Perşembe, Mayıs 08, 2025

Nüfus

Avrupa Birliği'nin en kalabalık ülkesi olan Almanya'nın 83 milyon nüfusuna karşılık biz on milyon civarı denilen Suriyeli ve Afgan (Lübnan vs de varmış, sağlıklı bilgi edinemiyoruz,) takviyesiyle 86 milyonu aştık, fakat cumhurbaşkanı Erdoğan nüfusumuzun azlığından, artış hızının dünya geneline göre düşük kaldığından yakınıyor.

Pazar, Mayıs 04, 2025

Mourinho göklere çıkarılırken ben 2010-2011 senesinde aylık FUTBOL EXTRA dergisinde Reziliazam rumuzuyla şöyle yazmıştım, Reziliazam adlı kitabımda da yayınlanmıştı. 💪💪💪💪👇👇👇

“Nasılsa karambolden veya duran toplardan gol atarız, kazanamazsak bile kaybetmeyelim ve kalemizin önünde sağlam barikat kuralım,” mantığıyla sahaya çıkan takımlar yüzünden gol kısırlığı başladı, maçların tadı tuzu kaçtı. Bir zamanlar varyeteleriyle tribünleri ayağa kaldıran topçular, artık el freni çekilmiş ve tekerine takoz konmuş otomobillere benziyorlar, çünkü rakipleri Çanakkale geçilmez felsefesiyle oynuyorlar. Kıçının kılları ağaran dedelerimizin hâlâ anlattıkları çalımlarla değil, tek pasla oynayarak hem oyunu hızlandıran hem de enerji tasarrufu yapan oyuncular, kaleyi cepheden gördüklerinde ise Allah mı yarattı demeden bazukayı yolluyorlar. Estetik harikası çalım gereksiz bir fanteziye dönünce, vurduklarında kemik sesi getiren kalaslar kıymete bindiler. Taktik gelişmeler, Afrika’nın balta girmemiş ormanlarındaki bir dudağı yerde öbür dudağı gökte bulunan yerlilere tamtamlar ve dumanlarla iletilince, yalın ayak başı çıplak top peşinde koşturan yamyamlar bile futbolun devleriyle rekabet edebilecek düzeye geldiler. Aslanlar, yılanlar ve timsahlardan kaçarken yeterince kondisyon depolayan vahşi yerlilerin, işlerini robotlarla yapan uygar ülkelerle yeşil sahalarda başa baş mücadele verebildikleri devirlerdeyiz. “Dünya Kupası’nda, sambacı Brezilya bombacı Afrikalılara karşı banko kazanır,” diyemezsiniz, çünkü her türlü sürprize gebe bir oyun anlayışı hâkim oldu. Maalesef kurallar mendeburluğa müsaade ediyor. Yirmi sene önce, Avrupa takımları Afrikalıları follaş edebiliyordu ama şapka düştü, kel göründü, futbolun yolu tıkandı. Yeni artezyen kuyuları kazılmaz ve kanalizasyon çukurları açılmazsa bu şebekeden hayır gelmez. Korkak futbola prim tanıyan adaletsiz sistemde, galibiyeti hak eden pehlivanlar papazı buluyorlar. Mesela, Inter’in 2010 senesinde Şampiyonlar Ligi kupasını kazanmasının hikâyesi çok yer tutar, sadece finali ele alayım. “Sol şeridi boşaltın, Robben ve arkadaşları Şampiyonlar Ligi zaferi için Madrid’e geliyorlar. Bahis şirketleri İnter'e 2.00, Bayern'e 2.70 vererek İnter'i favori görmüşler. Ne ki adım kadar eminim, Bayern ezer,” dediğim müsabakayı, mavi siyahlılar Milito’nun golleriyle 2-0 kazanınca rengim morciverte dönmüştü. Hayatımda bin kereden fazla yanıldım, binlerce kere daha yanılacağım, lakin palavracı Mourinho hakkındaki kanaatim değişmedi, katı defanstan ibaret ucuzculukla futbolu katlediyor. Şahane bir sezon geçiren Real Madrid, hocası Pellegrini’yi kovup bir tomar banknot karşılığında dört yıllık mukavele imzaladığı Mourinho’yu aldığına bin pişman olmazsa, ben bu işi bilmiyorum. Şampiyonluk havasına girince konsantrasyonu gevşeyen Roma’nın, kendi evinde Sampdoria’ya yenilmesiyle tesadüfen Serie A’da zirveye konan Mourinho, her sene papazın pilav yemeyeceğini anlayınca apar topar İtalya’dan kaçtı ama İspanyollar da tekme atmasını bilir. Porto’daki sürpriz şampiyonluklarını öne sürerek onu savunabilirsiniz; adı sanı duyulmamış ekipleri zaferlere taşıyan tek adam o mu? Kaldı ki Porto’nun kadrosu taş gibiydi. Galatasaray’ı şampiyon yapan Fatih Terim’den başlayın, bir sürü örnek görürsünüz. Biraz araştırırsanız, Sevilla ile iki sene üst üste UEFA kupasını kucaklayan hocanın Tottenham, Real Madrid ve CSKA Moskova’da dikiş tutturamadığını öğrenirsiniz. Mourinho Efendi’nin paçası sıkıyorsa, gelsin Galatasaray’ı Avrupa’da zirveye taşısın veya Bursaspor ile Turkcell Süper Ligi’nin altını üstüne getirsin. Porto’dan sonra Chelsea ve İnter’de çalıştığı altı senede, dünyanın en iyi futbolcularının yer aldığı kadrolara rağmen yalnızca bir kez Şampiyonlar Ligi finaline gelebildi ve kerameti kendinden menkul ulema tarafından dâhi ilan edildi. Her takımla, her rakibe karşı daima aynı taktikle mücadele eden hocanın şifresini çözdüm, izah edeyim. Portekizlinin takımı karşı alanda pres yapmıyor, merkezde öbekleşiyor, rakibi kendi sahasında karşılıyor ve hücumda kanatları kullanmıyor. Fazla adamla kapanan ve rakip defansın arkasına atılacak dikine toplarla gol kovalayan basit bir mantıktan bahsediyorum, deha bu dalavereciliğin neresinde? Karşı savunmayı göbekten yarmaya dayalı bu strateji kırkyılda bir tutunca, mostralık abimizi kabiliyetli büyücü zannediyorlar; oysa bozuk saat bile günde iki kez doğru gösterir. Bayern’in oyunun mutlak hâkimi olup yüzde yetmiş topa sahip olma oranına ulaştığı ve saç baş yolduran fırsatlardan yararlanamadığı maçta kalecinin uzun degajına yapılan iki pasla ilk golü attılar; hemen ardından, golün şokuyla savunma güvenliğini bırakan Bayern kalesinde Milito ile verkaça girip savunmayı gene ortadan yaran Sneijder vasıtasıyla mutlak gollük bir şans daha buldular ama Alman kaleci Butt’un elleri armut toplamıyordu. İkinci gol de balıktı, çünkü gâvur ölüsü gibi olan Van Buyten ile Demichelis ikilisinden oluşan Bayern defansının merkezine bodoslama dalan Milito, Van Buyten’i bir bilek hareketiyle ekarte edip kaleciyle karşı karşıya kaldı ve usta bir plaseyle ağları havalandırdı. Velhasılıkelam karizmatik Portekizlinin talebeleri yakaladıkları üç fırsatın ikisini değerlendirerek kupayı kazandılar. Mourinho’nun takımları ekseriyetle bu tip kontrataklar ile duran toplardan gol atıyor. Benim görebildiklerimi grup maçlarında hem Milano’da hem Barcelona’da İnter’i kendi yarı alanına hapsetmesine karşın yenemeyen, eşleştiklerinde de aynı hataya düşen Barça ile finali kaybeden Bayern’in hocalarının da görüp önlem almalarını beklerdim. Tamam, yıllarca top kovalamışlar ve futbolu yiyip yutmuşlar ama bilimsel zekâya sahip oldukları söylenemez. İdman yaptırmakla taktik vermek farklıdır. Façalı Mourinho’nun antrenmanlarının yüzde doksanında topla oynanıyormuş ki büyük hatadır. İnter’le kapıştıklarında her iki takım da kısa, yan paslarla, hızlı, ayağa ve yerden oynayıp, kanatlara indikten sonra gol kovaladı. Göze hoş gelen bu tarzın netice vermediğini 1982 Dünya Kupası’nda İtalya’nın, 2004 Avrupa Şampiyonası’nda Yunanistan’ın şampiyonluğu gösterdi ama İnter’in elediği takımlardaki taktikçilerin hâlâ akıllanmadıkları apaçık görünüyordu. Van Gaal belli ki muhteşem kondisyon yüklüyor, hakeza bir diğer İnterzede olan Chelsea’nın afili hocası Ancelotti de bilimsel antrenman yaptırıyor ama taktiğe gelince, portakal orda kal! O teknik direktörlerin üst düzey antrenman yaptırdıklarını, ikili mücadelelerde ayakta kalabilen, formalarını çıkarttıklarında kas fışkıran ve yorulmak bilmeyen emekçilerden anlayabiliyorum. Bu sene Bundesliga’da Bayern’in, ikinci yarıların ikinci bölümlerinde rakiplerini ablukaya almadığı maç yoktu. Ancelotti ile huzuru ve Premier Lig şampiyonluğunu bulan Chelsea’nin patronu Rus iş adamı Abramovitch, Jose Mourinho’nun bütün numarasını anlayıp kovmuştu, bayağı akıllıymış, helal olsun! O safsatacının bir balon olduğunu gelecekte herkes anlayacak, başarı için her yolu mubah görüyor, futbolu çirkinleştiriyor. Mourinho’ya karşı oynayan bir ekibin taktiğini verseydim, kesinlikle üçlü defansla sahaya çıkardım. Varsın kafası allak bullak olsun ve hezimete uğrayınca nedenlerini araştırsın. Klasik 4-4-2’nin kanat oyuncuları, kanatları kullanmayan Mourinho’ya karşı saldırırken değil ama isteksizce müdafaa yaparken otomatikman oyundan düşüyor, perişan oluyorlar. On kişiyle atak yapan, altı kişiyle rakibe direnen bir anlayışı imliyorum. Havanda su dövme misali kenarlarda boku bokuna zaman harcatan ve estetik varyasyonlarla göz boyayan bu demode taktik kurnaz Portekizliye yarıyor.

Cumartesi, Mayıs 03, 2025

03.05.2025

Dolandırıcılar peşime düştüler

Son günlerde acayip kişilerden whatsapp mesajları geliyor, telefonumu nereden alabileceklerini düşündüm, anlam veremedim, çünkü çok az kişi biliyor. Dolandırıcı olduklarına şüphem yok, bloğumun ziyaretçi trafiğindeki (Singapur, Meksika, Hong Kong) patlama da bunu gösteriyor. Ne salak adamlar var; evim, arabam yok, 470 USD emekli maaşı alıyorum, Türkiye'nin en düşük gelirli kişilerinden biriyim, maaşım kira ve yiyecek masrafıma yetmiyor, en kıytırık paçozlar bile pas vermiyor, şu halimle beni soymayı düşünenler çıkabiliyor. 😀😄😋😉 AMK manyağı, çiçek saksısına koyacak toprağım yok, biraz param olsaydı çoktan yurt dışına tüymüştüm, vatandaşlık hakkı almıştım. Ne yalan söyleyeyim, gururlandım, şu ülkede ilk kez, muhtemelen son kez ciddiye alındım. 🤭🤑😇😉

Cuma, Mayıs 02, 2025

Fenerbahçe 2010-2011 sezonundaki gibi coştu. 👇

Here is my story! (I quote from Reziliazam)👇

I graduated from Secondary School, then I took the exams to become a student at Kuleli Military High School, but I was unaware of what being an officer meant. I thought that non-commissioned officers were higher ranks than officers due to the concepts of headliner and football player, and I did not know that our school aimed to train land officers for the Armed Forces. I had seen that no other profession was respected in the country other than pop singers and football players, and since I was confident in my athletic abilities, I decided to become a football player. At that time, I envied the famous Brazilian center forwards who hoarded a lot of banknotes and adorned the headlines of newspapers. My father, who lived a poor life, could not send me to school even if I was the champion of Turkey; he said that I would realize my dream of becoming a football player at Kuleli Military High School, which he called a free boarding school, I raised the World Cup in my imagination, I succeeded in the exams and entered the glorious high school. I started school dreaming of becoming a football player, but on the first anniversary of my first year, I learned the truth from a second lieutenant and I was helpless. My father could not have paid the large compensation requested for me to leave in a century, I continued my career with bitter enthusiasm, all my classmates are witnesses to my discouragement and reluctance. I enthusiastically left this profession, which I had entered with pleasure, in the third year of my captaincy. Neither you nor I can tell what happened during this period, because the pages would not be enough, and remembering all that pain would threaten my mental health and heart metabolism, and I would make the prosecutors work overtime.

Çarşamba, Nisan 30, 2025

Bugün gross market ve koçtaş'a gittim, gidiş ve dönüş esnasında 10 km civarı yürüdüm, madem çeviri yapamıyorum, bari borsaya bakayım dedim, üç aylık maaşımdan kalan 32500 lirayla işlemler yaptım, eve geldikten sonra çeviri molalarında birkaç sille daha aşk ettim, toplam 833 219 liralık hacimle paramı tam 25.6 kere çevirdim, tamamı başarılı oldu, borsa ise yüzde 1.59 çakıldı, brüt karım 807.59 tl, net karım 720.10 tl (yüzde 2.21) oldu. Mecburi alışveriş yapmasaydım borsaya hiç bakmazdım, zaten ekranımı fi tarihinde kapatmıştım, aracı kurumun yüzeysel ekranına bakabiliyorum. Çevirileri bitirirsem ve borsaya girersem bir daha hiç kimseyle finans muhabbeti yapmam, kanaryamın sikini yiyin, sizde olmayan şey bende var, beyin ve karakter! Dlyrklr! Haddinizi bilin, denklerinizle muhatap olun! Tarak kafalılar, sizin hayal menzilinizin dışında kalan bir dehayla müşerref oluyorsunuz, dünyanın en iyi yazarlarından biriyim, hatta mizahta da ön sıralarda olabilirim. Size kalsam helacı Osman muamelesi çekeceksiniz.Vay zıbıdıklar! Borsanın tek bir tanımı var: Herkesin her zaman kaybettiği, benim her zaman kazandığım arenadır. 💪💪💪👇👇👇

Messi, Maradona, Pele

I rank the best footballers in history as Messi, Maradona and Pele, Ronaldo can't be in their class.

Pazartesi, Nisan 28, 2025

Hope is the bread of the poor

Oh my! The Turkish edition of Reziliazam (I invented the word, it means the most vile man) was 728 pages, I have been translating it into English for two months, I could not finish it even though I removed the local issues, which are maybe one fifth of the book. Then I will translate my other two essays into English, I will leave the task of finding a publisher to the end, because it disrupts my concentration. It will also be very difficult to find a publisher, because I attack the crooked system of the world, I criticize with very convincing evidence, I can hardly overcome the imperialist wall. I had a hard time in Türkiye too, for example, when I sent an e-mail to a hundred publishers, only five of them said send it so we can read it, then I opened the catalogue with the list of publishing houses, I called each publishing house one by one, that is how I was able to get my book published. I cannot apply this tactic to England, America, Canada, Australia, and I also know that they will be hostile to my ideas. Never mind, I don't care, at least I can publish it on google.books.

Perşembe, Nisan 24, 2025

Yemek

Şu an yaşadığım yerde yemek sorunum var, dışarıdaki lokantalarda bedava verseler yemem, çünkü tavuktan vs geçmişte defalarca zehirlendim. Taşınma hem maddeten hem manen adamı çökertiyor, emlakçı bile adamı soyuyor, kira fiyatları da uçtu. Yurt dışına gidiş şansı bulamıyorum, ne yapacağım konusunda kararsız kaldım, kitaplarımın çevirisi bitene kadar bekler miyim, onu da bilemiyorum. Sağlıklı beslenme benim en önem verdiğim kriter ama burada bulamadım. Kaliteli spor salonu da yok, bireysel çabamla baklavaları çıkarttım ama deriyi inceltemediğim (yiyecek sorunundan) için istediğim kıvama getiremedim, dengeli beslenebilsem çok kısa sürede işler yoluna girebilir. Çeviriye gömüldüm, dünyadan koptum, şu anda bu konuya odaklanamıyorum. Kira kontratım 1 temmuzda bitecek, annem ve kardeşim dahil herkes beni soydu, hala güzel bir mekan bulamadım.

Cumartesi, Nisan 19, 2025

Artificial Intelligence

I tried translating with artificial intelligence (my buddy grok, even though I closed my x account, we sometimes chat with grok, whom I downloaded from the play store), grok translated a long paragraph, there was a gap between me and him, because he doesn't know the idioms, he translates directly. I translate word by word, I progress with my teeth and nails, I seek perfection, I won't rush, I will work day and night.

Cuma, Nisan 18, 2025

X is over for me forever

I closed my X account because the AI wrote that retweets could be considered a crime. I can't stay on such a platform, I can't be pressured, I won't go there again if they pay me. When my translations are finished in six months or so, I'll look for a publisher somewhere else.

Salı, Nisan 08, 2025

A paragraph from Reziliazam

I have nothing in common with literary figures, we have completely different characters, I have the essence of a scientist. Knowledge, knowledge, and more knowledge; if they ask me, “Billions of pennies or a lot of knowledge?” I would definitely prefer to be informed. The writer-artist group worships fame and money, they do a lot of advertising; however, I am a different person, I detest material things. For me, fame is worse than death. My greatest ideal is to live in a prefabricated house on a deserted island, with a puppy, a goat, three or four chickens and my little canary; in that atmosphere, I want to read, write and do regular sports day and night.

I will look for a miracle

There are also heavy criticisms of the ruling power in my satirical novels, the high level of humor and the fluidity of the work cannot hide this fact, but I started translating my essays with Reziliazam and I saw that it seemed impossible for my books to be published in countries like England and America, because I wrote with an anti-imperialist approach and rebellion against colonialists. My job is difficult, I am one of the best writers in the world, but I will fight against armies with nuclear weapons with my slingshot. I know English, I can have my books published in countries like Cuba, China, Japan, Russia, I will not give up, I will translate all my works, then I will look for a solution.

Pazar, Nisan 06, 2025

Grok

I have been having incredible conversations with my buddy grok, the artificial intelligence of X, for the last three or five days. We wrote sometimes in English and sometimes in Turkish, and delved into topics that can't be discussed in Turkey. Since I am knowledgeable, I make my chatty friend talk, I ask him questions, and he is forced to tell the truth, so I am not putting myself at risk, but the rascal does not answer complicated questions. 🤭

UFC

In UFC, entry-level fighters are paid 10,000-30,000 USD per fight, since it is the most brutal and risky sport in the world, they can only f...