisi de pırlanta, güvenilirlikleri su götürmez. AKP ile MHP, sanki kale, surlarında siperlenelim, hainlere set çekelim. Ölümden ötesi yok, er ya da geç cızlamı çekeceğiz. Ya olalım ya ölelim!

Not: Şu sıralar can güvenliğim yok, aracı vasıtasıyla tehdit aldım, diyaloğun gizli kalması söylendi, fakat dinlemedim, cumhurbaşkanımıza, başbakanımıza, iç işleri ve MSB bakanımıza twitter'dan mesaj gönderdim, ayrıca başkomutana e-devlet yoluyla başvurdum, orduevi vesair askeri tesislere girişim yasaklandığı için MSB önüne dilekçe yazdım. Türkçesi stresli günler geçiriyorum, ancak başkomutanın sağlığını daha fazla önemsiyorum, çünkü o olmasa beni anında yok ederler. Demem o ki kendimizi değil de memleketi düşünelim, kurtuluş savaşı verelim. Şunu da unutmayın. Dış güçleri ve yerli iş birlikçilerini AKP'li partizanlar değil de benim gibiler düşündürüyor, şaşırtıyor, endişelendiriyor, çünkü eserlerimde Tayyip ağamı eleştirdim, üstelik ömrüm boyunca alnım secdeye vurmadı. Ne mutlu başkomutana ki azılı muhalifini sadakatli kamikazeye dönüştürdü.

Başkomutanın dedesi Mustafa oğlu Kemal

Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli bugün belgeyle açıkladı: Başkomutan Recep Tayyip Erdoğan'ın dedesi "Mustafa oğlu Kemal" Sarıkamış muharebelerinde şehit düşmüş. Dost düşman bilsin, ulu zatın ahfadına saygı duysun.

08/01/2018

Türkçem kadar İngilizce bilseydim ne olurdu?

Evet, başlıktaki sorumu ben yanıtlayayım: Türkçem kadar İngilizce bilseydim şu anda dünyanın en saygın kalemlerinden biri olurdum, telif kazançlarımı borsa ve arbitrajda katlardım, darphaneye dönerdim, küçük bir kulübede Jack Russell cinsi köpeğim, dört tavuğum, bir horozum ve bir de keçimle inzivaya çekilirdim. Kafalı bir gavur kadınla tanışırsam onu da hayat arkadaşım yapardım. Kayığın biraz büyüğü denebilecek bir tekne de alırdım, ara sıra denize açılırdım, kalan paramı hayvanlar için geliştirdiğim (detaylarını bile hazırladım,) projeye harcardım. Oku, yaz, spor yap, hayvanlarla oyna, televizyonda spor seyret, işte cennet!

Kafiristan deha dolu, beni tanısalar şok olacaklar, elbet çok sevecekler. Misal BBC WORLD NEWS kanalının sunucuları ve yorumcularına bakıyorum, sanki ikiz kardeşini gören birinin hissiyatına kapılıyorum. Ne akıllı, kültürlü, uygar adamlar, madamlar, izledikçe ah vah ediyorum. Lağım faresinden farksız herifler burada bana allamelik taslıyorlar, hot zot ediyorlar. Saf kan kıro, katıksız maganda, ancak toplumsal paye edinmiş, koltuğa kurulmuş, kendini matah biri sanıyor. Zottirik leyla! Sen benim hangi kitabımı okudun, ne anladın? Allah'ın şapşalı, ben düzenle barışık olsaydım, askerliği sevseydim, Kuleli ve Harbiye'de dereceye girerdim, üniversite sınavında dahi Türkiye birincisi olabilirdim. Egemen gücün öğretisi ve ezberci müdredatın etkisiyle beyin amcıklamasına uğramışsın, akıldan malul olmuşsun, tabii Hanya'yı Konya'yı kavrayamazsın. Altının kıymetini sarraf bilir. Devalüe olmuş lira kadar değersiz biri benim kıratımı ölçebilir mi? Vay zevzek, acınacak haldesin, yine de kurumlanıyorsun.

Türkiye'den güzel ülke olamaz, çünkü terkidiyar eylediğinizde dünyanın en mutlu kişisi oluyorsunuz. Bu hissi yaşatan başka devlet var mı? Geriye sayım başladı, Coni (15 Nisan 2005 doğumlu, dünya rekoruna gidiyor,) çıngırağı çekince bu şerefe nail olacağım, yaban ellerde abat olacağım. Aslında ben burada da mutluyum, zihinsel kapasitemle kendime yetiyorum, ancak becerilerimi sergileyemiyorum, sansür dahil binbir engelle, Ali Cengiz oyunuyla susturuluyorum. Kitapçılar kitaplarımı satmıyorlar, halbuki sıfır maliyet, dağıtımcı bedava veriyor, satılmayan ürün 6 ay sonra iade edilebiliyor. Hakeza kütüphaneler abidik gubidik karalamaları alıyor, beni pas geçiyor. Söyleyecek sözüm çok, ancak hapsi, ölümü göze alacak cesaretim yok.

Cenk Tosun

Cenk Tosun rekor bir bedel karşılığında Everton'a transfer oldu, göreceksiniz İngiltere'de sapır sapır dökülecek, aslında burada da bir numarası yoktu, Abdurrahman Çelebi deniliyordu. Bu hafta sonu Tottenham deplasmanında ilk kez oynar, ondan sonra kumda oynar, seneye annesinin ligine döner, fıs diye söner. Fasulyeden bir santrfor, kulis gücü olmasa ikinci, üçüncü ligde forma giyer, belki orada bile yedek kalır.

Orta ve uzun vadeli tahminlerimde hiç yanılmadım, borsa, futbol, şu bu hedefi ortasından vurdum. Tarih tekerrür edecek, bu sefer Türkler İngilizleri kazıklayacak.

Melike Hatun Cami

İnşası devam ederken twitter'de yazmıştım, "Gençlik Parkı'nın karşısında harikulade bir cami yapılıyor, ömrümce alnım secdeye vurmadı, ancak orası beni cezbediyor, kıbleyi şaşırabilirim, üç rekat namaz kılabilirim," demiştim.

Bugün oraya uğradım, görkemli bahçesini gezdim, alt kattaki abdesthane ile tuvaletlere baktım, bayıldım. Tuvaletler ücretsiz, tertemiz, arkadaş, öyle yerde ibadet edilir. Kimin emeği geçtiyse sağ olsun, var olsun, ömrü uzun olsun!

İran'daki Protestolar

Twitter takipçilerim İran'a meftun olduğumu bilirler, bu ülkeyi ve vatandaşlarını seviyorum, Orta Doğu'yu renklendiriyor.

İran'da rejim karşıtı grupların gösterilerini dış güçlerin karıştırıcılığına bağlıyorlar. Bence mümkün değil, çünkü o topraklar işgal edilmedi, düşman çizmesiyle çiğnenmedi. Köşebaşlarına yerli iş birlikçileri yerleştirmek için işgal şart, dolayısıyla İran'daki kaosu samimi muhalefet olarak görüyorum. Bence sorun teolojik kaynaklı, ifade özgürlüğü olmadığından daha fazla yazamam, mezarımı kazamam.

07/01/2018

A Haber

Spor haricindeki televizyon yayınlarını izlemiyorum, tek istisnası var: A Haber. Aylardan beri bu kanalı tuşluyorum, hap, aspirin, kapsül niyetine her gün en az beş on dakika kulak kabartıyorum. Korkunç şeyler anlatılıyor, kitaplarımda ne yazdıysam bir bir belgelendiriliyor. Fikrim iktidara geldi, ben hâlâ mahkûmum, Kunta Kinte'likten kurtulamadım. Bravo A Haber, çok yaşa başkomutan!

Beşiktaş (17 Mayıs 2024)