Perşembe, Ağustos 06, 2020

Twitter yedek hesabım yine kitlendi


Twitter yedek hesabım @tektusconi son on günde ikinci kez kitlendi. Pegasus paramı iade etmedi diye girmiştim, sesimi kitlelere duyurmuştum, sonra hesabım kitlendi, yelkenleri indirdim, takipçiye özel ayarladım, bu akşam yine kitlendi, binbir sınavdan geçtim, şifreyi değiştirmem istendi, derken gerçek hayatta tanımadığım herkesi sildim. Aslında yazmıyorum, öyle bir isteğim yok, zaten evsizim, ev arıyorum, demek ki birileri benle uğraşıyorlar. Kimler onlar? :)

Cumartesi, Temmuz 25, 2020

Ev arıyorum


Corona yüzünden Sırbistan'a uçuşum iptal edildi, ev sahibi yeni kiracı bulmuştu, dımdızlak ortada kaldım. Bereket komutanımın ablası Almanya'da imiş, eşyalı evi boşmuş, ayıla bayıla yerleştim, gayet mutlu oldum, fakat yurt dışı uçuşlar açıldı, ev sahibi ağustosun ikinci haftasında Türkiye'ye gelecekmiş. Abu, paçam tutuştu, iki hafta kaldı, bir haftası Kurban Bayramı, yaz sezonunda kıyı şerifinde kümes bile bulamam. Yeniden ev arıyorum, Türkiye'nin her yeri olabilir, bir yıllık kontrat yaparım, 1 artı 1, eşyalı daire tutarım. Evliya Çelebi'ye döndüm. Bahtıma ne çıkarsa!

Çarşamba, Temmuz 22, 2020

Sosyal medyada yazamıyorum


Kamu bankalarının sermaye artırımı ciğerlerimi kebap etti, mevzuyu kamuoyuna aktarayım diye yedek twitter hesabımı açtım, dört, beş gün sonra kaçtım. Birincisi sosyal medyada fikir açıklamak çok tehlikeli oldu, yayımlanmış kitaplarıma bakıyorum, yaşadığıma şükrediyorum. İkincisi o kadar önemli paylaşımlarıma rağmen 55 takipçi buldum. Çüş! Sanki başçavuşun eşeği osuruyor. Benim yazdıklarımı bir çuval para harcasanız bulamazsınız. Yuh! Gafile kelam, nafile kelam dedim, sırra kadem bastım. Canımı yolda bulmadım. Bu arada bugünden itibaren ev aramaya başladım, komutanımın Alamanistan'daki ablası ağustosun ikinci haftasında gelecekmiş. Ankara'yı 25 Mart 2020 akşamı 22.30 otobüsüyle terk ettim, neredeyse 4 ay geçti, kira kontratı yaptıktan sonra ikametgâhımı da değiştirttirebilirim. Aman bre deryalar!

Pazartesi, Temmuz 13, 2020

Halkbank ve Vakıfbank'ın sermaye artırımının gerçek manası kamuoyunda niye tartışılmadı?


Geçenlerde Ziraat, Vakıfbank ve Halkbank'ta bedelli sermaye artırımı yapıldı, borsadaki yatırımcının rüçhan hakkı kullanımı engellendi ve karar oldubittiyle (maç doksan dakika, ben bitti demeden bitmez. Bugünün yarını da var. Gelgit esnasında sular çekildiğinde karıncalar balıkları, sular yükseldiğinde balıklar karıncaları yer. Dünyanın en güçlü silahı kalem, en önemli mühimmatı da beyin, o halde hayli güçlü bir adamım, etkili olmam kafiristana hicret edebilmeme bağlı,) uygulandı. Niçin muhalefet partileri, muhalif ekonomistler bu konuyu tartışmadılar? İflas eden şirketleri saymazsak borsa tarihinin en mağdur hissedarı herhalde Halkbank yatırımcısıdır. Birinci halka arz ile ikinci halka arzı fiyatlarını enflasyondan arındırılmış biçimde hesaplarsanız işin vahametini anlarsınız. O arzlar yapılırken (2007'de 8 tl, 2012'de 15.10 tl) başka bir hükümet yoktu, şimdikiler görev yapıyorlardı. İfade özgürlüğü o derece kısıtlandı ki cebimizden paramızı alsalar kolluk kuvvetine başvurmaktan korkar olduk, hiçbir konuda fikir beyan edemiyoruz, birisine selamünaleyküm desek yatırım tavsiyesi değildir diye ekliyoruz. Billahi bu kadar bunaltıldık. Hayır, meraklısı değilim, bu coğrafyada hiçbir kurumla aidiyet bağı hissetmiyorum, modern ülkelerden birinden yerleşim vizesi alabilsem bir saniye durmam, derhâl kaçarım, ölene dek İngilizce okurum, yazarım. Halkbank'ı örnekleyeyim, aynı mantıkla Vakıfbank mevzusu da anlaşılabilir. Borsacı hisseyi niye alır? Piyasa değerine bakar, gerçekte şuraya ulaşması gerekir der, yatırım yapar. Halkbank'ı 12.9 milyar usd piyasa değerinden halka arz ettiler, 1 milyar piyasa değerine gerilediğinde bedelli sermaye attırdılar, küsuratı tamamlayalım, net ifade olsun diye yüzde yüz diyelim. Fiktif bir işlemle firmanın değeri bir anda ikiye katlandı, 2 milyar dolara ulaştı, ayrıca halka açıklık oranı yarı yarıya azaldı. Kısacası devletin gelecekte yeniden arz edebileceği hisseler yaratıldı, borsacının ortaklık payı yani temettü hakkı yarıya düştü. İşin trajik yanı 12.9 milyar usd piyasa değerinden halka arza katılan vatandaşın reel kara geçmesi için artık 25.8 milyar usd üstünde bir piyasa değerine ulaşması gerekecek. Medyada bu bedelli sermaye artırımını matah bir şey gibi gösterdiler, CHP, İYİ PARTİ vs partilerden itiraz eden olmadı. Benim elimden tutan hukukçu, avukat, ... olsa kararın iptali için uluslararası mahkemeler dahil her platforma başvururdum. Yanlış değerlendirdiğimi, yatırımcının korunduğunu iddia edebilirsiniz. O tezinizi hemen çürüteyim: Amaç yatırımcıyı korumak olsaydı bunun son derece kolay bir yolu var: İki yıldır bankaların temettü dağıtımını yasaklıyorlar, herhalde seneye de aynı yolda yürürler, bu meseleyi karıştırmayayım. Madem sermayesi güçlensin istiyorsun, eyvallah, yüzde 300 bedelsiz sermaye artırımı yapardın, zaten yedekler buna müsait, üstelik hazinenin kasasından şimdikinden az para çıkardı. Yüzde 300 bedelsiz sermaye artışında ne olurdu? Sokaktaki simitçi dahi bilir, Halkbank tavanları kitlerdi. E, sen borsacının mağduriyetinden sorumlu değil misin? Fiyattaki tarihi düşüşün müsebbibi ben miyim? Durumu gayet açık biçimde izah ettim. Halkbank eskiden on misli ucuzdu, o kararla beş misli ucuz oldu. Tabii halka arz fiyatını baz alıyorum, şahsi kanaatimi kendime saklıyorum. Şimdi elinizi vicdanınıza koyun, bu sermaye artırımı borsacının iyiliği için yapıldı diye Kur'an'a el basabilir misiniz? Şayet evet diyebiliyorsanız, dünyanın en aşağılık insanı olduğumu kabul ediyorum. Benim fikrimce devlet Halkbank hissesini halka arz ettiği fiyattan geri almalı, hisse borsa kotundan çıkarılmalı, yoksa bir asır sonra bile bugünler yad edilir. Geri alımda enflasyondan arındırılmış rakam yahut usd tercih edilebilir, orası yansız bir komisyonca belirlenebilir. Alım yahut satım tavsiyesi yapmadığıma dikkatinizi çekerim. Hazreti Ömer adaletini arıyorum, mevcut durumu içime sindiremiyorum. Ayrıca şunu da vurgulayayım: Aşağı yukarı iki yıldır borsadayım, 2008 global krizinde dalmış ve çıkmıştım. Şerefim üstüne yemin ederim, borsada Halkbank'tan daha kötü performans gösteren hisse görmedim. Varsa yazın, öğreneyim. Yanlış anlaşılmasın, son altı, yedi senelik düşüşü kastetmiyorum, borsanın dipten döndüğü anlardaki gidişatı yazıyorum. E, bu bedelli sermaye artırımını iki yıl önce borsaya girerken bilseydim, tahmin edebilseydim, elbette kağıttan uzak dururdum, diğer kelepirlere yönelirdim. Şöyle noktalayayım: Veri sağlayıcılar fiyatı niye ayarlamadılar? Temettü ve sermaye artırımında bu yapılmalı, nedense es geçildi. Halkbank'ın fiyatı 6 liraysa eski duruma göre 12 lira oldu ama yatırımcı bu sıçrayıştan bir kuruş kazanamadı, üstelik halka açıklık oranı yarı yarıya azaldığı için şirketteki payı düştü, gelecekte daha az temettü alacak, en kötüsü de birinci ve ikinci halka arzdaki kadar bir hisse tekrar halka arz edilebilecek. Bu durumu muhalefet partileri niçin görmezlikten geliyor? Devlet halkına karşı ticari menfaat güder mi? Tüketici hakları diye bir hadise var, kusurlu mal iade ediliyor. Halkbank'ın davası devam ederken kamuoyuna "hiçbir olumsuzluk olmayacak" içerikli demeçler veren şahıslar 10, 9 ve 8 liranın üstünde mini ralliler yaşanmasına sebep oldu. Bunların hukuki skandal olduğunu ta o günlerde twitter hesabımda yazmıştım. Dürüst olalım, bir kelimemi yalanlayacak bir kişi varsa canlı yayında karşıma çıksın, boyunun ölçüsünü alayım, bir tek yanlışımı bulsun, tüm mal varlığımı onun üstüne bağışlayayım, şeref ve namus sözü!

MP3 denilen zımbırtı nelere kadirmiş


Senelerden beri cep telefonuma istediğim müziği zil sesi olarak seçmek istiyordum ama başaramıyordum. Yirmi yıl önce melodiler cüzi bir meblağ karşılığında yükleniyordu, şimdi o imkandan da mahrum kaldık. Geçenlerde ucuzundan bir mp3 aldım, cebe taktım, youtube downloader ile parçaları indirdim, ondan sonra kafamda şimşek çaktı, playstore'de şarkıları kesen programlar buldum, mp3 kesici filan deniliyor, yükledim, gerisi çorap söküğü gibi geldi, en sevdiğim eserlerin nakarat kısımlarını ayarladım, cebime çağrıi mesaj, mail sesi olarak ayarladım. Ne kolaymışmeğer, kimse bilmiyor yahut bilenler de millete anlatmıyor.

Cumartesi, Temmuz 11, 2020

Youtube


Youtube ayarlarında değişiklik mi var, cepten yüklemek mi değiştirilmiş, bilemiyorum, sorunu çözebilirsem, cepten yahut laptop üstünden kısa videolar yükleyebilirim, çeşitli konularda kükreyebilirim. Aman bre deryalar!

Salı, Temmuz 07, 2020

Muhalefet ve medyanın gerçek yüzü


Borsa endeksi 17 Mart 2020'de 81 936'ya geriledi, ondan önce de atağa kalkmıştı, fakat Corona salgını paniğe yol açtı, kimi yatırımcı don gömlek sattı, derken borsa enflasyondan arındırılmış hesapla 2001 krizinin çok daha altında bir rakamı test etti. İyi de o esnada medyadaki muhalif yorumcular ve muhalefet partilerinin sözcüleri neler anlatıyordu? Hepsi karamsardı, kötü günleri geride bıraktık artık en kötü günler yaşanacak diyorlardı. Ne oldu? Borsa tayyare gibi uçtu, o günden beri yükseliyor. Neymiş? Yabancı sermaye aylardan beri çıkıyormuş, ekonomi çökecekmiş, cart curt, sen bunları külahıma anlat! Ekonomi profesörleri, borsa yorumcuları, ... alayı zırcahil tipler, yanlış öğretileri papağan gibi ezberlemişler, zihinleri dumura uğramış. Ayrıca hiçbiri bağımsız değil, maaşlarını veren patronlarının hoşuna gitmeyecek tek bir söz söyleyemezler, yoksa işsiz kalırlar. Muhalefetle iktidarın kol kola yürüdüğünü yıllardır söylüyorum, yazıyorum ama kime anlatabilirim? Hepsinin kaynağı aynı, egemen gücün emir eri olan şahısları farklı yelpazede sanıyoruz, halbuki direktifleri yerine getiriyorlar, kendilerine biçilen rolü oynuyorlar. Bizim iktisadi öngörülerimizi paylaşmamız tam da bu yüzden yasaklanıyor, benim veya birinin "borsa yükselecek, düşecek" yollu yazısının kime zararı olabilir? Kalantorlar haricinde kimsenin fikir açıklamasına izin verilmiyor. Adamlar zarar etme pahasına bize ne yapacaklarını açıklayacaklar, "satacağım, alacağım" diyecekler, biz de kar edeceğiz. Vay be, ne büyük fedakarlık, gözlerim yaşardı.

Pazartesi, Temmuz 06, 2020

Alkol alımım sıfıra düştü


İçkinin hiçbirini sevmedim, bir tek Doğubayazıt'ta sütle içtiğim Malibu hoşuma gitmişti, sonradan sütkolik oldum, sütle balı karıştırdım, çoğu gün süt komasına girdim, Malibu'ya ihtiyacım kalmadı, fakat rakı, viski, şarap, bira türü şeylerden hoşlanmadım. Çok neşelendiğimde bira içiyordum, artık onu da bıraktım, çünkü Coni'nin gidişinden sonraki birkaç haftayı saymazsak son yıllarda keyfim gıcır, hele son aylarda dünyaya yeniden gelmiş gibiyim, bu durumda her akşam bir galon, fıçı, ... devirmeliyim, zilzurna dolaşmalıyım. Öyle ya, neşeliyken içiyorum. Geçin o işleri, bana süt, ayran, limonata getirin, gerisi sizin olsun. Bir damla alkol almayalı herhalde bir seneyi geçmiştir. Aman bre!

Çarşamba, Temmuz 01, 2020

Salon sporunu bugünden itibaren bıraktım


Corona yüzünden salonlar kapatılmıştı, 1 Haziran 2020'de açılınca bir aylığına üye olmuştum, fakat şartları beğenmedim, ortam iyileşene kadar evde spor yapmaya karar verdim, şinav, jimnastik ve karın kası egzersizleri ile idare edeceğim. Bir yerde barfiks olsaydı harika olurdu ama yok.

Cumartesi, Haziran 27, 2020

Orhan Pamuk okumak TCK maddelerine eklenmeli


Orhan Pamuk'u okumaktan daha büyük bir işkence olabilir mi? Herhangi bir romanına otuz sayfa tahammül edebilmek her babayiğidin harcı mı? Bence Türk Ceza Kanunu'na "İki sene boyunca Orhan Pamuk kitabı okuma" diye bir madde eklense, caydırıcı etkisi idamı aratmaz. Düşünmesi bile korkunç, eyvah, kaçın, Orhan Pamuk geliyor. Müslüm Baba'nın konserinde bağrını jiletleyen abimiz Kara Kitap'ın yirminci sayfasına geldiğinde herhalde harakiri yapar. Yaktın bizi Orhan Pamuk, her satırın yamuk, şu milleti edebiyata düşman ettin.

Perşembe, Haziran 25, 2020

Google.books demin beni terletti


Google.books vergi bilgilerimi istedi, kitaplarımı yükleyen hoca kaydetmişti, bu işlerden hiç anlamıyorum. Neyse, zor bela girdim, bana acayip sorular yöneltildi, Amerika'da bir firma olmadığımı, ikamet adresimi filan yazdım. İşin komiği devlet beni Ankara'da oturuyor farz ediyor, üç ay önce 25 Mart 2020'de boşalttığım evim ikametgahım gözüküyor. Burada anlatmıştım, E-devlet üstünden başvurduğum halde sorun çözülmedi. Kısacası ben aslında yokum, var numarası yapıyorum. :) Şıkları boş bırakmamak lazımmış, vergi oranını yüzde 15 yazdım, aslında uçtum, çünkü edebi kazançların stopajına dair hiçbir şey bilmiyorum. Ankara'da devlet kademelerine sormuştum, e-kitaplar vergiden muaf denilmişti. Konuyu bilen yok, öğrensem gereğini yaparım. Gerçi kitaptan bir kuruş kazanmayı hayal etmiyorum ama 1 liralık hasılat vergiye tabi ise illaki öderim. Suda hile var, bende yok, yalnız aklım karıştı, google.books niçin beni sorguya çekti? Ortada para olsa neyse ne, bu iş nereden çıktı? Destek alacağım kimse yok, zırcahil olduğum bir alan, internet bilgim zayıf, beni niye bocalatıyorlar? Yazarlığa maddi amaçla girmedim, aklımdan bile geçirmedim, hele buraya korunmak için geldim, Türkiye'de birtakım güçler benle uğraşıyorlar, askeriyeden beri yakamı bırakmıyorlar, kitaplarımın dağıtımını ve satışını engelliyorlar. Yurt dışına gideceğim, İngilizce yazacağım, yayımlanmışları başka dillerde okurlara ileteceğim. Bir nevi google.books'a sığındım, eserlerimin geleceğini garantiye aldım, nelerle boğuşuyorum? Kitap kapaklarımı ben tasarladım, karikatüristlere her birini 100 liraya çizdirdim, herhalde o meblağı yirmi sene sonra filan teliften çıkartırım. :) Cepten siteye tıkladım, abidik gubidik satırları doldurdum. Vergi kaçırmaktan daha büyük bir alçaklık var mıdır? Rüşvet, zimmet, irtikap, hırsızlık da soysuzluktur ama vergisini tam ve zamanında ödemeyen biri benim gözümde aşağılıktır.

Pazartesi, Haziran 22, 2020

Avrupa'da anca hela temizleyecek kelleler


Avrupa'da anca hela temizleyecek yahut işsizlik maaşı alacak kelleler bir şekilde makam, statü, servet ediniyorlar, hot zot ediyorlar. Bense uygar ülkelerde el üstünde tutulurum, saygı görürüm. Arif olan anlar. Gelecekte bir gün gelecek, Horgeneral gabileri elek gibi delecek. Anayasa ve babayasa cevaz vermiyor, yoksa epey karalardım.

Cumartesi, Haziran 13, 2020

Şampiyonlar Ligi Finali (2020) niçin Türkiye'den alındı?


Şampiyonlar Ligi finali (2020) İstanbul'da oynanacaktı, UEFA corona salgını yüzünden karar değiştirdi, maçı Portekiz'e verdi. Niye? Özgür ve bağımsız Türk basını bu meseleyi hiç eşelemedi. Devlet görevlileri Covid-19 ile mücadelede üstün performans sergilediklerini söylüyorlar ve şişiniyorlar, acaba gavur farklı mı düşünüyor?

Sandalet


Yurdum ayakkabılarından el aman çektim, Paramatör'de zaman ve mekan isimlerini verdiğim üzere canım yandı, çözümü buldum, artık sandalet giyiyorum. Mevsimsel bir giyecek ama olsun, ben de kalıcı değilim, corona salgınının bitmesini bekliyorum, dünya normale dönünce yolcudur Abbas, bağlasan durmaz. Sandalet şahane bir şey, zannederim Sezar, İskender, Napolyon gibi şahsiyetler de sandalet giymişler. Kendimi muzaffer bir komutan gibi hissediyorum, yıllardan beri ilk kez ayağımı vurmayan, sıkmayan, ... bir şeye rastladım.

Cuma, Haziran 12, 2020

Dövizi bozdurduğuma da borsaya girdiğime de çok pişman oldum


Kamu bankalarının bedelli sermaye artırımı beni Türkiye piyasalarından tamamen soğuttu, kıblemi şaşırdım, bu kadar da olmaz dedim, en çok da muhalefet partilerinin, muhalif ekonomistlerin, akademisyenlerin, yorumcuların suspus durmalarına üzüldüm. Kararın medyada tartışılmasını hatta mahkemelerde iptal davası açılmasını beklerdim, maalesef hayal kırıklığına uğradım. Şimdi işin iç yüzünü açıklasam, suç sayılacak, SPK yasağını ihlal ettiğim için kovuşturma başlatılacak. Ne yazabilirim? Güreşçi Hamza Yerlikaya Vakıfbank yönetim kurulu üyesi olmuş, benim gibi cahillere susmak düşer. İki konuda hayatımın hatasını yaptım: Bir, darbeye karşı durdu diye Erdoğan'ı kayıtsız şartsız destekledim, dövizi satın dediği için bir daha arbitraja bulaşmadım, usd, euro, gbp defterini kapattım, liraya geçtim. İki, borsaya girdim, oysa doksanların borsasının yerinde yeller esiyordu, 2008 global krizinde de IMKB'ye dalmıştım, o zamanki piyasa daha şeffaftı, şimdikinden katbekat güzeldi. İfade özgürlüğü olmadığı için detaylandırmayacağım, şu kadarını aktarayım, gerisini izanınıza bırakayım: Eskisi kadar usd alabilecek portföy büyüklüğüne eriştiğim anda borsadan çıkarım, arbitraj ile yurt dışı borsalar arasında tercih yaparım. Beni tanıyanlar bilirler, maddiyata hiç önem vermem, ancak haksızlığa tahammül edemem. Şu saatten sonra borsadaki hissem 10 misli değerlense bile şahit olduğum mevzuları unutamam. Finans alemindeki dejenerasyonu kitaplarımda da yazdım, kim okuyor? Hepsi google.books'ta, Türkiye vergi rekortmeni niçin on milyon dolar civarında ödüyor? Bunları merak ediyor musunuz? Doğruyu konuşmak için iki kişi gerekir: doğru söyleyen, doğru dinleyen. Gafile kelam, nafile kelam!

Twitter icabına bakmış


Çarşamba, Haziran 10, 2020

Tarak kafalı


Ülkemiz asabimanyak dolu, övseniz de sövseniz de muhatabınız cinlenebiliyor. En iyisi susmak yahut hiciv yoluyla içinizi kusmak... Kafasında tüy kalmamış adama kabak kafalı yahut kel diyemiyorsunuz, mahkemelik oluyorsunuz, o reddeye geldik. Çözümü buldum, madem saçsızlıktan dolayı derin bir komplekse kapılmış, o zaman teselli verelim, tarak kafalı diyelim, o da gür saçım var sansın, dazlağını tarasın.

Memleketi yasağa boğdular


Kitap yazmayı ve yayımlatmayı bırakın sosyal medyada fikir açıklayamıyoruz, tweet atamıyoruz, zira mahkemeye veriliyor, erişim yasağı isteniyor. Gerçi twitter bizimkileri tanımış, yaptırım uygulamıyor, bilgilendiriyor, fakat mahkemeleşme ve olası masrafları ödeme korkusuyla tweetimizi siliyoruz. Sıkıysa silme! Bu çağda bu kadar baskıcı bir rejim olur mu? Oldu bile, ister inan ister inanma, rüyanı dahi kamuyla paylaşamazsın. İşin cılkı çıktı, finansal alanlarda dahi bizi susturdular, şimdilerde borsa ekranını açtığımda karşıma SPK tebligatı çıkıyor, maille aynı uyarı gönderilmişti, yetmemiş ki iyice korkutuyorlar. İfade özgürlüğünün kırıntısı yok, olsaydı neler yazardım, özellikle kamu bankalarının çekirdek sermayelerinin artırılması olayının gerçekte ne olduğunu bilimsel biçimde anlatırdım. Korkunç şeyler yaşanıyor, anlamak mümkün değil! Bana para verseler borsaya dair beklentilerimi paylaşmam, fakat niçin yasaklandığını anlayamıyorum. Aracı kurumlar hisselere alım, satım fiyatı koyuyor, bize öneri yapıyor, biz susuyoruz, sadece onları dinliyoruz, okuyoruz. Bu ne demek? Ekonomi profesörü, borsa yorumcusu, arge departman görevlisi maaş karşılığı çalışan bir vatandaştır, bizden farkı yoktur, hatta daha bilgisizdir, kendisine doğru diye belletilen yanlışları beynine zerk ettiği için hemen her sözü gerçeklerden kopuktur, zaten patronlarından onay almayan bir beyanat bize yansıtılmaz. Demem o ki milyar dolarlık portföyü olan kişi, dişi, ... bizi doğru bilgilendirecek, ben satacağım, siz de satın yahut ben alacağım, siz de alın diyecek, dolayısıyla bize kazandıracak, tabii kendisi zarar edecek. Vay be, ne büyük fedakarlık, gözlerim yaşardı. Yasakçılığın ardındaki sis perdesini aralayabildiniz mi? Birisi beni eleştirse, yazınsal hatalarımı gösterse, sevinçten havalara uçarım, çünkü katkı sağlar, o vesileyle gelişirim. Her tür kritiği yasaklarsan, sansürü ağırlaştırırsan o zaman gıllıgıştan şüphelenirim. Tıraşı keseyim, Türkiye'nin ifade özgürlüğü ve demokrasi mevzularında ciddi hamlelere ihtiyacı var.

Salı, Haziran 09, 2020

Muhtemelen ilk kez bu kadar kaliteli besleniyorum


Coni gitti, pasaportu kaptım, Belgrad biletini aldım, ancak corona yüzünden uçuş iptal edildi, ev sahibi başka kiracı bulmuştu, şimdiki mekanıma geldim, ömrümde ilk kez bu kadar leziz yiyecekleri, meyveleri yeme fırsatı buldum. İdeal diyete gayet yakın program uyguluyorum, salonlar da on gün önce açıldı, hayvanvari antrenman yapıyorum, önümüzdeki aylarda semeresini görürüm. Sol şeridi boşaltın!

9 Haziran 2020, antrenman bitimi


Pazartesi, Haziran 08, 2020

Orduevi giriş yasağım sürüyor


Orduevi ve askeri sosyal tesislere girişim üç yıllığına yasaklanmıştı, Paramatör'de detaylıca anlatmıştım, iki-üç ay sonra filan süre bitecek, emin değilim, hiç girme ihtiyacı hissetmedim, fakat kimseye 6 aydan fazla ceza verildiğini duymadığım için durumumu merak ettim, iddiaya girmeye hazır olduğum neticeyi gördüm, yasak kaldırılmamış. Bu balyoz beni uyandırdı, yoksa uyuyacaktım, darbeye karşı durdu diye reisi övecektim. Kararın ardından cumhurbaşkanına üç kez dilekçe verdim, filancayı şikayet edeceğim, özel ifade vereceğim dedim, zira yolladığı emekli albay vasıtasıyla beni tehdit etmişti, "adım adım izliyoruz, ayağını denk alsın, mahkemeye vereceğim, tüm parasını alacağım," demişti ki TCK'ya göre açık bir suçtur, gelgelelim dilekçelerime geri dönülmedi, birisini elden Külliye'ye vermiştim, twitter'dan tarih ve sayı ile hatırlatmıştım. Tarihe not düşmek için yazayım dedim. Bunların korkusuyla üç yıldır sosyal medyadan uzaklaştım, son iki eserime yayıncı bulamadım, hepsini google.books'a yükledim. Meşhur bir söz var: Gelgit esnasında sular çekilince karıncalar balıkları yer, sular yükselince balıklar karıncaları yer. Sap döner, keser döner, gün gelir, hesap döner. Benim vergimle benim için inşa edilen tesise girişimi kim, ne hakla yasaklayabilir? Mahkeme kararı yok, orası kimsenin tapulu malı değil, engelleyişin hukuki dayanağı var mıdır? Not: Mahkemeye vermek istedim, BM dahil her platforma taşırdım, sivil avukatlar bizim alanımız değil dediler, asker orjinli avukatlar davayı almadılar.

Pazar, Haziran 07, 2020

Meyve cennetindeyim


Arkadaş, Corona yüzünden uçuşum iptal oldu, evi boşaltacağım dediğim için ev sahibi yeni kiracı buldu, dımdızlak ortada kaldım, neyim varsa biradere verdim, yer aramaya başladım, vaktiyle birinci sicil amirim olan (o kurmay albaydı, ben yüzbaşıydım,) komutanım imdadıma yetişti, Almanya'da yaşayan ablamın dairesine gel dedi, hoplaya zıplaya koştum, cennete kondum. Vay be! Çanakkale'de görev yaptığım yıllarda meyve manyağıydım, korkunç spor yapıyordum, vitaminleri depoluyordum. Sonradan Ankara'ya geldim, hayatım kaydı, doğru dürüst meyve yiyemedim, hepsi çürük, kurtlu, ham, ... üstelik pahalı, maalesef marketlerde kaliteli gıda seyrek görülüyor. Şimdiki mekanımı sormayın, şehir süper, ayrıca en lüks mahallesinde oturuyorum, her şeyi bu mahalleye göre programlamışlar. Haftada dört gün pazar var, üçü en çok beş dakika yürüyüş mesafesinde; stadyum 3 dk, valilik 5-6 dakika, kütüphane 7 dakika, en uzağı 5 dakika yürüyüş mesafesinde 3 BİM, 3 A-101, 3 Şok, 1 Pehlivanoğlu, 1 Migros var. Ayrıca 15 dakika ötede başka kütüphane, 25 dakika yürümeyle üçüncü kütüphane var. Üç katlı binamızın her katında iki daire var, en üstte demleniyorum, bina komple ev sahibeme aitmiş, eşi bir buçuk yıl önce vefat etmiş. Elektrik, su, doğal gaz ev sahibinin üstüne kayıtlı, buzdolabı, fırın, tv, ... aklınıza ne geliyorsa var, pencere sineklikli, klima dahi konulmuş, konforlu yaşam diye buna derim. Her şey mükemmel, bir de devlet beni nüfusa kaydetseydi daha güzel olacaktı. Kira kontratı yok, geçici yerleştim, Corona vaziyetleri düzelene dek Türkiye'de kalmak zorundayım, bu süreçte hem borsada rızkımı çıkarırım hem İngilizce dağarcığımı geliştiririm. Tüm zamanların en iyi Türk yazarı olduğumdan şüphem yok, fakat bu ülkede yok sayılacağımı, kitaplarımı yayımlatamayacağımı da biliyorum, illa hicret etmeliyim, eserlerimi yabancı dillere çevirtmeliyim, bundan sonra İngilizce yazmalıyım. Evet, Corona bana yaradı, olağanüstü bir mevzide siperlendim, fakat büyüye kapılmayacağım, hedeften sapmayacağım. Geçen hafta salonlar açıldı, antrenmana başladım, adalenin ilmini yaptım, bu yaşta olabilecek en güzel görünüme kavuşacağım, tabii doğal beslenmeyle olacak, protein tozu, stereoids, anabolizan gibi absürtlüklere hiç heveslenmedim. Pazarlarda çok ucuza ve taptaze meyve bolluğu var, dün 1 kilo kiraz ile 4 şeftaliyi iç ettim. Bu sabah 4 şeftali ile başladım, devamı gelecek. Domates, erik, kavun, karpuz, ... kalitesini görseniz kafayı üşütürsünüz. Piliç gril ile kömürde piliç ızgaraya (kanat, pirzola vs alternatifler var) zaten abone oldum. Kısacası muhteşem besleniyorum, spor salonu da harika, gerisi bana kaldı. Tutmayın beni, pek yakında baklavaları dizerim. Aman bre!

7 Haziran 2020


Cumartesi, Haziran 06, 2020

Borsada rekor kırıldı


İstanbul Borsası 1993'de 12 gün art arda yükselmişti, cuma günü 13 gün ile rekor kırıldı. Pazartesi rekor gelişecek mi, göreceğiz; yalnız inzibati tedbirler olmasaydı sonuç değişebilirdi. Corona salgınına rağmen global piyasalar coştu, bizim ekonomimiz zaten dibe vurmuştu, ortama uyduk, rekor kırdık. Taban ve tavan limitlerindeki sınırlamalar, devre kesicinin devreye girişindeki yeni düzenlemeler, açığa satış yasağı filan artık kalksın, yatırımcı rahatlasın. Neymiş, 27,Temmuz 2020'de endeksten iki sıfır atılacakmış. Sen önce normale dön, ondan sonra düzenleme yap!

Cumartesi, Mayıs 30, 2020

1 Haziran 2020:Milat


Corona dolayısıyla başlatılan kısıtlamalar 1 Haziran 2020'den itibaren hafifletilecek. Beni spor salonları ve kütüphanelerin açılışı ilgilendiriyor, başka hiçbir şeye ihtiyacım yok. Şunun şurasında 48 saat kaldı, bundan sonra hayatımda yeni bir sayfa açılacak. Borsa, para pul hepsi hikaye, artık iki alana odaklanacağım, gece gündüz İngilizce roman okuyacağım, dağarcığımı geliştireceğim, bir de mükemmel spor yapacağım, diyeti de rayına oturtturursam, daha doğrusu güvenilir gıda satılan bir mekan bulursam sonuç muhteşem olur, baklavalar dizilir. Sosyal medya, internet sörfü, cart curt, zaten yoktu, şimdi sözü bile edilemez. Ankara'da uydudan maç izliyordum, İngiltere, İspanya, Almanya, İtalya liglerinin yayın akışını öğrenmek için uyduruk bir facebook hesabı açmıştım, artık ihtiyacım kalmadı, Kablo TV'ye üye oldum, o hesabı tamamen sildim. Çok güzel günler göreceğim, hissediyorum, sonrası için umut doluyum, yazmak ve okumak için yaşıyorum, bu nedenle 100 milyar usd teklif edilse bile Türkiye'de kalmam, ileride yurt dışına yerleşirim, İngilizce şaheserler üretirim; bir de sportif ideallerimi gerçekleştiririm. Sol şeridi boşaltın, iki gün sonra yeniden doğacağım.

Pazartesi, Mayıs 25, 2020

Pasaportumun süresi hiç kullanmadan bitecek


Coni 23 Şubat 2020 Pazar günü vefat etti, 26 Şubat 2020 Çarşamba günü bir yıllık harcı yatırdım, pasaport için başvurdum, 3 Mart 2020 Salı pasaportum kargoyla gönderildi, 4 Mart 2020 Çarşamba internet uygulamasıyla 30 Mart 2020 saat 14.45 Sabiha Gökçen-Belgrad uçak biletimi Pegasus'tan aldım, uçuş 16 Mart 2020 Pazartesi iptal edildi, bilet ücretimin iadesini istedim, üç gün içinde iade edileceği ibaresi ekranda belirdi, derken pasaporta verdiğim 464.40 lira da Pegasus'un ödemediği 370 lira da havaya uçtu. Hicret edelim dedik, sermayeyi kediye yükledik.

Turkey

I will be sixty in six months, I have never come across a solid product or a reliable person in Turkey (except for my late father). Goods, f...