Yazar, trader, horgeneral, Türk Silahsız Kuvvetleri Başkomutanı, Yokluk Fonu reisi, Hıyanet İşleri Başkanı, kuş pezevengi, düş hekimi, hayal taciri, borsa peygamberi, parayolları genel müdürü, parabulucu, kültür aristokratı, üstün korkaklık madalyası, beyaz zenci, haymatlos, tektuşconi, heccav, beisicumhur, meritokrasi, ekomünist, futbolog, sütkolik, arbitraj, satranç, snooker, müzik, briç, body building, kafes dövüşü. Yedi kitabımı da google.books'a yükledim.
Perşembe, Mayıs 31, 2018
Salı, Mayıs 29, 2018
Cuma, Mayıs 11, 2018
Pazar, Mayıs 06, 2018
Pazar, Nisan 29, 2018
Pazar, Nisan 22, 2018
Pazar, Nisan 15, 2018
Coni 14 yaşına girdi
Coni 15 Nisan 2005 şafağında doğdu,o batındaki beş yavrunun en çirkiniydi, ancak tavırları bambaşkaydı, elliden fazla kanaryam oldu, onun gibisini görmedim, hepsini elden çıkarttım, Coni'yi alıkoydum. Ne isabetli kararmış, bugün itibarıyla aynı çatı altında 13 tane 365 günü geride bıraktık. İyi ki varsın oğlum, bana ilham verdin, 7 kitabı birlikte yazdık.
Cumartesi, Nisan 14, 2018
Perşembe, Nisan 12, 2018
Pazartesi, Nisan 09, 2018
Pazartesi, Nisan 02, 2018
Pazar, Nisan 01, 2018
Perşembe, Mart 29, 2018
Salı, Mart 27, 2018
Pazartesi, Mart 26, 2018
Perşembe, Mart 22, 2018
Salı, Mart 20, 2018
Cumartesi, Mart 17, 2018
Salı, Mart 13, 2018
Pazartesi, Mart 12, 2018
Cuma, Mart 09, 2018
Coni'nin Tedavisi
Bu akşam tam 11 tane 24 saat geçti, Coni'nin sağ ayağı düzelmedi, karnına çekiyor, tek bacak üstünde yaşıyor. İştahı iyi, ancak zıplama, uçuş sorunu yüzünden fazla yiyemiyor. Bu yüzden sabahları 3 saat kucağıma alıyorum, eşofmanımı kat kat kıvırıyorum, onu yerleştiriyorum, kitap okuyorum, belirli aralıklarla Antepfıstığı, elma, ekmek veriyorum. Akşamüzeri zaten bana geliyor, onu yormamak için kafesten alıyorum, sabahki ortama dönüyorum, fakat rahatsız olmasın diye lambayı yakmıyorum, kulaklıkla radyo dinliyorum. Coni uyuyunca onu yorganımın tepe noktasına yerleştiriyorum, bilgisayarı açıyorum, orada çalışıyorum. Uyku vaktine kadar Coni yatağımda yatıyor, hiç kıpırdamadığı için bacağı acımıyor, çünkü baskı olmuyor. Nasılsa ben günün ilk ışıklarıyla uyanıyorum, bu geceden itibaren Coni'yi geceleyin kafesine bırakmayacağım, yatağımın yanındaki karton kutunu üstündeki battaniyenin içinde uyutacağım. Spor salonuna gidişimle dönüşüm, duşu, alışverişi dahil bir saat sürüyor. Bu süre zarfında kafesine hapsediyorum, diğer 23 saat boyunca azami özen gösteriyorum, yeryüzünün en iyi baytarı oluyorum. Daha ne yapabilirim? Evladımı son nefesine kadar bekleyeceğim. Çok üzülüyorum ama matem için vaktim yok, ancak köpek, tavuk, keçi vs hayvan alış planıma şüpheyle bakıyorum, galiba bir daha pet almam, çünkü hayli duygusal yapım zihnimi sarsıyor, sokak kedisi, köpeği, kuşu, ... için dahi efkarlanıyorum. Mesela mahallemizin kedilerine hemen her gün tavuk köfte, salam filan veriyorum, hepsi yabani, fakat benle kanka oldular, benden başka herkesten kaçıyorlar, beni yüz metreden görüyorlar, önüme hopluyorlar, elbet mıncıklıyorum. Aramızda bağ oluştu, karakız hamile kalmış, nereye yavrulayacak, nasıl irtibat kuracağız? Hayvan işi bana göre değil, yıpranıyorum, konsantrasyonumu kaybediyorum.
Çarşamba, Mart 07, 2018
Dilekçeme Cevap Geldi
Milli Savunma Bakanlığı'na 13 Aralık 2017 tarihinde dilekçe verdim, askeri sosyal tesislere giriş yasağıma itiraz ettim. Cevap MSB'den değil de genelkurmay başkanlığından geldi. Kelalaka! Ben muvazzaf subaylığımda bile sivil otoritenin üstünlüğünü savundum, şimdiyse emekli oldum, sivil aleme karıştım, üstelik kalem erbabıyım, fikir adamıyım, askeriyeyle bağım kalmadı. Hiçbir rütbeli benim amirim, üstüm, astım olamaz, aramızda emir komuta ilişkisi kurulamaz. Bu yanıt MSB'nin ayıbıdır, sivilleşilmediğinin ispatıdır. Ben zabitlerle muhatap olmak istedim mi? Öyle bir niyetim olsaydı, nizamiyeleri karıştırmazdım. Çok ayıp, AKP'yi kınıyorum.
Neyse, sosyal hizmetler şube müdürü albayın imzasını taşıyan yanıta geleyim. Dilekçeniz incelenmiştir, denilmiş, askeri tesislerden istifade koşulları belirlidir, uymayanların girişi kurul kararıyla yasaklanabilir, diye vurgulanmış, 8 Aralık 2017'de TSK sosyal tesislerine girişiniz 3 yıl süreyle yasaklanmıştır, yazılmış.
Niçin, hangi davranışıma isnaden yaptırım lüzumu hissedilmiş babından teferruata girilmemiş. Ben istedim, oldu, gonuşma lan, türü bir dayılanış denilebilir. Hukuki dayanaktan yoksun, zati hukuk olsa bana bakanlıktan yanıt verilirdi, askerle ne alakam var? Ben kimle kontak kurmuşum, kimle diyaloğa giriyorum? TSK bu hale geldiyse, düşmanca dışlanıyorsam, mensubu olmak istemiyorum, aidiyet bağı hissetmiyorum. O zaman askeri kimlik kartımı, beylik tabancamı ve mermilerimi iade edeyim, bir daha generalle, şunla bunla irtibatımız olmasın, kimse bana ceza vermesin. Bu iş mümkünse, dünyanın en mutlu insanı olurum. Yakamdan düşün, benden uzak durun, kendi ayarınızdaki kişilerle, dişilerle muhatap olun. E-devlet üzerinden cumhurbaşkanına da 1 Ocak 2018'de yazdım, henüz yanıt alamadım. Şimdi anlaşılıyor, beni yanaşıkdüzen eğitiminde sanıyor. Gerçi bu ceza hayatımın en mutlu günlerini yaşamama vesile oldu, çünkü evimin 150 metre ötesinde huri kaynayan salona kaydoldum, kendi yemeğimi hazırlıyorum, bu sayede gece gündüz İngilizce okuyorum, korkunç bir tempoya ulaştım, dağarcığım hızla ilerliyor, fakat akıbete değil niyete bakarım. Bir kere ben adama hakaret etmedim, sövmedim, tam tersine 15 temmuz gecesindeki telefon bağlantısı dolayısıyla methiye düzdüm, kendi kendine heyheylenmiş, twitter mesajımı bahane ederek bana saldırmış. Emekli albay yolluyor, tehdit ediyor, yine de hak arayamıyorum. Niye? Adalet var diye... Şu andan itibaren AKP ile bağımı kopartıyorum, desteğimi kesiyorum. Evet, inkar etmiyorum, 15 temmuza direnilmeseydi, bir gün bile yaşayamazdım, hayatımı Recep Tayyip Erdoğan ve destekçilerine borçluyum ama çorbaya sinek düştü, beni hedef bellediler. Yüzde bir trilyon haklı olduğum davada beni desteklemiyorlar, aksine köstekliyorlar. Peygamber değilim ki okkalı tokadın ardından öbür yanağımı da uzatayım? Türkiye'de ifade özgürlüğü yok, ne yazsam aleyhimde delil diye kullanılır, mecbur susacağım, ancak nokta koymuyorum, nokta nokta ile sonlandırıyorum, zira bu şarkı burada bitmeyecek, bakalım gelecekte kim ne besteleyecek?
Türk milyarder sayısında müthiş artış
Dolar milyarderleri listesi açıklanmış. Geçen yıl (2017) Türk dolar milyarderi 31'den 40'a fırlamış. O süreçte örtülü devalüasyon yapıldı, konsorsiyumdakiler kayrıldı diyorum, sesimi duyuracak platform bulamıyorum. Twitter'da kaç kere vurguladım, "dış güçlerin ekonomik saldırısı" safsatasına kanmayın dedim, elbet ayvayı yedim, hukuk dışı tehdit ve tacize maruz kaldım, vergilerimle ayakta kalan yuvamdan (orduevi ve TSK Spor Okulu,) kovuldum, başvurularım yanıtlanmadı. İşin esbabımucibesi şimdi anlaşılıyor mu? Öküz altında buzağı arıyorlar, çünkü akıllı, bilgili, dürüst, namuslu adamı tanıyorlar, daha doğrusu malum odaklardan talimat alıyorlar. Onlar kim, zeka parıltısını takdir etmek kim? Fırsatını bulsalar beni şişleyecekler, zaman ve zemin uygun olursa onu da yaparlar. Yazık, şu halka acıyorum, çok parlak beyinler var ama şu karambolde kayboluyorlar, asimile ediliyorlar. Hükümetin söylemlerine zerre inanmıyorum, çünkü benim otuz senelik felsefemi savunuyorlar, neredeyse yüzde yüz benle mutabık kalıyorlar, siyasetten ekonomiye, dış politikadan tarihe, ... bakışımız tıpatıp benziyor. İki yüzlü davranıyorlar, aksi olsaydı ben şu konjonktürün en makbul portrelerinden biri olurdum, halbuki hedef alındım, makul bir kanıt bulunamadığı için tehdit edildim. Derdimi Marko Paşa'ya mı anlatacağım? Hak, hukuk yok, uygulamalar keyfi, günlük yaşanılıyor, dünün yanlışları bugünün doğruları sayılıyor. İfademe mim koyun, toplumsal cinnet geçiriyoruz, memleket açık hava tımarhanesine döndü.
Coni'nin Kafesindekiler
Kapıdan itibaren saat yelkovanı istikametinde sıralıyorum: Alttaki iki yemlikte kanarya yemi var, üsttekileri yazıyorum: Beyaz kapta haşlanmış yumurta (akı ve sarısı), banyoluk, elma, sulukta taze su, rendelenmiş Antepfıstığı (En sevdiği yiyecek, tam önünde duruyor,),kanarya kumu, üç saatte bir tazelediğim ekmek, yem.
Evladımın sağ ayağındaki problem sürüyor, umutla bekliyorum. Bazen kafesin altında dinlendiği için gazeteleri birkaç saatte bir değiştiriyorum. Aslında yuva astım, içine keçe kılı, pamuk doldurdum, yani kuşçunun verdiği zımbırtıya takviye yaptım, kuştüyü yatak hazırladım, ne yazık ki Coni yatmadı. Ballıkta bal vermiyorum, çünkü sakat bacağına dolanabilir, zaten sağ gözüne katarakt indiği için tek gözle idare ediyor, bir de ona çarpmasın, tökezlemesin. Çocukluğundan beri bir gün olsun sektirmediğim marulu da kestim, şu durumda onu engeller, faydasından çok zararı olur.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Teofilo Stevenson
In my opinion the best boxer of all time was the Cuban Teofilo Stevenson, who won most of his fights by knockout in the first round until th...