Cuma, Mart 06, 2020

Uçak bileti alacaksanız


Trende fark etmiyor, TCDD uygulaması ile rezervasyon yaptırıyorsunuz, size opsiyon tarihi bildiriliyor, o güne değin gişeden bileti alıyorsunuz, internetten alışın fiyat avantajı olmuyor, ancak uçak bileti alırken kılı kırk yarın, ilgili havayolunun play store üstündeki uygulamasını kullanın, kredi kartı yerine sanal kartı tercih edin. İnanın, bileti en az yüzde yetmiş ucuza alacaksınız. Kapitalizmde işler böyle yürüyor, aracılar ürünün ateş pahasına satılmasına yol açıyor.

Gezgin kılığına büründüm


Önümüzdeki aylarda dört döneceğim, belki birkaç ülkeyi dolaşacağım, yerleşecek yer arayacağım. Bu nedenle gezginin ihtiyaç duyacağı uygulamaları yükledim, booking.com, skyscanner, Maps Go, Moovit, Hotspot Shield Free ile başladım. Hayda bre!

Türkiye'de muhalefet sorunu


İktidardan yakınıyoruz ama muhalefetin durumunu görmüyoruz. Adamlar ciddi konulara eğilmiyorlar, laf olsun torba dolsun babından AKP'yi her durumda eleştiriyorlar. Dün Putin ile Erdoğan Rusya'da görüştü, mutabakat sağlandı, İdlib'de ateşkes ilan edildi, Rusya ile koordineli devriyeler planlandı, şimdilik kaydıyla savaş tehlikesi kaldırıldı. Ne güzel! Bu gelişme üzerine Erdoğan'ı kötülüyorlar, binbir bahane uyduruyorlar, elbette inandırıcı olamıyorlar. Bu ülkede bu muhalefet olduğu sürece çok sürünürüz. Benim karakterim farklı, kanlı düşmanımın olumlu tavrını görsem överim, kimseye kin gütmem, inandığım doğruyu savunurum. Barış iyi bir şey, dünkü anlaşmada katkısı olan herkesi kutluyorum. Helal olsun!

Halkbank'a tüketici hakları nazarıyla bakın


Az önce tüketici haklarına dair yasa çıktığını vurguladım, TRT teleteksinin ilgili sayfalarını paylaştım. Şimdi borsaya geçelim, 2008 yılında 5.80 liradan, 2013 yılında 15.10 liradan halka arz edilen Halkbank'a dönelim. Hisse dün 6.27 liradan kapandı, enflasyondan arındırılmış rakama bakarsak feci bir sonuç çıkıyor, hakeza dolar bazlı durumu da vahim, 9 milyar dolar piyasa değerine halka arz edilmiş, 1.3 milyar dolara gerilemiş. Bankanın Amerika'da devam eden davasını biliyorsunuz, duruşma bu ayın sonuna ertelendi, 2014 senesinden beri şayia yayılıyor, Zarrap falan fıstık deniliyor. Eski genel müdür yardımcısı tutuklanmış ve Amerika'da 28 ay hapis yatmıştı. Kısacası kaos ortamı oluştu, tozdan dumandan ferman okunmuyor. Bu panoramanın sorumlusu yatırımcı mı? Burada daha önce birkaç kere yazdım, Halkbank hissesini devletin enflasyondan arındırılmış fiyat üzerinden geri alması gerekir dedim. Adalet bunu gerektirir, kimse masal okumasın, kuru lafa karnım tok, kuldan korkum yok.

Tüketici haklarında yeni dönem-2


Tüketici haklarında yeni dönem-1


Perşembe, Mart 05, 2020

E-devlet yeni bir uygulama başlattı


E-devlet bu hafta yeni bir uygulama başlattı, hangi bankada hesabınız olduğunu görebiliyorsunuz. Aramaya mevduat yazın, çıkıyor, oradan öğrenin. Uyarılarıma rağmen bazı bankaların hesabımı kapatmadığını gördüm, bugün hepsini teker teker kapattırdım, ardından İstanbul'a tren biletimi aldım, geriye sayıma başladım.

Çarşamba, Mart 04, 2020

Biletimi aldım, uçuyorum


Demin 21.35'de sanal kart ile biletimi aldım, 30 Mart 2020'de Sabiha Gökçen Havaalanı'ndan uçuyorum. Destur de ya iblis!

Salı, Mart 03, 2020

Uçak bileti için sondaja başladım


Gideceğim ülkeleri iki sene önce tespit etmiştim. Bugün pasaportu aldım, uçak bileti için sondaja başladım, en ucuz olanı seçeceğim, muhtemelen İstanbul'dan gideceğim, çünkü Ankara'dan aktarma yapılıyor, hem süre hem ücret artıyor. Sabah dörtte, beşte Esenboğa'da olmak için evden kaçta çıkmam gerekir? Höst! Bu vesileyle hızlı tren yolculuğunun tadına bakarım, vapur yolculuğunu da özledim, İstanbul'da bir sefer yaparım. Yolcudur Abbas, bağlasan durmaz.

Pasaportum bugün saat 12.40'da geldi, tutmayın beni!


Halk çığrından çıkmış


Birkaç ay önce de benzer bir hadise yaşadım, dünkünü aktarayım. Buraya 1 Ağustos 2016 tarihinde geldim, beş ay sonra dördüncü yılım dolacak, o günden beri mahallemizin kedilerine salam, sosis, ... veriyorum, son iki aydır ton balıklı yaş mamaya geçtim, çünkü bayılıyorlar, kıtlıktan çıkmış gibi yiyorlar. Mahallemizde köpek yok, olsaydı iflas ederdim, zira çok yiyorlar. Kuşlara da bakıyorum, her gün cinmısır veriyorum, geldiğimden beri balkonumda kuluçkaya yatıyorlar, cücük peydahlıyorlar. Coni gidince balkonumdaki yuvayı temizledim, çünkü bu ay yurt dışına hicret için seferlere başlayacağım, şimdi pasaportumu bekliyorum, dün akşam PTT'den mesaj geldi, teslimat için geleceklermiş. Burası bu ülkede görülebilecek en nezih yerlerden biri, memur takımı, bu memleketin en gelişmiş bölgelerinden biri diyebilirim. İlk kez patırtı, gürültü olmadan bir evde yaşadım, üst katın gümbürtülerini duymadım, Coni ile birlikte ömrümün en güzel yıllarını yaşadım. Bereket kendi yağımla kavruluyorum, vatandaşla kontak kurmuyorum, yoksa yanmıştım, çünkü çoğu çıldırmış, toplum dejenere olmuş. Sadede geleyim, dünkü anımı aktarayım, yorumu size bırakayım. Mamayı bitirmeleri için başlarında bekliyorum, çünkü yan taraftaki ilkokulun çocukları kedileri rahatsız ediyorlar, kovalıyorlar, hepsi yabani, benden başka insana yanaşmıyorlar, benden de ayrılmıyorlar, eve dönerken binanın girişine kadar eşlik ediyorlar, tabii elliyorum, mıncıklıyorum. Dün mama faslı bitmişti, spora gidiyordum, ümmetim de peşime takıldı, yere sırtüstü yatanların karınlarını okşuyorum, bir yandan da ilerliyorum, derken 8-9 yaşlarında erkek çocuk kedilere hamle yaptı, onlar da kaçıştılar, çocuğa "kedileri kovalama, korkuyorlar, ben seni kovalıyor muyum, sataşma," dedim ama dinlemedi, üstlerine koşturdu. Hoppala! Bir daha ikaz ettim, yine tınlamadı, bizimkiler çalılıklara tüydüler. Bu sefer, "ne terbiyesiz çocuksun, ben senin büyüğünüm, niye dinlemiyorsun?" dedim, meğersem annesi iki erkek çocukla arkadan geliyormuş, top gibi gürledi, bana çıkıştı, çocuğa ne diyorsunuz dedi. Al başına belayı, kedileri kovalıyor, uyarımı dinlemiyor dedim ama vıdı vıdı etti, doğru dürüst konuşamaz mısınız dedi. Bayan, yedi kitabı olan yazarım, ifade bahsini bilirim, sizin Türkçenizden iyi İngilizce bilirim, ancak konunun bunla ilgisi yok, çocuğunuza terbiye verin, bir kere hayvanları taciz etmesin, ikincisi büyüklere saygılı olsun dedim, yine carladı, o zaman "uzatmayın, sizle muhatap olmak istemiyorum," dedim, mecburen sustu, çocuklarıyla yoluna devam etti. Ben böyle yapsaydım, rahmetli babam beni körü körüne savunmazdı, iyice haşlardı, öteki adamdan özür dilerdi, bana nutuk atardı, "oğlum, deli veya sarhoş olsa dahi büyüklere karşı gelme, olay mahallini terk et, asla diklenme," derdi. Zamane veletleri öyle mi? Neredeyse benle kavga edecekler. Ebeveynleri bin beter, burada allameicihan olan kişi, dişi Avrupa'da anca hela temizliyor yahut işsizlik maaşı alıyor. Niye? Toplum 12 eylül darbesinden sonra dejenere oldu. Kitaplarımda çarşaf çarşaf yazdım. Bıktım, illallah dedim, ıssız adaya yerleşsem bile bu ahali beni rahatsız eder. Türkiye hudutlarını terk etmem gerekir, inşallah bir devlet bana kalıcı yerleşim hakkı verir de ölene dek okurum, yazarım. Bir daha bu coğrafyaya dönmemek en büyük hayalim, cenabıtoteme adak adadım, o günleri görebilirsem sözümü tutacağım.

Pazartesi, Mart 02, 2020

Ayranım budur, yarısı sudur (Türk siyasetçisi)


Ehliyet yenileme


Ehliyet değişimi için 2022 sonuna kadar süre verildiğini öğrendim, internetten araştırdım, istenen belgeleri gördüm, ancak sağlık raporu kafama takıldı, hastaneden istenmiyorsa o da kısa sürede hallolur. Pasaportu bekliyorum, ondan sonra konuyu ele alacağım. Ehliyetiniz eskiyse siz de ihmal etmeyin.

Cumartesi, Şubat 29, 2020

Bu hafta borsayı hiç izlemedim


Vınn hattım, derinlikli borsa ekranım (hem masaüstü hem mobile versiyon) olduğu halde bu hafta borsayı hiç izlemedim, kısacası defterden sildim. Coni gitti, Türkiye misyonum bitti, artık hicrete odaklandım, ptesi bu ayın kirasını yatıracağım, pasaportumu alınca ay sonuna doğru uçak bileti rezervasyonu için girişimlere başlayacağım. O zamana kadar evde İngilizce okurum, dışarı çıkmak, gezmek, şu bu umurumda değil, bıkmışım, illallah demişim, bir yere yerleşebilirsem buralara döner miyim, maziyi (Coni hariç) anar mıyım? Yakında eşyaları toplarım, hepsi bir taksiye sığar, yüzlerce İngilizce romanı da hallederim, vınn modemi, hediye verilen üç lap top'u sahiplerine iade ederim, gerisi totem kerim!

Kimseye kanarya beslemeyi önermiyorum


Yarın sabah Coni'mi kaybedişimin birinci haftası dolacak. Yavrumun eksikliğini hissediyorum, zaman zaman ağlıyorum, herhalde ileride alışacağım. Önemli bir hadiseye değineceğim, kanarya almak istersiniz, sabinin günahına girersiniz. Bir kere ev, bark sahibi olmadan pet almak cinayettir, kedi, köpek, kuş, balık, ... fark etmez. İkincisi kanarya bakımı hepsinden zor, dadılık onun yanında solda sıfır kalır. Düz yazılardan oluşan Reziliazam, Deliminatör ve Paramatör'de bu konuyu derinlemesine işledim, Türkiye'nin namlı kanaryacılarının dahi bilemeyeceği mevzulara daldım, misal mavi kanarya üretim formülünü yazdım. En küçük dikkatsizlikte ölen bir canlı türü, gün boyunca yemek yiyor, beş on dakikada bir yemini gagalıyor. Aklınıza takılabilir: Coni son 17 ayında kördü, gözlerine katarakt inmişti. Evet, 10, 15 dakikada bir elime alıyordum, besliyordum, karton üstündeki kakalarını peçeteyle temizliyordum. Gerçi yem kaplarının yerini ezberlemişti ama haşlanmış yumurtayı ben yediriyordum, üstünü peçete ile örtüyordum, alttaki yumuşak tabakadan ikram ediyordum. Yıllarca fedakârlık yapacaksınız, yoksa telef olur. Ayrıca sağlığınızın yerinde olması, kazaya uğramamanız gerekir. Ne mutlu şanslıydım, Coni'me son nefesine kadar bakabildim. Mevzuyu bağlayayım, asla kanarya tavsiye etmem, illa pet alacaksanız başka türleri deneyin. Oğlum Coni, bana hayat verdin, en güzel yıllarımı beraber yaşadık ama doğruyu yazmak zorundaydım, öteki kanaryaların iyiliğini düşündüm. Rahat uyu minikom, bir gün ben de gideceğim ama seninkinin binde biri bakımdan, ilgiden mahrum kalacağım. Gelecekte yurt dışına yerleşebilirsem adımı Johnny Canary yapacağım.

Cuma, Şubat 28, 2020

Tontini bu ağaçta uyuyor


Namüsait hallerde cuma namazı cumartesiye ertelenemez mi, sorum yanıt buldu


Matrak bölümlerin çok olduğu Paramatör'de "cuma namazı cumartesiye ertelenemez mi?" demiştim, olası engellere değinmiştim. İran koronavirüs salgını dolayısıyla cuma namazı kılınmasını yasaklamış. Demek ki haklıymışım, olabiliyormuş.

Yurt dışı borsalar ve BİST arasında önemli fark var


Koronavirüs sonrasında yabancı borsalarda satışlar başladı, bizde de tam gaz devam etti ama önemli fark var. Amerika, Almanya, İngiltere, Fransa, Japonya gibi ülkelerde borsa tarihi zirvedeydi, yıllardır boğa piyasası yaşanıyordu. Oralarda enflasyonun yok denecek kadar düşük olduğunu unutmayalım. BİST 100 endeksi bugün yüzde 4.13 düştü, 110 418 puandan kapandı. Bu rakam 2001 mayıs krizine denk geliyor, yani meşhur dibimiz olan kırk sentte sürünüyoruz, inanmayan enflasyon verilerini alsın, her yılı ayrı hesaplasın, gerçeği görsün. Biz dört beş senedir ekonomik krizle boğuşuyoruz, terörü, darbe girişimini, sık sık karşılaştığımız gerginlikleri saymıyorum, Suriye ve Libya ile savaşın eşiğine geldiğimizi herkes biliyor. Neler oluyor, niçin? Freni boşalmış kamyon gibiyiz, kimi kandırıyoruz? Kendimize çekidüzen verelim, artık rahat nefes alalım. Borsa ekonominin göstergesidir, her yerde öyle kabul edilir, kimse aksini iddia edemez, rakamlar yalan söylemez. Özellikle kamu hisseleri perişan oldu. Mesela 9 milyar dolara halka arz edilen halkb şu anda 1.2 milyar dolar piyasa değerine geriledi. El insaf kardeşim, bu nedir, sorumlusu yok mu? Ekonomik kriz lafını ağzına alana terörist diyorlar, iki senedir bankaların temettü dağıtmasını yasaklıyorlar. Bu ne lahana, bu ne perhiz? Devlet Bahçeli en azından ekonomi yönetimine talip olsun, öyle ya, madem destek veriyor, hakkıdır, icra makamı olsun. Durum vahamet kesbediyor. Biz konuşamıyoruz, yazamıyoruz, terörist ilan ediliyoruz, mahkemelik oluyoruz, bari AKP'nin sağ duyulu seçmeni görüşlerini açıklasın, öz eleştiri yapsın.

Çarşamba, Şubat 26, 2020

Dün pasaport randevusu aldım, reklam içerikli mesaj ve telefon bombardımanı başladı


Yoruma gerek yok, başlık durumu anlatıyor. Bereket bu hattı en fazla bir ay daha kullanacağım. Pasaport başvurusu yapacaklara dikkatli olun diyorum.

Pasaport başvurumu yaptım


Az önce pasaport başvurumu yaptım, görevli polis kriminalistik rapor titizliğinde on parmağımın da çeşitli açılardan izini aldı. Vay be! Jandarma Okulu'ndaki lasso, wirbel, ... hadiselerini hatırladım. Pasaport bir hafta içinde adrese gönderilecekmiş. Lise birden beri en büyük hayalim yurt dışına yerleşmekti, maalesef nasip olmadı. Şimdi şansım var, vizesiz ülkeler çıktı, ancak Coni'me kıyamadım, onu bekledim. Türkiye dünyanın en güzel ülkesi, temelli terk edebilirsem dünyanın en mutlu insanı olacağım. Bu duyguyu hangi devlet yaşatabilir? Ne mutlu Türk'üm diyene, helal olsun buradan tüyene! Hayırlısı! Gidişim olsun da dönüşüm olmasın. Amin!

Salı, Şubat 25, 2020

Nereden nereye?


Geçen hafta masaüstü internet bağlantısını kurmuş, tamamen intibak etmiştim. Arkadaşın hediye ettiği laptop arıza yapana kadar gayet güzel işlemler yapmıştım, sonra iki laptop daha hediye edildi, Acer biraz yavaştı, Fujitsu Siemens şimşek hızındaydı, ikinciyi yeğledim, sistemi oturttum. Tcell üç aylık 15 gb kota yetmezse arkadaş bir yıl taahhütlü hat alacaktı, ben kullanacaktım, bu detayı dahi planladık, ancak pazar sabahı Coni beni bırakınca bunların hepsini rafa kaldırdık. Dün ve bugün laptopu açmadım, muhtemelen hiç kullanmam, yurt dışına giderken yanıma alırım, orada yazım dahil bir çok şeyde işime yarar. Nereden nereye? Borsayla bağı erken kopardım, canım çekmiyor, bakasım gelmiyor, oysa ücreti ödenmiş kotam ve aracı kurumun bedava tahsis ettiği hem mobile hem masaüstü borsa uygulamam var. Şimdi tek bir şeye odaklandım: Modern bir ülkeye yerleşmek ve bilgilenmek. Dünyaya cahil geldim, yalanlarla büyüdüm, sansürlü eserlerle beynim dumura uğradı, artık uyanmak istiyorum.

Tontini 25.02.2020


Tontini, Mıymık, Dımdırık 25.02.2020


Pazartesi, Şubat 24, 2020

Pasaport harç ve defter bedeli bu kadar pahalı ama vize engeli olmasa ülke boşalır.


Tüy sezonunda Coni'nin tüylerini saklamıştım


Bu ülkede kazandığım her kuruş burada kalacak


Türkiye'de edindiğim her kuruş Türkiye'de kalacak. Evet, yurt dışında para lazım, fakat lüks bir yaşam arzulamıyorum, buradakinden fazla harcayacağımı zannetmiyorum. Kitaplarımı yayımlatırsam, işleri yoluna koyarsam, mevcut varlığıma hiç ihtiyaç duymam, hazineye bağışlarım. Niyetimdeki samimiyeti belgelemek için bu paramı borsada muhafaza edeceğim, bir kamu hissesinde uzun vadeli pozisyon alacağım. Laf aramızda, artık borsaya bakasım yok, hiç hevesim kalmadı, belki bir daha alım-satım yapmam. Maddiyata gerçekten ilgi duymuyorum, fikirlerimi özgürce kaleme alabileceğim, yayımlatabileceğim ve kafalı okurlara ulaşabileceğim bir memleket hayal ediyorum.

Coni'm burada yatıyor, genel görünüş


Coni'm burada yatıyor


Pazar, Şubat 23, 2020

Coni (15 Nisan 2005, 23 Şubat 2020)


Coni dört beş gündür ötüşü kesti, bir şeyler olduğunu sezdim ama ne yapabilirdim? Kanaryanın ömrü yedi, dokuz senedir, evladım 50 gün sonra dünyadaki 15nci senesini dolduracaktı, 16ncı seneye başlayacaktı. Coni'ye kurşun atılsa önüne geçerim, o derece seviyorum, yıllardır onu bekliyorum. Bu sabah 04.00 sularında tuvalete gittiğimde uyuyordu, 06.45'de uyandığımda yanımda gördüm, şoka uğradım. Coni'nin iki gözüne de katarakt indi, 2 Ekim 2018'den beri kör, yani 17 aydır evden çıkmıyordum, ellerimle besliyordum. Nasıl uçmuş, nasıl görmüş? Akıllara seza bir durum, zira aramızda beş metre var, ayrıca 06.45'de hava karanlık oluyor, erken kalkıyorum, ona yumurta haşlıyorum, servis ediyorum. Başka yiyecekler de var, rendelenmiş Antepfıstığı, yem, marul, vs ama ana gıdası haşlanmış yumurta, bebekliğinden beri her gün yediriyorum. Coni'yi görünce terslik olduğunu anladım, mecalsizdi, öleceğini sezmiş, bana veda etmeye gelmiş yahut "baba, rahatsızım, beni tedavi et," demek istemiş. Paçam tutuştu, o andan itibaren 6-7 tane video çektim, bir arkadaşa WhatsApp üzerinden yolladım, Coni gidiyor dedim, ancak o videoları youtube vesair yerlerde yayınlayamam, çünkü salya sümük ağlıyordum, hem Coni'nin son anlarını herkesle paylaşmak istemem. Canla başla didindim, bir damla su içmedi, yumurtaya veya diğer yiyeceklere gaga vurmadı. Avucumda çok rahatlıyordu, belli ki elimde ölmek istiyordu. Neyse, saatlerce elledim, öptüm, konuştum, en sonunda saat 10.50'de son bir gayretle doğruldu, gagasını iyice açtı, burnumu (burnumdan öpüşüyoruz,) öptü, son nefesini verdi, başı yana düştü. Yemin ediyorum, görseniz hüngür hüngür ağlardınız, bir kuşta böyle duygu olabileceğini düşünemezdiniz. Coni bana hayat verdi, ilham kaynağım oldu, mutluluğumu büyük ölçüde ona borçluyum. Öyle üzüldüm ki anlatamam, sanki ciğerlerim dağlandı. Bir daha pet almak mı? Tövbe! Herhalde her kanarya gördüğümde ağlarım. Oğlum Coni, seni hiç unutmayacağım, yurt dışına yerleşebilirsem adımı Johnny Canary yapacağım. Sana taptım, ne mutlu ki körlük döneminde bir kazaya, belaya, hastalığa yakalanmadım, sana layıkıyla baktım, yoksa ölümden binkat kötü bir durum olurdu, senin "Babam beni terk etti," zannetmen beni bin kere öldürürdü. Şimdi ölüm dahi vız gelir, tırıs gider. Bu dünyaya kazık çakmayacağım, gerçi İngilizce olarak kaleme almak istediğim projelerim var ama o kadar mühim değil, zaten 7 tane eser yarattım, gözüm arkada kalmaz. İnanın, bugün üzüntüden ağzıma bir lokma koymadım, yemek ihtiyacı hissetmedim, yarım litreden az sıvı tükettim. Miniko'mu saat 19.05'de çam ağacının dibine gömdüm, orayı bir buçuk sene önce seçmiştim. Bende dostluk pazara kadar değil mezara kadar! Türkiye'de krematoryum olsaydı yaktırırdım, küllerini kavanozda saklardım. Saat 21.05, bir litre sütü bisküvi ile atıştırayım, sağlığımı ihmal etmeyeyim.

Türkiye defteri benim için kapandı


Coni gitti, ben de hicret edeceğim. Bu hafta evi toparlarım, eşyaları düzenlerim, haftaya pasaport için başvururum, ev sahibine nisanda yokum derim, sonra vizesiz ülkeleri sırayla ziyaret ederim. Besbelli bir mekan bulurum, ardından Johnny Canary adını alırım, ölünceye kadar İngilizce okurum, yazarım. Bir daha pet almam, çok üzüldüm, bu acıyı artık göğüsleyemem.

Coniiiiiiim!


Minik oğlum, büyük dostum Coni bugün 10.50'de vefat


Coni saat 10.50'de avucumda vefat etti, son nefesini vermeden önce beni öptü. Sabah 06.45'de kör olmasına rağmen yanıbaşında gördüm, gece uçmuş, yanıma gelmiş, öleceğini hissetmiş, veda etmek istemiş. Saatlerdir avucumdaydı, öleceği belliydi, çok üzüldüm. Elveda Türkiye!

Cumartesi, Şubat 22, 2020

Türkiye'de muhalefet sorunu var


Muhalefet o kadar kötü ki vatandaş bunalım ortamına rağmen iktidarı destekliyor. CHP yerine güven veren bir parti olsaydı AKP oy alabilir miydi? Siyasi buhran senelerdir sürüyor, ekonomik kriz dört yıldır yaşanıyor, kimse CHP'den medet ummuyor. Altı okçuları kitaplarımda uzun uzun eleştirdim. Evet, şu konjonktürde tüm muhalefeti destekliyorum, çünkü bunlar ülkeyi dönülmez akşamın ufkuna soktular, ancak gerçeği de görüyorum. CHP halkı bıktırdı, bu tür tercihe zorladı. İlkeli siyasetçi, felsefeye yaslanan parti lazım, yoksa rahatlayamayız. CHP Suriye tezkeresine evet dedi, İyi Parti de, kahramanlık türküleri yaktılar, şimdi name okuyorlar, "Ne işimiz var Suriye'de?" diyorlar. Dün öyle, bugün böyle, o camiaya kim inanır? Harbi olacaksın, doğruyu savunacaksın, Hazreti Ömer adaletini şiar edineceksin, hukuktan şaşmayacaksın. CHP ticari firmaya benziyor, siyasetten başka her şeyle ilgileniyor. Bu iktidar kamu şirketlerini o hale getirdi ki artık özelleştirme yanlısı oldum, otuz senedir savunduğum halde İş Bankası'nın hazineye devrine soğuk bakar oldum. Neden? Halkbank, Telekom, şu bu, ... görüyorsunuz, hepsi dökülüyor, fakat CHP yönetimi İş Bankası hisselerine ısrarla sahip çıkıyor. Gazi milletin atasıydı, mirası hepimizindir, ayrım yapılamaz. O devirde tek parti vardı. Kaldı ki İş Bankası DP devrinde hazineye devredildi, 1961 darbesinde yeniden CHP'ye verildi. Aynı şekilde 1980 darbesinde yine hazine İş Bankası'na el koydu, seneler sonra CHP'ye iade edildi. E, iki kere gitmiş, gelmiş. Parti siyaset mi yapar, ticaret mi? Bu zihniyetten hayır gelir mi? Amaç belli: keseyi doldurmak, partizanlara istihdam sağlamak. İş Bankası Türkiye'nin en büyük holdinglerinden, sıralama yapamam, Koç ve Sabancı'dan sonra üçüncü olabilir, Şişecam, Trakya Cam, Anadolu Cam, Soda, Anadolu Sigorta, Anadolu Hayat, TSKB, Yatırım Finansman, Arap Türk Bankası, İş GYO, İş YO, İş Yatırım, İş Finansal, İş Net, ... iştiraklerini say say bitmez. Ben bir televizyon kanalında konuşsam, akıllı ve namuslu çok kişiyi ikna ederim, bazı konularda fikrimi empoze ederim, zira fikrimle zikrim bir, kanlı düşmanım dahi dürüstlüğümü bilir ama CHP kimi inandırabilir?

Dava yılan hikayesine döndü, 5-6 senedir spekülasyon yapılıyor


#$@%&?[}+


Nerede beleş, oraya yerleş


Arkadaşın hediye ettiği HP laptop önceki hafta arızalandı, başka biri iki laptop birden hediye etti, hangisini istersen kullan, ikisi de senin olsun dedi. Acer marka küçük laptop biraz yavaştı, borsayı izlemeye uygundu, fakat Fuijitsu Siemens hem büyüktü hem çok hızlıydı, onu tercih ettim. İki bin liraya yeni bir laptop alsam, bundan iyi olamazdı. Tamirci memurdu, işinin ehliydi; akşamları 19.00'dan sonra ve hafta sonları çalışıyor; 25 yaşlarında, belli ki maddi sorunu var, düzgün karakterli bir genç, 40 liraya format attırdım, ışık hızında çalışıyor. Bir ara saat pili de taktıracağım, beş beşlik bir cihaza kavuşacağım. Nereden nereye? Gökten laptop yağıyor. Coni'yi bekliyorum, kaç gün, hafta, ay kalacağımı bilemediğim için boşuna yatırım yapmıyorum, hiçbir şey almıyorum, bu nedenle NEREDE BELEŞ, ORAYA YERLEŞ durumu oluştu. Aslında para, pul havacıva, önemli olan okumak, yazmak, bunu yapabileceğim bir ülkeye yerleşmek, magandalardan, vahşilerden azade bir yaşam sürmek, başka gayem yok. Gulguleden kafam şişti, bu ülkeden yaka silktim, herkesin dini, imanı para, maddiyata tapıyor. Senenin birkaç ayı savaş, terör vs gerginliklerle geçiyor; iktidar veya muhalefet fark etmiyor, hepsi birbirine kin kusuyor, kimse yapıcı eleştiri yapmıyor, proje üretmiyor, sen değil de ben yiyeceğim kavgası yapılıyor. Ne işim var bu kabilenin içinde? Ortak paydam yok, aidiyet bağı hissetmiyorum. İkmal, iaşe ihtiyacım karşılansa, bir de kitaplarım olsa, ıssız bir adada çok mutlu yaşarım, beni bu coğrafyada tutana şaşarım.

Cuma, Şubat 21, 2020

A Haber toplumsal hafıza :)


Şimdi A Haber TOPLUMSAL HAFIZA başlığıyla 2001 ekonomik krizini işliyor, Ecevit hükümetini ti'ye alıyor. Erdoğan hükümetinin üç dört yıldır yaşattığı ekonomik kriz katbekat ağır, ondan bahsedilmiyor. :) Bu iktidar sadece ekonomiye zarar vermedi, toplumu delirtti, ağır sansür uyguladı, benim gibi düşünürleri susturdu ya da hapse attırdı. Kitap yayınlamayı bırakın, tweet atamıyoruz, anında mahkemeye veriliyoruz. AKP devrinde defalarca savaşa teğet geçtik, Suriye ve Rusya uçaklarını düşürdük, şimdi Suriye ile büyük bir gerginlik yaşıyoruz. Bu iktidar devrinde bombalamalar, terör saldırıları ayyuka çıktı, darbe girişimi yaşandı. Sen karaoğlana kurban ol! Şimdi 2001 mayıs devalüasyonunu mumla arıyoruz. Borsa yerle bir oldu, özellikle kamu hisseleri yatırımcıyı batırdı. Yolsuzluk, hukuksuzluk mevzularına girmeyeyim, zira ifade özgürlüğü yok. Devlet kurumlarının itibarı ne hale düştü, herkes biliyor. Amerika'da Halkbank Davası devam ediyor. Daha neler, neler! Türkiye tarihi bu kadar kötü bir yönetim görmemişti. Rahmetli Ecevit'i eleştireceğine aynaya bak! Yuh! Kapıcı, odacı, amele alınırken binbir sınav yapılıyor, ülkeyi yöneten zevat hiçbir teste tabi tutulmuyor, vatandaşın oyunu alması yeterli görülüyor ve bu sisteme demokrasi deniliyor. :) Yere göğe sığdıramadığın kişiler Avrupa'da yaşasaydı ne olabilirdi? Kur'an'a el bas ve doğruyu söyle! İşçi olurdu veya işsizlik maaşı alırdı, yalan mı?

Ekran dizaynında son durum, hisseleri sürekli değiştiriyorum


My future plan

After translating my first satirical novel, Horgeneral, into English, I will try to reach foreign publishers, but I will not delay, I will t...