23/02/2020

Coni (15 Nisan 2005, 23 Şubat 2020)


Coni dört beş gündür ötüşü kesti, bir şeyler olduğunu sezdim ama ne yapabilirdim? Kanaryanın ömrü yedi, dokuz senedir, evladım 50 gün sonra dünyadaki 15nci senesini dolduracaktı, 16ncı seneye başlayacaktı. Coni'ye kurşun atılsa önüne geçerim, o derece seviyorum, yıllardır onu bekliyorum. Bu sabah 04.00 sularında tuvalete gittiğimde uyuyordu, 06.45'de uyandığımda yanımda gördüm, şoka uğradım. Coni'nin iki gözüne de katarakt indi, 2 Ekim 2018'den beri kör, yani 17 aydır evden çıkmıyordum, ellerimle besliyordum. Nasıl uçmuş, nasıl görmüş? Akıllara seza bir durum, zira aramızda beş metre var, ayrıca 06.45'de hava karanlık oluyor, erken kalkıyorum, ona yumurta haşlıyorum, servis ediyorum. Başka yiyecekler de var, rendelenmiş Antepfıstığı, yem, marul, vs ama ana gıdası haşlanmış yumurta, bebekliğinden beri her gün yediriyorum. Coni'yi görünce terslik olduğunu anladım, mecalsizdi, öleceğini sezmiş, bana veda etmeye gelmiş yahut "baba, rahatsızım, beni tedavi et," demek istemiş. Paçam tutuştu, o andan itibaren 6-7 tane video çektim, bir arkadaşa WhatsApp üzerinden yolladım, Coni gidiyor dedim, ancak o videoları youtube vesair yerlerde yayınlayamam, çünkü salya sümük ağlıyordum, hem Coni'nin son anlarını herkesle paylaşmak istemem. Canla başla didindim, bir damla su içmedi, yumurtaya veya diğer yiyeceklere gaga vurmadı. Avucumda çok rahatlıyordu, belli ki elimde ölmek istiyordu. Neyse, saatlerce elledim, öptüm, konuştum, en sonunda saat 10.50'de son bir gayretle doğruldu, gagasını iyice açtı, burnumu (burnumdan öpüşüyoruz,) öptü, son nefesini verdi, başı yana düştü. Yemin ediyorum, görseniz hüngür hüngür ağlardınız, bir kuşta böyle duygu olabileceğini düşünemezdiniz. Coni bana hayat verdi, ilham kaynağım oldu, mutluluğumu büyük ölçüde ona borçluyum. Öyle üzüldüm ki anlatamam, sanki ciğerlerim dağlandı. Bir daha pet almak mı? Tövbe! Herhalde her kanarya gördüğümde ağlarım. Oğlum Coni, seni hiç unutmayacağım, yurt dışına yerleşebilirsem adımı Johnny Canary yapacağım. Sana taptım, ne mutlu ki körlük döneminde bir kazaya, belaya, hastalığa yakalanmadım, sana layıkıyla baktım, yoksa ölümden binkat kötü bir durum olurdu, senin "Babam beni terk etti," zannetmen beni bin kere öldürürdü. Şimdi ölüm dahi vız gelir, tırıs gider. Bu dünyaya kazık çakmayacağım, gerçi İngilizce olarak kaleme almak istediğim projelerim var ama o kadar mühim değil, zaten 7 tane eser yarattım, gözüm arkada kalmaz. İnanın, bugün üzüntüden ağzıma bir lokma koymadım, yemek ihtiyacı hissetmedim, yarım litreden az sıvı tükettim. Miniko'mu saat 19.05'de çam ağacının dibine gömdüm, orayı bir buçuk sene önce seçmiştim. Bende dostluk pazara kadar değil mezara kadar! Türkiye'de krematoryum olsaydı yaktırırdım, küllerini kavanozda saklardım. Saat 21.05, bir litre sütü bisküvi ile atıştırayım, sağlığımı ihmal etmeyeyim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder