06/06/2015

Deliminatör'den Alıntı (Her Hakkı Saklıdır, Hiçbir Yerde Yayımlanamaz)

Şabanlığımızı gösteren bir örnek vereyim. Amaçlı çocuklar dershane kapılarında sürünüyorlar; ezelden beri söylüyorum, ya dershaneleri ya okulları kapatsınlar. Benle hemfikir olmayacak ebeveynin alnını karışlarım, üstüne üstlük inek gibi sağılıyorlar. Bakanlar takdire şayan bir çıkış yaptılar, taşkın irini neşterleyeceğiz, dediler amma velakin çıkar odaklarının gazabına uğradılar, Okyanus ötesinden şamarı yediler. Eloğlunun eli armut devşirmiyor, yeşil takkesini silktirdi, euzubillahimineşşaytanirracim, dedi, eteğindeki taşı döktü, ezelden beri bildiği hırsızlıkların, çaldırışların bir kısmını ifşa etti. Açıktan açığa görüldü ki cemaatin sigortası attığında abajur yetmiyor, ampul patlayabiliyor. Tamam, Tayyip ağam soruşturmalardan sonraki safhada çirkefleşti, demokrasinin içine dışkıladı, o dilemmayı karıştırmayın, dershaneciliğin benimsetilişine odaklanın. Diğer particiler yahut milyonlarca seçmen AKP'yi bu kararından ötürü desteklediler mi kösteklediler mi? Yüzde doksan dokuz onda dokuzluk bir kitlenin AKP'nin arkasında olması gerekirdi, sadece dershanelerden nemalanan küçük bir zümre huysuzlanmalıydı ama öyle olmadı. Muhalif partizanlar, goygoycular ve şakşakçılar ilkesizliği ilke edinmişler. Hikâyeli gelişmeler dahi halkın aklıselimlik seviyesini ispatlıyor. Paçanız sıkıyorsa kendinize zekâ ve kişilik testi yaptırın, boyunuzun ölçüsünü alın. Hodri meydan!

Dershaneler ilk etapta seyrekleşecekmiş, bilahare lağvedilecekmiş de falan feşmekân, sen bu masalları külahıma anlat! Niyetin ciddiyse üniversiteye giriş sınavını kaldırırsın, dershaneci de apayrı bir sektörde rızkını arar, mesela baklavacılık, ekmekçilik, börekçilik, pastacılık, şekercilik, dokumacılık, işportacılık, çantacılık, takunyacılık, tespihçilik, şilepçilik, parkecilik yapar.

Fethullah Gülen düne kadar efsaneleştiriliyordu, aklanıyordu, erdem timsali bir sembol diye algılatılıyordu; şimdi tu kaka oldu, ne CIA ajanlığı kaldı ne esrarengiz dikizciliği! Banknot kapıdan girince iman bacadan çıkıyor.

"Fethullah Gülen onu dinletmiş, bunu izletmiş, ortanın sağını böldürtmüş," diyorlar. Hizipçilik lafın dibidir, dedikodular beni bağlamaz, zati büyük olasılıkla beni de takip etmiştir, hatta eline fırsat geçse bir kaşık suda boğabilir. Umurumda değil, neticelenişe bakarım. Kamu namına bekçilik yapıyor, bundan iyisi Şam'da kayısı! Nitekim servisçiliği çevikleştirmiş ve gıllıgışlı varyasyonları ifşa etmiş, helal olsun! Molozluğuma rastlarsa beni de madaralaştırsın, elini şap şap öpmezsem namerdim.

Kim ne derse desin, Fethullah Gülen bizi ayıltabildi; benim fakslarımı da kaydettirsin, okuttursun, ıcığını cıcığını çıkarsın; biseksüellik, orospuluk yapan birini tespit ederse afişe etsin. Cümle âlem yuhalasa bile ben alkışlayacağım. Şu ana kadarki icraatları dolayısıyla kendisine saygı duyuyorum, bahusus Ergenekon ve Balyoz'daki rolünü takdir ediyorum, sığınmacıları dinçleştirebildi. Helal olsun!

Şerefli insan yavşaklaşmaz. Sen gizli gizli şahsiyetsizlik yapacaksın, bir ispiyoncu seni gammazladığında sızlanacaksın. Öyle yağma yok! Gıcıklığından utanıyorsan, uslu duracaksın. Şuracığa yazıyorum. Ta üsteğmenliğimden bu yana takip edildim, umursamıyorum, bir kere olsun kızdıysam şerefsizim, çünkü gizlim, saklım yoktu, olmadı, olmayacak. Beni takip etmek yahut telefonlarımı dinlemek serbesttir, şu safhadan sonra öyle de olması gerekir, çünkü yazarım, ammeye mal olmuş bir portreyim.

Biz öylesine salağız ki popüler zibidilerin dinlenişini destekleyeceğimize köstekliyoruz. Ulan hırt! Sana ne? Ötürüklü bıçkınları dinlesinler, kirli çamaşırları varsa diskalifiye etsinler, senin ambarına giren çıkan var mı?

Hukukçuların bildiği üzere illegal yöntemlerle elde edilen bulgular delil olarak değerlendirilemiyor; yani fezleke olmadan kazıkçının rezidansına girseniz, gizlice dinleseniz, kirli ilişkilerini teybe kaydetseniz, fasa fiso! Pislikleri barizleştirdiler, mamafih bu maddeye isnaden yiyiciliklerin üstü örtüldü; hamam bahşişi mealinden Ergenekoncularla şikeciler aklandı. Mutlak yahut nispi butlan anlamam, barutla oynuyorlar, namuslu insanların vicdanı sızlıyor, bir gün kaos çıkabilir.

Arnavut kökenli bir ailenin çocuğu olan Hakan Şükür, namıdiğer Torinolu Şaban dershanelerin kapatılmasıyla gönüllendi, AKP'den istifa etti ve grup oturumlarına katılmadı. İyi de, kimse ona hangi dershanenin nasıl bir faydasını gördüğünü, tahsil düzeyini filan sormuyor. Bu koç kaç dershanede ders başı etmiş, niçin akademiye girmemiş ve zırcahilliği yeğlemiş?

Askeri darbelerin yolunu kesseniz de fark etmiyor, sivil cenahta da aynı dümeni tezgâhlıyorlar. Yolsuzluk soruşturmasına başlanıldığı günden beri hukuk çiğnendi, çünkü Tayyip ağam dukalık kurmuş, cancağzına yan bakılmasına tahammül edemiyor, hukukçular yerine gugukçuları iş başına getiriyor. Böyle bir ülkede demokratlık taslıyoruz. Yuh!


Kepazelikleri, sapıklıkları tek tek bölümlendirmeyeceğim, cümle âlem biliyor. Beni dürüstlük timsali diye nitelendirecek nice kereste çıkar. Buna rağmen bir savcı ifademi alsaydı, rahmetli babam beni korumazdı, bilakis acımasızlaşabilirdi, “Vay teres! Ateş olmayan yerden duman çıkmaz, herhâlde bir dubara tertipledi ki mahkemelik oldu,” derdi, hatta adliyecinin sırtını sıvazlardı, “Hâkim bey, bu deyyusun çıktığına kaktırayım, bin dereden su getirdim, moruklaştım ama adam edemedim. Bir halt karıştırdıysa gözünün yaşına bakmayın, bahçelikli bir köşkte derakap asıverin,” babından öğütlerdi. Bir bitaraf babanın, bir de yanlı şambabanın sesi aksediyor; atalığın başkalığını sınıflandırabiliyor musunuz? 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Beşiktaş (17 Mayıs 2024)