Cep telefonumun bataryasını değiştirmek için perşembe sondaj yaptım, Coni'yi birkaç saat yalnız bırakmayı göze aldım, Kızılay'a topukladım, Asus onarım merkezinde "cihazı bırakın, 3 ile 20 gün içinde size döneriz, tahminen 200-250 liraya mal olur ama doğru fiyatı size dönünce söyleriz," denildi, derken Telekom Bayisi'nde Asus Zenfone2 bataryasının orijinalini (duy da inanma, bu memlekette orijinal ve hilesiz mal bulunacak ha? Gıdıklayın da güleyim,) buldum, 125 liraya aldım, iki kere tam kapalıyken dokuzar saat şarj edin dedi, yaptım, hiçbir faydasını göremedim. Bugün açıkken şark ettim, bu sefer kırmızı ve yeşil ışıklar yanmadı. Anlayan bir arkadaşın demesine göre ya filmi tam oturmamış ya da çakma batarya imiş. Başıma bela aldım, ilk fırsatta yine gideyim, doğru dürüst işlem yapsın, hatalı ürünse iade edeyim. Şu lanet ülkede market hariç hiçbir yerden alışveriş yapmıyorum, her şey hileli, bayat, çürük, maalesef batarya dahi yüz güldürmüyor, yeni cep telefonuna para vermem, Türkiye'den hiçbir ürün almam, çünkü bu yaşıma kadar yüzde doksan dokuz onda dokuzundan memnun kalmadım. Tüm eşyamı, aletimi, ... kafiristandan alırım, ikiyüzlü, hilekar, bilgisiz, cahil esnafa zırnık koklatmam. Bataryadan bahsedince hatırladım, bat İngilizcede yarasa demek, yarasa kan emer, bunlar da halkın kanını emiyorlar. Vay ahlaksızlar! Şu coğrafyayı bir an evvel terk etsem, kendimi okumaya ve yazmaya versem, akıllı kitlelere şaheserler sunsam, ne güzel olacak. Gece gündüz dağarcığımı geliştiriyorum, birkaç yıl içinde yeryüzünde İngilizceyi en iyi bilen kişilerden biri olacağıma inanıyorum. Ah Coni, yaktın beni!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder