Yazar, trader, horgeneral, Türk Silahsız Kuvvetleri Başkomutanı, Yokluk Fonu reisi, Hıyanet İşleri Başkanı, kuş pezevengi, düş hekimi, hayal taciri, borsa peygamberi, parayolları genel müdürü, parabulucu, kültür aristokratı, üstün korkaklık madalyası, beyaz zenci, haymatlos, tektuşconi, heccav, beisicumhur, meritokrasi, ekomünist, futbolog, sütkolik, arbitraj, satranç, snooker, müzik, briç, body building, kafes dövüşü. Yedi kitabımı da google.books'a yükledim.
Pazar, Haziran 21, 2015
Kuşlar Etrafımdan Ayrılmıyorlar
Kerkenezler balkonumda yuva yaptılar, altı yumurta bıraktılar, kuluçkaya yattılar, yavruları büyüttüler, derken şimdi de güvercinler balkonuma yuva yapıyorlar. Üç günden beri çalı çırpı topladılar, bugün öğleden sonra güvercinlerden biri yuvaya yattı, herhalde yakında yumurtlayacak. İşin garibi kerkenezler balkon demirine konuyorlar, yatan güvercine sataşmıyorlar ama yarın öbür gün yumurtayı yahut yavruları yiyebilirler. Ben işime bakacağım, güvercinleri ekmekle (Balkonun yanındaki pencereye bırakırım,) besleyeceğim. Bu işte bir gariplik var. Demek ki hayvanlar bana itimat ediyorlar. Vay anasını sayın seyirciler! Tabii bu yaz balkon bana haram oldu, halbuki ne hayallerim vardı. Sandalyeye kurulacaktım, birayı yudumlayacaktım, yıldızları seyredecektim. Totolar yattı!
Çarşamba, Haziran 17, 2015
Futbol Kamuoyunun Dikkatine!
Salakların
yöneticilik yaptığı kulüpler desteklenir mi? Transfer girişimlerine bakıyorum,
taraftara acıyorum. Yabancı bir takımda yedeğin yedeği olan bir golcü söylesem,
kelepire alınır, bizim kral (?!) Burak'ı top diye oynar. Wolfsburglu Bendtner
27 yaşında, Danimarka milli takımın as oyuncusu, gelgelelim Bundesliga'da forma
şansı bulamıyor. Şapşal yöneticilerimizle, dangalak menajerlerimizle bu kervan yürümez.
Romanlarımı İngilizceye veya başka bir dile çevirtsinler, yayımlatsınlar,
onlara düşük maliyetle süper bir ekip kurdurayım. Ajandama otuz iki yabancı
futbolcunun ismini kaydetmişim. Dangalak yöneticilerimizle ahmak menajerlerimiz
benle irtibat kursunlar.
Salı, Haziran 16, 2015
Pazar, Haziran 14, 2015
Pazar, Haziran 07, 2015
İnanın, keşke kaza yapmasaydım diye hiç hayıflanmadım.
Beni afsunladılar mı nedir, kötü gibi görünen her vaka lehime oluyor. Misal, geçen sene 12 ağustosta bisiklet kazası geçirdim, elmacık kemiğim kırıldı, 9 Eylül Hastanesi Plastik cerrahi kliniğinde ameliyat oldum, üç hafta sıvıyla beslendim, feleğimi şaşırdım, ancak cenabıtotem bana, "Ya kulum, seni eski haline döndüreyim, geçmişe ışınlayayım," dese reddederim, hatta toteme şirk koşarım. Niye? Bir kere kaza yapmasam Sığacık'dan kaçmazdım, lümpenle iç içe yaşardım. Ayrıca kaza bana yaradı. Örneğin eskiden tek tük de olsa saçım dökülüyordu, şimdi yerde, yastıkta, ... tek bir kıl göremiyorum; gerçi kelliği önemsemiyorum, gelecekte damdazlak kalsam da üzülmem; üstelik eskisinden daha güçlüyüm, benç preste doksan kilo (Oradaki spor salonu ameliyatımdan birkaç hafta sonra kapandı, yani cascavlak kalacaktım,) basıyordum, şimdi yüze çıkardım, barfikste tümden sapıttım. Bir de baklavaları dizdim, şeklimi şemailimi değiştirdim, kaslandım, gençleştim. Burada şahane besleniyorum, orduevinde tıkımlanıyorum. Kilo vermeme rağmen eski tişörtler bana dar geliyor, geçenlerde tişörtçüye gittim, XXL beden bana tayt gibi geldi. Tabii markadan markaya değişir, illaki uygun tişört bulunur, fakat eski gömleklerim, tişörtlerim, kazaklarım darlaştı. Bir de zihnimin berraklaştığını hissediyorum, en basitinden İngilizcemi hızla geliştiriyorum. Şimdi size soruyorum. "İyi ki kaza geçirmişim, amı götü dağıtmışım," diye dua etmekte haksız mıyım?
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)