Çarşamba, Temmuz 01, 2020

Salon sporunu bugünden itibaren bıraktım


Corona yüzünden salonlar kapatılmıştı, 1 Haziran 2020'de açılınca bir aylığına üye olmuştum, fakat şartları beğenmedim, ortam iyileşene kadar evde spor yapmaya karar verdim, şinav, jimnastik ve karın kası egzersizleri ile idare edeceğim. Bir yerde barfiks olsaydı harika olurdu ama yok.

Cumartesi, Haziran 27, 2020

Orhan Pamuk okumak TCK maddelerine eklenmeli


Orhan Pamuk'u okumaktan daha büyük bir işkence olabilir mi? Herhangi bir romanına otuz sayfa tahammül edebilmek her babayiğidin harcı mı? Bence Türk Ceza Kanunu'na "İki sene boyunca Orhan Pamuk kitabı okuma" diye bir madde eklense, caydırıcı etkisi idamı aratmaz. Düşünmesi bile korkunç, eyvah, kaçın, Orhan Pamuk geliyor. Müslüm Baba'nın konserinde bağrını jiletleyen abimiz Kara Kitap'ın yirminci sayfasına geldiğinde herhalde harakiri yapar. Yaktın bizi Orhan Pamuk, her satırın yamuk, şu milleti edebiyata düşman ettin.

Perşembe, Haziran 25, 2020

Google.books demin beni terletti


Google.books vergi bilgilerimi istedi, kitaplarımı yükleyen hoca kaydetmişti, bu işlerden hiç anlamıyorum. Neyse, zor bela girdim, bana acayip sorular yöneltildi, Amerika'da bir firma olmadığımı, ikamet adresimi filan yazdım. İşin komiği devlet beni Ankara'da oturuyor farz ediyor, üç ay önce 25 Mart 2020'de boşalttığım evim ikametgahım gözüküyor. Burada anlatmıştım, E-devlet üstünden başvurduğum halde sorun çözülmedi. Kısacası ben aslında yokum, var numarası yapıyorum. :) Şıkları boş bırakmamak lazımmış, vergi oranını yüzde 15 yazdım, aslında uçtum, çünkü edebi kazançların stopajına dair hiçbir şey bilmiyorum. Ankara'da devlet kademelerine sormuştum, e-kitaplar vergiden muaf denilmişti. Konuyu bilen yok, öğrensem gereğini yaparım. Gerçi kitaptan bir kuruş kazanmayı hayal etmiyorum ama 1 liralık hasılat vergiye tabi ise illaki öderim. Suda hile var, bende yok, yalnız aklım karıştı, google.books niçin beni sorguya çekti? Ortada para olsa neyse ne, bu iş nereden çıktı? Destek alacağım kimse yok, zırcahil olduğum bir alan, internet bilgim zayıf, beni niye bocalatıyorlar? Yazarlığa maddi amaçla girmedim, aklımdan bile geçirmedim, hele buraya korunmak için geldim, Türkiye'de birtakım güçler benle uğraşıyorlar, askeriyeden beri yakamı bırakmıyorlar, kitaplarımın dağıtımını ve satışını engelliyorlar. Yurt dışına gideceğim, İngilizce yazacağım, yayımlanmışları başka dillerde okurlara ileteceğim. Bir nevi google.books'a sığındım, eserlerimin geleceğini garantiye aldım, nelerle boğuşuyorum? Kitap kapaklarımı ben tasarladım, karikatüristlere her birini 100 liraya çizdirdim, herhalde o meblağı yirmi sene sonra filan teliften çıkartırım. :) Cepten siteye tıkladım, abidik gubidik satırları doldurdum. Vergi kaçırmaktan daha büyük bir alçaklık var mıdır? Rüşvet, zimmet, irtikap, hırsızlık da soysuzluktur ama vergisini tam ve zamanında ödemeyen biri benim gözümde aşağılıktır.

Pazartesi, Haziran 22, 2020

Avrupa'da anca hela temizleyecek kelleler


Avrupa'da anca hela temizleyecek yahut işsizlik maaşı alacak kelleler bir şekilde makam, statü, servet ediniyorlar, hot zot ediyorlar. Bense uygar ülkelerde el üstünde tutulurum, saygı görürüm. Arif olan anlar. Gelecekte bir gün gelecek, Horgeneral gabileri elek gibi delecek. Anayasa ve babayasa cevaz vermiyor, yoksa epey karalardım.

Cumartesi, Haziran 13, 2020

Şampiyonlar Ligi Finali (2020) niçin Türkiye'den alındı?


Şampiyonlar Ligi finali (2020) İstanbul'da oynanacaktı, UEFA corona salgını yüzünden karar değiştirdi, maçı Portekiz'e verdi. Niye? Özgür ve bağımsız Türk basını bu meseleyi hiç eşelemedi. Devlet görevlileri Covid-19 ile mücadelede üstün performans sergilediklerini söylüyorlar ve şişiniyorlar, acaba gavur farklı mı düşünüyor?

Sandalet


Yurdum ayakkabılarından el aman çektim, Paramatör'de zaman ve mekan isimlerini verdiğim üzere canım yandı, çözümü buldum, artık sandalet giyiyorum. Mevsimsel bir giyecek ama olsun, ben de kalıcı değilim, corona salgınının bitmesini bekliyorum, dünya normale dönünce yolcudur Abbas, bağlasan durmaz. Sandalet şahane bir şey, zannederim Sezar, İskender, Napolyon gibi şahsiyetler de sandalet giymişler. Kendimi muzaffer bir komutan gibi hissediyorum, yıllardan beri ilk kez ayağımı vurmayan, sıkmayan, ... bir şeye rastladım.

Cuma, Haziran 12, 2020

Dövizi bozdurduğuma da borsaya girdiğime de çok pişman oldum


Kamu bankalarının bedelli sermaye artırımı beni Türkiye piyasalarından tamamen soğuttu, kıblemi şaşırdım, bu kadar da olmaz dedim, en çok da muhalefet partilerinin, muhalif ekonomistlerin, akademisyenlerin, yorumcuların suspus durmalarına üzüldüm. Kararın medyada tartışılmasını hatta mahkemelerde iptal davası açılmasını beklerdim, maalesef hayal kırıklığına uğradım. Şimdi işin iç yüzünü açıklasam, suç sayılacak, SPK yasağını ihlal ettiğim için kovuşturma başlatılacak. Ne yazabilirim? Güreşçi Hamza Yerlikaya Vakıfbank yönetim kurulu üyesi olmuş, benim gibi cahillere susmak düşer. İki konuda hayatımın hatasını yaptım: Bir, darbeye karşı durdu diye Erdoğan'ı kayıtsız şartsız destekledim, dövizi satın dediği için bir daha arbitraja bulaşmadım, usd, euro, gbp defterini kapattım, liraya geçtim. İki, borsaya girdim, oysa doksanların borsasının yerinde yeller esiyordu, 2008 global krizinde de IMKB'ye dalmıştım, o zamanki piyasa daha şeffaftı, şimdikinden katbekat güzeldi. İfade özgürlüğü olmadığı için detaylandırmayacağım, şu kadarını aktarayım, gerisini izanınıza bırakayım: Eskisi kadar usd alabilecek portföy büyüklüğüne eriştiğim anda borsadan çıkarım, arbitraj ile yurt dışı borsalar arasında tercih yaparım. Beni tanıyanlar bilirler, maddiyata hiç önem vermem, ancak haksızlığa tahammül edemem. Şu saatten sonra borsadaki hissem 10 misli değerlense bile şahit olduğum mevzuları unutamam. Finans alemindeki dejenerasyonu kitaplarımda da yazdım, kim okuyor? Hepsi google.books'ta, Türkiye vergi rekortmeni niçin on milyon dolar civarında ödüyor? Bunları merak ediyor musunuz? Doğruyu konuşmak için iki kişi gerekir: doğru söyleyen, doğru dinleyen. Gafile kelam, nafile kelam!

Twitter icabına bakmış


Çarşamba, Haziran 10, 2020

Tarak kafalı


Ülkemiz asabimanyak dolu, övseniz de sövseniz de muhatabınız cinlenebiliyor. En iyisi susmak yahut hiciv yoluyla içinizi kusmak... Kafasında tüy kalmamış adama kabak kafalı yahut kel diyemiyorsunuz, mahkemelik oluyorsunuz, o reddeye geldik. Çözümü buldum, madem saçsızlıktan dolayı derin bir komplekse kapılmış, o zaman teselli verelim, tarak kafalı diyelim, o da gür saçım var sansın, dazlağını tarasın.

Memleketi yasağa boğdular


Kitap yazmayı ve yayımlatmayı bırakın sosyal medyada fikir açıklayamıyoruz, tweet atamıyoruz, zira mahkemeye veriliyor, erişim yasağı isteniyor. Gerçi twitter bizimkileri tanımış, yaptırım uygulamıyor, bilgilendiriyor, fakat mahkemeleşme ve olası masrafları ödeme korkusuyla tweetimizi siliyoruz. Sıkıysa silme! Bu çağda bu kadar baskıcı bir rejim olur mu? Oldu bile, ister inan ister inanma, rüyanı dahi kamuyla paylaşamazsın. İşin cılkı çıktı, finansal alanlarda dahi bizi susturdular, şimdilerde borsa ekranını açtığımda karşıma SPK tebligatı çıkıyor, maille aynı uyarı gönderilmişti, yetmemiş ki iyice korkutuyorlar. İfade özgürlüğünün kırıntısı yok, olsaydı neler yazardım, özellikle kamu bankalarının çekirdek sermayelerinin artırılması olayının gerçekte ne olduğunu bilimsel biçimde anlatırdım. Korkunç şeyler yaşanıyor, anlamak mümkün değil! Bana para verseler borsaya dair beklentilerimi paylaşmam, fakat niçin yasaklandığını anlayamıyorum. Aracı kurumlar hisselere alım, satım fiyatı koyuyor, bize öneri yapıyor, biz susuyoruz, sadece onları dinliyoruz, okuyoruz. Bu ne demek? Ekonomi profesörü, borsa yorumcusu, arge departman görevlisi maaş karşılığı çalışan bir vatandaştır, bizden farkı yoktur, hatta daha bilgisizdir, kendisine doğru diye belletilen yanlışları beynine zerk ettiği için hemen her sözü gerçeklerden kopuktur, zaten patronlarından onay almayan bir beyanat bize yansıtılmaz. Demem o ki milyar dolarlık portföyü olan kişi, dişi, ... bizi doğru bilgilendirecek, ben satacağım, siz de satın yahut ben alacağım, siz de alın diyecek, dolayısıyla bize kazandıracak, tabii kendisi zarar edecek. Vay be, ne büyük fedakarlık, gözlerim yaşardı. Yasakçılığın ardındaki sis perdesini aralayabildiniz mi? Birisi beni eleştirse, yazınsal hatalarımı gösterse, sevinçten havalara uçarım, çünkü katkı sağlar, o vesileyle gelişirim. Her tür kritiği yasaklarsan, sansürü ağırlaştırırsan o zaman gıllıgıştan şüphelenirim. Tıraşı keseyim, Türkiye'nin ifade özgürlüğü ve demokrasi mevzularında ciddi hamlelere ihtiyacı var.

Salı, Haziran 09, 2020

Muhtemelen ilk kez bu kadar kaliteli besleniyorum


Coni gitti, pasaportu kaptım, Belgrad biletini aldım, ancak corona yüzünden uçuş iptal edildi, ev sahibi başka kiracı bulmuştu, şimdiki mekanıma geldim, ömrümde ilk kez bu kadar leziz yiyecekleri, meyveleri yeme fırsatı buldum. İdeal diyete gayet yakın program uyguluyorum, salonlar da on gün önce açıldı, hayvanvari antrenman yapıyorum, önümüzdeki aylarda semeresini görürüm. Sol şeridi boşaltın!

9 Haziran 2020, antrenman bitimi


Pazartesi, Haziran 08, 2020

Orduevi giriş yasağım sürüyor


Orduevi ve askeri sosyal tesislere girişim üç yıllığına yasaklanmıştı, Paramatör'de detaylıca anlatmıştım, iki-üç ay sonra filan süre bitecek, emin değilim, hiç girme ihtiyacı hissetmedim, fakat kimseye 6 aydan fazla ceza verildiğini duymadığım için durumumu merak ettim, iddiaya girmeye hazır olduğum neticeyi gördüm, yasak kaldırılmamış. Bu balyoz beni uyandırdı, yoksa uyuyacaktım, darbeye karşı durdu diye reisi övecektim. Kararın ardından cumhurbaşkanına üç kez dilekçe verdim, filancayı şikayet edeceğim, özel ifade vereceğim dedim, zira yolladığı emekli albay vasıtasıyla beni tehdit etmişti, "adım adım izliyoruz, ayağını denk alsın, mahkemeye vereceğim, tüm parasını alacağım," demişti ki TCK'ya göre açık bir suçtur, gelgelelim dilekçelerime geri dönülmedi, birisini elden Külliye'ye vermiştim, twitter'dan tarih ve sayı ile hatırlatmıştım. Tarihe not düşmek için yazayım dedim. Bunların korkusuyla üç yıldır sosyal medyadan uzaklaştım, son iki eserime yayıncı bulamadım, hepsini google.books'a yükledim. Meşhur bir söz var: Gelgit esnasında sular çekilince karıncalar balıkları yer, sular yükselince balıklar karıncaları yer. Sap döner, keser döner, gün gelir, hesap döner. Benim vergimle benim için inşa edilen tesise girişimi kim, ne hakla yasaklayabilir? Mahkeme kararı yok, orası kimsenin tapulu malı değil, engelleyişin hukuki dayanağı var mıdır? Not: Mahkemeye vermek istedim, BM dahil her platforma taşırdım, sivil avukatlar bizim alanımız değil dediler, asker orjinli avukatlar davayı almadılar.

Pazar, Haziran 07, 2020

Meyve cennetindeyim


Arkadaş, Corona yüzünden uçuşum iptal oldu, evi boşaltacağım dediğim için ev sahibi yeni kiracı buldu, dımdızlak ortada kaldım, neyim varsa biradere verdim, yer aramaya başladım, vaktiyle birinci sicil amirim olan (o kurmay albaydı, ben yüzbaşıydım,) komutanım imdadıma yetişti, Almanya'da yaşayan ablamın dairesine gel dedi, hoplaya zıplaya koştum, cennete kondum. Vay be! Çanakkale'de görev yaptığım yıllarda meyve manyağıydım, korkunç spor yapıyordum, vitaminleri depoluyordum. Sonradan Ankara'ya geldim, hayatım kaydı, doğru dürüst meyve yiyemedim, hepsi çürük, kurtlu, ham, ... üstelik pahalı, maalesef marketlerde kaliteli gıda seyrek görülüyor. Şimdiki mekanımı sormayın, şehir süper, ayrıca en lüks mahallesinde oturuyorum, her şeyi bu mahalleye göre programlamışlar. Haftada dört gün pazar var, üçü en çok beş dakika yürüyüş mesafesinde; stadyum 3 dk, valilik 5-6 dakika, kütüphane 7 dakika, en uzağı 5 dakika yürüyüş mesafesinde 3 BİM, 3 A-101, 3 Şok, 1 Pehlivanoğlu, 1 Migros var. Ayrıca 15 dakika ötede başka kütüphane, 25 dakika yürümeyle üçüncü kütüphane var. Üç katlı binamızın her katında iki daire var, en üstte demleniyorum, bina komple ev sahibeme aitmiş, eşi bir buçuk yıl önce vefat etmiş. Elektrik, su, doğal gaz ev sahibinin üstüne kayıtlı, buzdolabı, fırın, tv, ... aklınıza ne geliyorsa var, pencere sineklikli, klima dahi konulmuş, konforlu yaşam diye buna derim. Her şey mükemmel, bir de devlet beni nüfusa kaydetseydi daha güzel olacaktı. Kira kontratı yok, geçici yerleştim, Corona vaziyetleri düzelene dek Türkiye'de kalmak zorundayım, bu süreçte hem borsada rızkımı çıkarırım hem İngilizce dağarcığımı geliştiririm. Tüm zamanların en iyi Türk yazarı olduğumdan şüphem yok, fakat bu ülkede yok sayılacağımı, kitaplarımı yayımlatamayacağımı da biliyorum, illa hicret etmeliyim, eserlerimi yabancı dillere çevirtmeliyim, bundan sonra İngilizce yazmalıyım. Evet, Corona bana yaradı, olağanüstü bir mevzide siperlendim, fakat büyüye kapılmayacağım, hedeften sapmayacağım. Geçen hafta salonlar açıldı, antrenmana başladım, adalenin ilmini yaptım, bu yaşta olabilecek en güzel görünüme kavuşacağım, tabii doğal beslenmeyle olacak, protein tozu, stereoids, anabolizan gibi absürtlüklere hiç heveslenmedim. Pazarlarda çok ucuza ve taptaze meyve bolluğu var, dün 1 kilo kiraz ile 4 şeftaliyi iç ettim. Bu sabah 4 şeftali ile başladım, devamı gelecek. Domates, erik, kavun, karpuz, ... kalitesini görseniz kafayı üşütürsünüz. Piliç gril ile kömürde piliç ızgaraya (kanat, pirzola vs alternatifler var) zaten abone oldum. Kısacası muhteşem besleniyorum, spor salonu da harika, gerisi bana kaldı. Tutmayın beni, pek yakında baklavaları dizerim. Aman bre!

7 Haziran 2020


Cumartesi, Haziran 06, 2020

Borsada rekor kırıldı


İstanbul Borsası 1993'de 12 gün art arda yükselmişti, cuma günü 13 gün ile rekor kırıldı. Pazartesi rekor gelişecek mi, göreceğiz; yalnız inzibati tedbirler olmasaydı sonuç değişebilirdi. Corona salgınına rağmen global piyasalar coştu, bizim ekonomimiz zaten dibe vurmuştu, ortama uyduk, rekor kırdık. Taban ve tavan limitlerindeki sınırlamalar, devre kesicinin devreye girişindeki yeni düzenlemeler, açığa satış yasağı filan artık kalksın, yatırımcı rahatlasın. Neymiş, 27,Temmuz 2020'de endeksten iki sıfır atılacakmış. Sen önce normale dön, ondan sonra düzenleme yap!

Cumartesi, Mayıs 30, 2020

1 Haziran 2020:Milat


Corona dolayısıyla başlatılan kısıtlamalar 1 Haziran 2020'den itibaren hafifletilecek. Beni spor salonları ve kütüphanelerin açılışı ilgilendiriyor, başka hiçbir şeye ihtiyacım yok. Şunun şurasında 48 saat kaldı, bundan sonra hayatımda yeni bir sayfa açılacak. Borsa, para pul hepsi hikaye, artık iki alana odaklanacağım, gece gündüz İngilizce roman okuyacağım, dağarcığımı geliştireceğim, bir de mükemmel spor yapacağım, diyeti de rayına oturtturursam, daha doğrusu güvenilir gıda satılan bir mekan bulursam sonuç muhteşem olur, baklavalar dizilir. Sosyal medya, internet sörfü, cart curt, zaten yoktu, şimdi sözü bile edilemez. Ankara'da uydudan maç izliyordum, İngiltere, İspanya, Almanya, İtalya liglerinin yayın akışını öğrenmek için uyduruk bir facebook hesabı açmıştım, artık ihtiyacım kalmadı, Kablo TV'ye üye oldum, o hesabı tamamen sildim. Çok güzel günler göreceğim, hissediyorum, sonrası için umut doluyum, yazmak ve okumak için yaşıyorum, bu nedenle 100 milyar usd teklif edilse bile Türkiye'de kalmam, ileride yurt dışına yerleşirim, İngilizce şaheserler üretirim; bir de sportif ideallerimi gerçekleştiririm. Sol şeridi boşaltın, iki gün sonra yeniden doğacağım.

Pazartesi, Mayıs 25, 2020

Pasaportumun süresi hiç kullanmadan bitecek


Coni 23 Şubat 2020 Pazar günü vefat etti, 26 Şubat 2020 Çarşamba günü bir yıllık harcı yatırdım, pasaport için başvurdum, 3 Mart 2020 Salı pasaportum kargoyla gönderildi, 4 Mart 2020 Çarşamba internet uygulamasıyla 30 Mart 2020 saat 14.45 Sabiha Gökçen-Belgrad uçak biletimi Pegasus'tan aldım, uçuş 16 Mart 2020 Pazartesi iptal edildi, bilet ücretimin iadesini istedim, üç gün içinde iade edileceği ibaresi ekranda belirdi, derken pasaporta verdiğim 464.40 lira da Pegasus'un ödemediği 370 lira da havaya uçtu. Hicret edelim dedik, sermayeyi kediye yükledik.

Pazar, Mayıs 24, 2020

Mutlaka izlenmeli


Döviz ve altın alımına müthiş vergi geldi


Döviz işlemleri artık rüya olacak, arbitrajdan kimse nemalanamayacak, çünkü vergi oranı binde ikiden yüzde bire çıkarıldı. Kısacası 100 usd alan 1 usd vergi ödeyecek. Korkunç bir oran, herhalde Türkiye'de kaldığım süre boyunca bir daha dövize bulaşmam.

Yıllardır kullan(a)madığım twitter hesabımdaki son tweetim


Pegasus için açtığım twitter hesabını kapattım


Pegasus'un bilet paramı iade etmediğini duyurmak için açtığım twitter hesabını bu sabah kapattım. Hedefime ulaştım, azımsanamayacak bir kitleye durumu ilettim, ayrıca bir gün önce Pegasus'un mail ile dönüş yapmasını sağladım, kısaca yaz tahtaya, alırsın haftaya deniliyor, ben zaten paradan umudu kesmiştim. Ağrısız aşım, dertsiz başım, bu kadar antidemokratik bir ülkede tweet atacak kadar enayi miyim? Kaldı ki hitap ettiğim kitlenin düzeyi malum iken bu riske değer mi? Normal hayatıma döndüm, İngilizce romanlara gömüldüm.

Cuma, Mayıs 22, 2020

Şişmanlık Yasası


Pişmanlık yasasını duydunuz, pekala, şişmanlık yasasını biliyor musunuz? Giresun'da iki amcaoğlu bu yasayla çürük raporu aldı, askerlikten yırttı. Biri 25, öteki 35 yaşlarında olmalı, büyük olanının fiziği normale dönmüş, fakat ne askere çağıran var ne onun gidesi var. İkisi de fanatik milliyetçi, ikisinin de dedesi çürük raporu almış, dedelerinin babası İstiklal Savaşı yıllarında askerden kaçmış. Şimdi şişmanlık yasasını öğrendiniz mi? Şişman olmayan pişman!

Dün Twitter'dan sıkıştırdım, Pegasus bugün maille yanıt verdi


22 Mayıs 2020


Cuma, Mayıs 01, 2020

İçimi kustum, oh be!


Sosyal medyada bile yazamaz oldum, kaç senedir kapalı olan twitter hesabımı kullanmıyordum ama Pegasus'un paramı ödememesi yüzünden içim içimi yiyordu, Cimer'e başvurduğum halde netice alamıyordum. Takdir sizin, bunu adlandırın. İki gün önce bir twitter hesabı açtım, Pegasus'un reklamını yaptım, oh dedim. Can Dündar'ı hiç sevmem, onu izleyenler çok olduğu için bay beyaz Türk dediğim Dündar'ın profiline dahi içimi döktüm. Şimdi rahatladım, artık param iade edilmese bile üzülmem.

Perşembe günü polis maske dağıtıyordu


Sağlık bakanlığı bana maske yollandığını mesajla bildirdi ama Ankara'daki eczanelerden alabilirmişim. Bürokratik sorunları biliyorsunuz, Ankara ile bağı kestim, elektriği, suyu, doğal gazı kapattım, anahtarı ev sahibine teslim ettim, muvazzaflığımda birinci sicil amirim (yüzbaşıydım, o kurmay albaydı,) komutanımın Almanya'daki ablasının evine yerleştim. Buradaki nüfus müdürlüğüne üç gün gittim, beni kaydetmediler, karakola başvurdum, sağ olsun komiser nüfus müdürünü aradı, beni ikinci adrese eklediler, zaten ne varsa polislerde var. Yalnız adresim resmi kayıtlarda hala Ankara, E-devlet'e yazdım, gelişme olmadı. Neyse, konuyu dağıtmayayım, kendi imkanlarımla maske satın aldım, fakat polisin bedava verdiği çok daha kaliteliydi, markete girdiğimde boğulmadım. Beni tanıyanlar, kitaplarımı okuyanlar bilirler, her zaman polisleri sevdim, hele özel harekatı hiç sormayın. Bu yazıyı polis kardeşlerime teşekkür için yazdım, sağ olsunlar, var olsunlar, ömürleri uzun olsun, gönülleri neşeyle dolsun!

KKTC'de 14 gündür Corona vakası görülmemiş


Kuzey Kıbrıs TC'de 14 gündür Corona vakası görülmüyormuş, kısmi sokağa çıkma yasağı 4 Mayıs 2010'dan itibaren kaldırılacakmış. Ne büyük başarı, bravo! Acaba oranın cumhurbaşkanı, başbakanı, bakanları bizimkiler gibi (hoş, makul icraatlarına pek seyrek rastlanıyor,) şişiniyorlar mı? Sanmam, öyle yapıdaki idareciler böyle başarılı olamazlar.

Corona bitmeden ligler tartışılıyor


Corona hız kesmedi, dünyaya yayıldı, liglerin ne zaman başlayacağı tartışılıyor. Hollanda ve Fransa noktayı koydu, 2109-2020 sezonunu bitirdi. Almanya ve İngiltere ne yapacak? Bence onlar da bu sezonun bittiğini açıklayacak.

Kütüphaneler kapalı, marketler açık


Corona salgını başlayınca kütüphaneler kapatıldı, marketler ise açık kaldı. İlginç bir çelişki yok mu?

I have a terrible hunger for knowledge

I have a terrible hunger for knowledge, I am probably one of the few people who read the most books in Turkey, but I know that I am complete...