Pazar, Şubat 25, 2024

Semih Kılıçsoy

Toz dediğim bir arkadaşım Semih'in ilk kez forma giydiği ve gol atamadığı maçtan sonra mesaj yolladı, "Semih Kılıçsoy sana benziyor, çok yetenekli golcü, kolay pozisyona giriyor," yazdı. Türkiye Ligi'ni yıllardır izlemiyorum, halı sahada sayısız maç yapmıştık, haliyle merak ettim, ilk bjkas maçını izledim, ben de beğendim, fakat kilolu buldum, top tekniğini de geliştirmeli diye ilave ettim. Sonrası malum, Semih golleri sıraladı, gündem oldu. Futboldan anlayan adamın hali başka oluyor, nice futbolsever Semih'in adını dahi duymamıştı, bizim toz süper futbolcu olduğunu iddia etti ki asker olmasaydı kendisi de büyük futbolcu olabilirdi.

Hava güzeldi, dün hayallerimin ötesinde bir daire bulduğum için keyfim yerindeydi, saatlerce yürüdüm; karın kaslarım şekillendi, mükemmel görünüm için yürüyüşü artırmalıyım, gelecek haftadan sonra yeni evimde hayvanvari antrenman yapacağım, cennet taamlarıyla besleneceğim, bazı günlerde 40 hatta 50 km yürüyebilirim.

Bugün Gülhane Parkı ve Sarayburnu sahilinde fotoğraflar çektim

Liyakatini seveyim

İngilizce öğretmeni triplere giriyor, Türkçe profesörü kasım kasım kasılıyor, tarihçi kendini matah bir şey zannediyor, materyalizmden bihaber olan felsefeci sadece idealizmle filozof kesiliyor, ekonomist ekonometrinin temel gerçeklerini bilmediği halde fetva veriyor, ömründe lisanslı futbol oynamamış burjuva kızanı yorumculuk yapıyor. Bahse konu güruh bana işsiz gözüyle bakıyor, fakat onların uzmanlık tasladıkları konularda onlardan çok daha iyi düzeydeyim. Memleketin geldiği durumu vurguladım; liyakat diyorlar, her naneyi yiyorlar. Ayranım budur, yarısı sudur.

Kurt kışı geçirir ama yediği ayazı unutmaz

Kurt kışı geçirir ama yediği ayazı unutmaz. Corona zamanında evsiz kalmıştım, bana bir kişi yardım eli uzatmamıştı. Yüzbaşıyken atılacağımı öğrenmiştim, orta kulak kireçlenmesine binaen malulen emeklilik için dilekçe vermiştim, arkadaş, akraba çevrem selamı kesti, kızlar bile uzak durdular. Sendeledim, düştüm ama yıkılmadım, kalktım, edebi şaheserler yarattım, yüzde bir trilyon ihtimalle bu coğrafyanın yetiştirdiği en kaliteli yazarım, belki mizahta da aynı şeyi söyleyebilirim. Altının kıymetini sarraf bilir. Bir gün eserlerim yabancı dillerde neşredilirse herkes gerçekleri görebilir. Tıraşı keseyim, sadede geleyim: Gelecekte bir trilyon dolarım olsa dahi Giresunlu akrabalarıma (sadece Okan -annem ona karşı kötüleyici laflar etti, bir kitabımda mizahi anekdot ile onu iğneledim, fakat Okan'ın bana asla kötülük yapmayacağını sonradan zekamla anladım- ve Aydın'ı severim,) bir kuruşumu vermem, esasen o ikisi haricinde annemle kardeşim dahil hiçbir Giresunluya günahımı vermem, en fazla selamlaşırım. Kinci değilim ama salak da değilim, şimdi son derece mutluyum, maziyi hatırladıkça alayından tiksiniyorum. Bana kimin iyilik yaptığını biliyorum; doğuştan filozofum, karnım doysun, ıssız adada mutlu olurum, kimsenin selamına dahi ihtiyacım yok. Mutluluk insanın içindeki dehaya bağlıdır, başka da formülü yoktur. Nietsche'nin ilk hocası olan Arthur Schopenhauer'in AFORİZMALAR kitabı benim başucu eserimdir, bana beni tanıttı, nefes nefese okudum, herkese tavsiye ediyorum. Karakterimle bağdaşmayan bir mesleğe bilinçsizce, isteksizce girdim, detayları kitaplarımda açıkladım, askerliği benimseseydim değil Kuleli, Türkiye birincisi dahi olabilirdim. Herkesten farklıyım, bunun olumlu özelik olduğunu internet ve yeteneklerim sayesinde anladım. Kültür aristokratıyım, lümpenle iç içe yaşadım. Bat dünya bat!

European Nations League

A tournament as unnecessary as the European Nations League is unthinkable. I do not doubt the sanity of those who planned the organization, ...