08/02/2018

Hayatımın En Güzel Günlerini Yaşıyorum

Askeri tesislere ve orduevlerine girişim yasaklanınca Kızılay'da bir spor salonuna kaydoldum, yüzbaşılığımda da orada antrenman yapmıştım, 3 aylık ücreti peşin ödedim, dolap kiraladım, duşlu şıkkı tercih ettim. Sürenin dolmasına 50 gün (para yandı ama sağlık ve mutluluktan önemli mi?) vardı, 40 günlük periyottan hoşlanmamıştım, çünkü maganda çokluğu ve besin yokluğu (dışarıda et yediğimde bayat tavuk, balık yüzünden zehirleniyorum,) dolayısıyla mekan değiştirdim, tam iki hafta önce evimin 150 metre yanında yeni açılan lüks bir salona kaydoldum. Türkiye çapında şubeleri olan bir firma, kampanya yaptı, bir de 50 yaş indirimi ekledi, bundan iyisi Şam'da kayısı! Coni o kadar yaşar mı, bilemem, fakat fırsatı kaçırmadım, 6 aylık üye oldum. Girişte avuç içinizi kapıya okutuyorsunuz, tertemiz aletlerle egzersiz yapıyorsunuz, duş mükemmel, soyunma dolapları hakeza, içerisi huri kaynıyor, ahlar vahlar çekiyorum, "formumun zirvesinde olduğum üsteğmenliğimde, yüzbaşılığımda şöyle bir yere gitseydim, manitaları sıraya dizseydim," diyorum. Metrodaki kütüklerden de kurtuldum, sabahın ilk ışıklarından gece yatana kadar İngilizce roman okuyorum, zihinsel performansım maksimum düzeye ulaştı, ara sıra televizyonda maç izliyorum, "ısıt ye" türü hazır gıdayla, yumurtayla filan besleniyorum, üç dakikalık yürüyüşle salona gidiyorum. Alışveriş sorunum yok, her yanım market, Ankara'da iki tane Migros 5M var, biri bana çok yakın, Çağdaş, BİM, A-101, Yunus hepsi burnumun dibinde, yani antrenman çıkışında yemeğimi, sütümü, meyvemi, ... alıyorum, vakit kaybetmiyorum, dönüşte kedilere salam, sosis dağıtıyorum. Nezih bir muhitteyim, mantılı binadayım, kombim var, yani sıcaklığın kumandası bende, muhteşem bir hayat, Sığacık"taki hayal kırıklığımı burada telafi ettim, çünkü üst kattaki komşumun tıkırtısı duyulmuyor, inziva hayatını nihayet yakaladım, İngilizcemi de hızla geliştiriyorum, sanki yük treninden indim, jete bindim, resmen uçuyorum. Okumak ve yazmaktan daha önemli ne olabilir? Takozlardan, baltalayıcı engellerden kurtuldum, çağlayan gibi akıyorum. Türkçe yazış faslım sonlandı, başka bir ülkede, yeni bir dilde kükreyeceğim, güç topluyorum, dehşetengiz projelerim var. Sol şeridi boşaltın, Hazreti Horgeneral sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz geliyor.

Abartıyorsam nefes almak nasip olmasın, en mutlu günlerimi yaşıyorum, bana ceza veren (ortada suç yok, bilakis takdir edilecek beyanlarım var ama salla gitsin, artık lafı edilmez, öyle ki şimdi makam arabası tahsis edilse, TSK Spor Okulu'na ve orduevine gidiş gelişim sağlansa ve üstüne bana maaş bağlansa bile reddederim, şu anki saltanatımı bozmam. Ayrıca başkomutan ile başbuğ varken kimse benim kılıma dokunamaz,) kuvvet komutanı orgenerale şükran borçluyum, onun sayesinde cennet sefası sürüyorum. Keşke daha önceden bu kıyakçılığı yapsaydı da bomba gibi vücudum olsaydı. Fıkraya benziyor ama gerçekleşti, bu ülkedeki son aylarım gözümde tütecek.

Cillop gibi avratları gördüm, aşka geldim, diyete başladım, gerekirse aç biilaç dolaşırım, onların yanında yağlı gövdeyle gezinmem. Baklava dilimlerimi sergileyeyim, giderayak birkaçına pandik atayım. Ne de olsa bekarım, fıstığın tadına bakarım. Aslında amsalak değilim, vaktiyle jigolo yaşamını tattım, fakat bu kadar güzel piliçleri bir arada görmemiştim. Yanım yörem ilik kaynıyor. Vay anam vay! Nedense bana yapılan her kötülük iyiliğe dönüşüyor. Acaba ermiş miyim? Birisi bana bir şarjör mermi sıksa, herhalde kurşun vücuduma girmez, girse de boş kovanı ağzımla tükürürüm.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Beşiktaş (17 Mayıs 2024)